Diyarbakır’ın normalleşme sürecine 20’si yoğun bakım 200 hastayla girdiğini belirten TTB Merkez Konsey Üyesi Halis Yerlikaya, kentte son 10 günde hasta sayısının en yüksek seviyeye çıktığını belirterek, hijyen, fiziki mesafe ve maske kuralına uyma çağrısında bulundu.
Türkiye’de salgına karşı alınan önlemlerin ardından hükümetin toplumsal yaşamın normalleşmesine dönük kararına dair Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konsey Üyesi Halis Yerlikaya değerlendirmelerde bulundu. Diyarbakır’da salgın sürecinde 100’e yakın sağlık çalışanın virüse yakalandığını anımsatan Yerlikaya, salgın sürecinin başından bu yana kentin son 10 gün içinde en yüksek hasta sayısına ulaştığını belirtti. Yerlikaya, Diyarbakır’ın normalleşme sürecine 20’si yoğun bakımda olmak üzere 200 hasta ile girdiğini ve vaka sayısının daha çok artabileceğini söyledi. Son günlerde taziye ile Organize Sanayi Bölgesi’ndeki (OSB) vaka sayısındaki artışa dikkat çeken Yerlikaya, Sağlık Bakanlığı’nın önerdiği hijyen, fiziksel mesafeye ve maske kullanım kurallarına mutlaka uyulması gerektiğini vurguladı.
‘NORMALLEŞME SÜRECİNE GEÇİŞ HENÜZ ERKEN’
Türkiye’de normalleşme sürecine geçiş için henüz erken olduğunu belirten Yerlikaya, normalleşme sürecine geçiş kararının halk sağlığı verileri gözetilmeden ekonomik kaygılar neticesinde verildiğini savundu. Yerlikaya, hükümetin buradaki amacının sorumluluğu üstünden atıp, “Ben başardım ama halk tekrardan yaydı” algısı oluşturmak olduğunu ileri sürdü. Avrupa ülkeleri arasında Türkiye’nin en çok vakanın görüldüğü ikinci ülke olduğunu hatırlatan Yerlikaya, “Bugünden yarına bir normalleşmenin olması çok gerçekçi değil. Bu bize bedel ödetecek bir yaklaşım olur” diye tepki gösterdi. Türkiye’de testi pozitif olan vakalar üzerinden değerlendirme yapıldığını belirten Yerlikaya, “Tomografi bulgularıyla hastalığı gösteren ve test sonucu negatif olan çok sayıda hasta var. Sadece testi pozitif olan vakalar üzerinden bir değerlendirme yaptığımızda bile Türkiye’deki vaka sayısı beklenildiği gibi azalmıyor” dedi.
GENÇ NÜFUS
Türkiye’de ölüm oranlarının genç nüfusa ve az sayıda yapılan teste rağmen ölüm oranları açısından ciddi bir azalmanın olmadığını sözlerine ekleyen Yerlikaya, salgın sürecinin bir yıldan daha fazla süreceğini söyledi. Yerlikaya, hastalığa karşı erken tedavi gösterdiği belirtilen 2 ilacın son yapılan bilimsel araştırmada çok etkili olmadığı, hatta kalp üzerinde yan etkilerinin olabileceğinin görüldüğünü belirtti. Türkiye’deki virüsle mücadeledeki başarısının aslında genç nüfusun çoğunlukta olmasından kaynaklandığını ve bunun bir avantaj olduğunu kaydeden Yerlikaya, “Bu virüsün yapısına bakıldığında bulaştığı insanların yüzde 30’unda tamamen aslında asemptomatik, yani hiçbir belirti bulgu vermiyor. Yüzde 50’si de hafif semptomlarla geçiriyor. Dolayısıyla yüzde 80’i asemptomatik dediğimiz hafif belirtilerle geçirilebiliyor. Geriye kalan yüzde 20’lik kısım sorun oluşturuyor. Ve bunların içinde de yüzde 5’lik bir kesim, ne yazık ki yoğun bakıma ve destek ünitelerini gerektirecek kadar ağır geçiriyor” ifadesinde bulundu.
‘YAZ AYLARI REHAVETİNE KAPILMAYIN’
Yayılma hızı ve hastalığa neden olma yeteneği çok fazla olan bir virüsle karşı karşıya olduklarına işaret eden Yerlikaya, yaz ayları rehavetine kapılmadan tedbirleri elden bırakmamak gerektiğini kaydetti. Virüsün yaz aylarında elle temas edilen alanlarda daha az yaşayabildiğini aktaran Yerlikaya, ancak virüsün mekanizmasıyla birlikte damlacık yoluyla bulaştığını da hatırlatarak, şu an için virüsü tamamen yok edecek bir şeyin olmadığını dile getirdi.
İKİNCİ DALGA UYARISI
Dr. Yerlikaya, hükümetin sorumluluğu topluma atma yaklaşımı içerisinde olduğuna dikkat çekerek, ikinci dalga uyarısında bulundu.