CHP, cumhurbaşkanı adayı gösterilen Ekrem İmamoğlu’nun serbest bırakılması ve erken seçim yapılması talebiyle başlattığı imza kampanyası Diyarbakır’da başlatıldı. Kampanyaya ilişkin konuşan CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, “30 milyon yurttaşımızla birlikte hem erken seçimi Türkiye’de zorlamak ve sandığı getirmeyi amaçlıyoruz hem de başta Ekrem İmamoğlu olmak üzere tüm siyasi tutsakların serbest olacağı, özgürlüğüne kavuşacağı bir siyasal ortamı da amaçlıyoruz” dedi.
DİYARBAKIR GAZETE- Cumhuriyet Halk Partisi, cumhurbaşkanı adayı gösterilen İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun serbest bırakılması ve erken seçim yapılmasını içerine imza kampanyası Diyarbakır’da başlatıldı. CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, partisinin il başkanlığı binasında yapılan imza kampanyasına ilişkin 30 milyon imza toplamayı hedeflediklerini söyledi.
19 MART’TA SİYASAL BİR DARBE YAPILDI
Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alındığı 19 Mart gününde siyasal bir darbenin yapıldığını anlatan Tanrıkulu, “Biz buna siyasal bir darbe diyoruz. Zira darbeler otokrasiye giden yolda sadece iktidara karşı yapılmaz. Otokratlar demokrasi dışına çıkanlar demokratik muhalefeti tasfiye etmek amacıyla da elindeki araçları kullanarak baskıyla muhalefeti sindirmeye ve partileri kuşatma altına almaya çalışırlar. Bunun dünyada birçok örneği var. Bu Türkiye’de de yeni rejim adı maalesef bu ve sonuçta yeni rejim kendi otokrasisini muhalefeti dışlayarak ve muhalefetin siyasal aktörlerini baskıyla oyun dışında tutarak gerçekleştirmeye çalışıyor. Bunun farkındayız. Ama 19 Mart’tan sonra sonuçta milyonlarca insanımız Türkiye’nin her yerinde gerçekleştirilen bu siyasal darbeye karşı büyük bir duruş ortaya koydular. 23 Mart’ta 16 milyon yurttaşımız Türkiye’nin her yerinde hem üyelerimiz hem de dayanışma sandıklarına 16 milyon üyemiz oy verdi. Sonuçta adayımızı belli oldu. Biz de geçtiğimiz hafta çarşamba ve perşembe günleri Ankara’da Meclis’te ve Parti Meclisi’nde resmileştirerek Ekrem İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı olarak ilan ettik. Ancak adayımız hapiste. Onun hapiste olması bizim bu siyasal çalışmalarımızı daha güçlü bir biçimde ileri taşımamızı gerekli kılıyor” diye konuştu.
HEDEF 30 MİLYON İMZA İLE TÜRKİYE’YE ERKEN SEÇİMİ GETİRMEK
İmza kampanyasının Ekrem İmamoğlu ve tüm siyasi tutukluların serbest bırakılması ile erken seçim taleplerinin yer aldığını söyleyen Tanrıkulu, şöyle konuştu: “Türkiye çapında başlatılan bir imza kampanyası var. Bu imzayı 30 milyona çıkarma hedefimiz var. 30 milyon yurttaşımızla birlikte hem erken seçimi Türkiye’de zorlamak ve sandığı getirmeyi amaçlıyoruz hem de başta Ekrem İmamoğlu olmak üzere tüm siyasi tutsakların serbest olacağı, özgürlüğüne kavuşacağı bir siyasal ortamı da amaçlıyoruz. Bunun için çalışıyoruz. Tabii Diyarbakırlı olarak bir üzüntümüz de şu Ekrem İmamoğlu son toplantılarından bir tanesini Diyarbakır’da yapmıştı ayın 16’sında. Diyarbakır’da görkemli bir toplantı yaptık. Diyarbakır ona ev sahipliği yaptı, dostluk gösterdi, dayanışma gösterdi. Buradan aldığı büyük bir moral vardı. O moralle 23’ündeki seçime doğru yürüyordu. Ancak Mart’ın 16’sından kısa bir süre sonra Mart’ın 19’unda sabah maalesef bu siyasal darbe ile hukuk dışı operasyonla karşı karşıya kaldı. Bir üzüntümüz de budur ama onu kendi özgürlüğüne kavuştuğunda ve cumhurbaşkanı olarak da mutlaka Diyarbakır’da ve bölgede ağırlayacağız. Bundan herkes emin olabilir.”
