Diyarbakır Tabip Odası, Diyarbakır Diş Hekimleri Odası, SES Diyarbakır Şubesi, Mezopotamya Psikologlar İnsiyatifi ve Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Diyarbakır Şubesi, ortak bir açıklama ile sağlıkta şiddeti kınadı.
Diyarbakır Tabip Odası, Diyarbakır Diş Hekimleri Odası, SES Diyarbakır Şubesi, Mezopotamya Psikologlar İnsiyatifi, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Diyarbakır Şubesi, son zamanlarda artan sağlıkta şiddet vakaları ve sağlık politikalarının geldiği durum hakkında “Diyarbakır sağlık platformu” olarak bugün ortak bir basın açıklaması yaptı.
Açıklamayı, Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Mehmet Şerif Demir okudu.
“DR. KADİR SONGÜR’E İLK MÜDAHALEYİ ÇALIŞTIĞI HASTANEDEKİ MESLEKTAŞLARI YAPTI”
Açıklamada, “İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Fizik Tedavi Bölümü’nde görevli meslektaşımız Dr. Kadir Songür, bir hafta önce muayene ederek ilaç yazdığı bir hasta tarafından jiletle boğazından yaralandı. Çalıştığı hastanede tedaviye alınan meslektaşımızın hayati tehlikeyi atlattığını öğrenmiş bulunuyoruz. Diyarbakır Sağlık Platformu olarak saldırıyı kınıyor, meslektaşımıza geçmiş olsun diyoruz ve olaydan duyduğumuz üzüntüyü iletiyoruz. 16 Ekim günü saat 15.00 sıralarında meydana gelen olayda, geçen hafta diz ağrısı nedeniyle hastaneye başvuran hastanın “Yazdığın ilaç ağrımı geçirmezse o zaman görürsün” diyerek meslektaşımızı tehdit ettiği ve bir hafta aradan sonra tekrar hastaneye gelerek yanında getirdiği jiletle meslektaşımıza saldırdığı görüntüler basına yansıdı. Dr. Kadir Songür’e ilk müdahaleyi çalıştığı hastanedeki meslektaşları yaptı. Jiletin, karotis damara zarar vermediği, ancak derin kesik oluştuğu bildirildi.” denildi.
“DAHA KAÇ SAĞLIK ÇALIŞANININ YARALANMASI, ÖLMESİ BEKLENİYOR?”
Diyarbakır’ın Kayapınar ilçesi Yüzevler Aile Sağlık Merkezi’nde usulsüz rapor isteyen bir hastanın doktor ve sağlık çalışanlarına saldırdığının belirtildiği açıklamada, “Sağlıkta şiddet durmuyor! Her durumda tekrar ettiğimiz gibi, sağlık alanında şiddetin geldiği boyuttan son derece rahatsız ve kaygılıyız. Yıllardır, yapılması gerekenleri söylemekten, Sağlık Bakanlığı’nı ve yetkilileri bu konuda üzerlerine düşeni yapmaya çağırmaktan yorulduk. Sağlık Bakanlığı’nın bu dereceye gelmiş şiddet olayları karşısında neden suskun kaldığını, neden çözüm için adım atmadığını, neden önerilerimize kulak tıkadığını merak ediyoruz. Daha kaç sağlık çalışanının yaralanması, ölmesi bekleniyor merak ediyoruz. Görünen o ki, sağlık alanındaki her türlü aksaklığın ve olumsuzluğun sorumluluğunun hekimlere ve sağlık çalışanlarına yüklenmesi Sağlık Bakanlığı’nın işine gelmektedir. Kutuplaştırıcı dil ve söylemler yalnız sağlık alanında değil, toplumda şiddetin körüklenmesine yol açmakta ve gelinen düzey yaşam hakkına saldırı noktasındadır.” ifadelerine yer verildi.
“SAĞLIKTA ŞİDDETİ UYGULAYANLARA YAPTIRIM GÜCÜ YÜKSEK, CAYDIRICI CEZALAR VERİLMEMEKTEDİR”
Sağlıkta şiddetin önlenmesi konusunda siyasi iktidarın yeterli çabayı göstermediğinin belirtildiği açıklamada, “Bütün bu çabalarımıza karşın, Dr. Ersin Arslan, Dr. Kamil Furtun, Dr. Aynur Dağdelen ve Dr. Fikret Hacıosman’ın öldürülmeleri ve daha nice şiddet olayı ile ilgili siyasi iktidarın hiçbir adım atmadığını üzülerek görüyoruz. Sağlık kuruluşlarında her gün ortalama 30 şiddet olayı yaşanıyor. Bu sorun, bir yandan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının can güvenliğini tehdit ederken aynı zamanda sağlık hizmeti sunumunu da engelliyor. Bu koşullarda sağlık hizmeti vermek kabul edilebilir ve daha fazla sürdürülebilir değildir! Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın bir sonucu olan kışkırtılmış sağlık talebinin eldeki hizmet olanaklarıyla tam olarak karşılanamamasının, yurttaşların sağlık hizmet beklentisinin yapay biçimde yükseltilmesinin gelinen tabloda katkısı büyüktür. Hastaneler günümüzde bir işletmeye dönüşmüş, hastaları ne kadar iyileştirdiklerinden çok, ne kadar sayıda hasta baktıkları önem kazanmıştır. Hastanelerde güvenlik zafiyeti olduğu, ateşli silahlarla, kesici aletlerle rahatlıkla servislere ve polikliniklere girilebildiği görülmektedir. Kamu otoritesi, sağlık kuruluşlarının ve sağlık çalışanlarının güvenliğini sağlamak için gerekli önlemleri almamakta, şiddeti uygulayanlara yaptırım gücü yüksek, caydırıcı cezalar verilmemektedir. Bu durum daha birçok hekimin ve sağlık çalışanın şiddete uğramasına ve can kayıplarıyla karşılaşılmasına neden olacaktır.” denildi.
SAĞLIKTA ŞİDDETE SON!
‘Sağlıkta Şiddet Yasası’nın bir an önce çıkarılmasını talebinin yinelendiği açıklamada son olarak şunlar söylendi: “Şiddet Toplumsal sorunlarda olduğu gibi sağlık alanında yaşanan sorunların çözümünde de yöntem değildir/olamaz da. Sağlık alanında yaşanan şiddet; toplumsal olarak barış içinde birlikte bir arada yaşamdan, hastalar ve sağlık çalışanlarının şiddete birlikte karşı durmasından, halkın sağlık hakkı ve çalışan haklarının korunduğu, eşitlikçi, adil ve nitelikli bir sağlık sistemi ile son bulabilir. Sağlık örgütleri olarak böyle bir toplumsal yapıyı ve sağlık sistemi var edene kadar mücadeleye devam edeceğiz.”