‘MUHALİF OLAN HERKESE EŞİT BİR BİÇİMDE AYNI ZALİMLİKTE BULUNUYORLAR’
Konuşmasında, Türkiye’nin bütün coğrafyasında kimlik farkı olmaksızın muhalif olan herkese zulmedildiğini ifade eden Tanrıkulu, “Yıllardır Diyarbakır’da Türkiye’nin her yerinde ve şimdi milletvekili olarak insan hakları savunuculuğu ve insan hakları ortamının düzelmesi için çalıştım. 1980 ve 1990’lı yılları karşılaştırma imkanım var. Zulüm açısından özellikle insan hakları ihlalleri açısından şunu söyleyebilirim, Adalet ve Kalkınma Partisi, Türkiye’de bir şeyi başardı. Bir eşitliği de başardı. O da zulümde ve zalimlikte eşitlik. Geçmiş dönemlerde zalimlik ve zulüm, ağır insan hakları ihlalleri bir kimliğe karşı ve bir bölgede yapılıyordu. Bir bölgede ve bir kimliğe karşı Türkiye’de yapılıyordu. Şimdi Türkiye’nin bütün coğrafyasında kimlik farkı olmaksızın muhalif olan herkese kadınlara, gençlere, muhafazakar, demokratlara Kürtlere, muhalif olan herkese eşit bir biçimde aynı zalimlikte bulunuyorlar. Dolayısıyla Adalet ve Kalkınma Partisi Türkiye’de tek bir eşitliğe imza atabilir. O da zalimlikte ve zulümde eşitlik. Bunu başarmış durumda. O tabloyu İstanbul’da çok iyi bir biçimde bir kez daha fark ettik. Gerçekten kolektif bir biçimde başlangıçtan itibaren anayasal haklarını kullanan herkese karşı, özellikle gençlere ve genç kadınlara, genç kızlara karşı sistematik bir biçimde işkence ve kötü muamelede bulundular. Bunu çok açık bir biçimde hem kendimiz şahit olduk, gördük. Hem de avukat arkadaşlarımız tespit ettiler, zabıtlara geçti. Buna karşı da Adalet ve Kalkınma Partisi’nin öteden beri bir suskunluğu var ve zemin hazırlaması var. Bu insanlığa karşı suçu bir kez bir kez daha buradan da ifade etmek istiyoruz”
‘KÖTÜ MUAMELE VE İŞKENCE GÖREN, BİR VESİLEYLE KAYIT ALTINA ALINMAYAN KİM VARSA BİZLERE ULAŞABİLİRLER’
Geçmiş dönemde işkence ve kötü muamele görenlerin kendilerine başvurması çağrısında bulunan Tanrıkulu, sorumluların yargılanmalarını sağlayacaklarını dile getirerek, “Dün Genel Başkanımız da Silivri Cezaevi’ne ziyarete gitmeden önce bunu çok açık bir biçimde ifade etti ve hesap soracağını, hesap soracağımızı ifade etti. Ben de buradan ifade ediyorum. Burası da çok ağır işkence ve kötü muamele tanıklık etti bu coğrafya, bu kent. Ama o işkence ve kötü muameleleri yapanlar da bilsinler ki burada yapanlar bir vesileyle hukuk önünde cezalarını aldılar. Mahkum oldular birçoğu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde ve birçok yerde ve toplumun vicdanında mahkum oldular. Bunlar da mahkum olacaklar. Bu suçlarda zaman aşımı yok. Mahkum olacaklar. Halkın vicdanına zaten mahkum olmuşlar. Onu da ifade etmiş olayım. Bunların da peşini bırakmayacağız. Sizlerin aracılığıyla bir kez daha Diyarbakır’dan sesleniyorum. Avukat arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Ancak kötü muamele ve işkence gören, bir vesileyle kayıt altına alınmayan kim varsa bizlere ulaşabilirler. Meclisteki adreslerimize ulaşabilirler. Bunları kayıt altına alacağız ki unutulmasın, kaybolmasın ve üzerine gideceğiz, hesabını soracağız. Ayrıca toplumsal barışımızı da dinamitlediğini ve onu yok saydığını da ifade etmeliyim. Türkiye’nin bir barışa ihtiyacı var. Bir barışa ihtiyacı vardı. Ama son olaylar ve son hükümetin tavrı Türkiye’de toplumsal barışı istemediğini bir kez daha ortaya koydu. Özellikle zulüm ve zalimlikle ve Ekrem İmamoğlu ve Şişli Belediyesi’ne kent uzlaşısı yoluyla yaptıkları operasyon doğrudan doğruya Kürt kimliğine karşı bizim kimliğimize karşı yapılan operasyon bu da Adalet ve Kalkınma Partisi’nin gerçek niyetinin ne olduğunu çok açık bir biçimde ortaya koydu” şeklinde konuştu.