Eski Bakan ve AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehmet Mehdi Eker, Diyarbakır ve Türkiye için AK Parti’nin çok önemli olduğuna vurgu yaparak, “Türkiye kendi medeniyet değerleriyle, tarihsel, sosyolojik dinamikleri ve şartlarıyla meselelerini birlik ve beraberlik içerisinde çözmenin programıdır AK Parti” dedi.
Eski Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı ve AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehmet Mehdi Eker ile yaptığımız röportajın detayı şöyle:
DİYARBAKIR’IN GENELİNDE BİR YENİLENME OLDU
AK Parti Diyarbakır’da yeni bir yönetim anlayışı ile hareket etti. İl ve ilçe yönetimlerinin büyük çoğunluğu değişti. Bu hareketin hedefi neydi? İhtiyaç var mıydı?
“Sadece Diyarbakır Merkez İl yönetimi değil, bütün ilçelerde görev değişikliği oldu, bir yenilenme oldu. Onların içerisinde daha önceki yönetimde devam eden ve ilk defa yönetime giren kardeşlerimiz var. Dolayısıyla bu bir hücre yenilenmesi gibi bir şey. Bu da tabi enerji üretiyor inşallah. Bunu da doğrusu gerek merkez ve gerekse taşra ilçelerini gezerken de çok önemli bir dinamik yapı var. Dolayısıyla her ilçede bir hareketlenme bir dinamizm ortaya koyduk.
“AK PARTİ DİYARBAKIR VE TÜRKİYE İÇİN ÇOK ÖNEMLİDİR”
Diyarbakır ve Türkiye için AK Parti çok önemlidir. AK Parti şunu temsil ediyor; Türkiye kendi medeniyet değerleriyle, tarihsel, sosyolojik dinamikleri ve şartlarıyla meselelerini birlik ve beraberlik içerisinde çözmenin programıdır AK Parti. Teröre karşı iç ve dış da hazırlanan senaryolara karşı şiddet ve terörü kutsayan zihniyete ve anlayışa karşı birlik ve beraberlik içerisinde Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu siyasi, demokratik, hukuki reformları nasıl yapar? Bölgenin ekonomik kalkınması nasıl yapılır. Eşitsizlik nasıl giderilir., Bölgenin 40 yıllık süreç içerisinde, çatışma, terör sarmalı içerisinde oluşan dengesizlik ve eşitsizlik nasıl giderilir. Ak Parti bunu anlatmaya çalışıyor. Diyarbakır için AK Parti’nin önemi burada. Çünkü Diyarbakır’da başka partiler yok. Başka bir tasavvur yok. İşte bir terör üzerinden yapılan bir siyaset yapar. Silahın gölgesinde, mayının gölgesinde ve buna karşı AK Parti var. AK Parti’nin dinamizmi, toplumla olan ilişkileri iletişimi bu açıdan çok ama çok önemlidir. Ve inşallah AK Parti yeni oluşan yönetim ilçe yönetimlerimizle birlikte bu alanda mesafe kat edecektir.
“DİYARBAKIR TÜRKİYE’NİN EN GENÇ NÜFUSA SAHİP İLLERDEN BİRİDİR”
Parti’de gençleşme ve yenilenme var. Bu da sanırım Parti’yi daha ileri süreçlere taşıma anlamda bir girişimi diyebilir miyiz?
Türkiye’nin medyan yaşına bakalım. Diyarbakır’ın Medyan Yaşı Türkiye’nin en genç İllerinden bir tanesidir. Ortalama yaş 30’un altındayız. Medyan yaş genç. Bu nedenle de siz toplumsal katmanlara hitap edecekseniz, onlara ulaşacaksanız bu nüfusu temsil eden kitleden temsilciler alacaksanız ki onlarla birlikte olursunuz. Bu nedenle o yenilenme aynı zamanda gençleşmedir. O manada bu da bir enerji getiriyor. Ziyaret ettiğimiz ilçelerde bu yenilenmeyi yakından görüyoruz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yeni ve sivil Anayasa yapmak amacıyla çağrılarda bulundu. Çağrı’nın muhalefette pek bir karşılık olmadığı görülüyor. Ancak Türkiye’nin de buna büyük bir ihtiyacı da görülüyor. Sizin bu konudaki değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?
“AK PARTİ OLARAK İLK GÜNDEN BERİ SİVİL ANAYASA YAPILMASINI İSTEDİK”
Biz baştan beri AK Parti olarak programımızda Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu, sivil, demokratik, darbecilerin yapmadığı bürokratik oligarşinin izlerini taşımayan, yansıtmayan bir sivil anayasa ihtiyacı var dedik. AK Parti kuruluşundan bu yana bunun mücadelesini verdi. 2007 yılında bir mesafe kat edildi, bir aşamaya gelindi ve AK Parti aleyhine bir kapatma davası açıldı. Aslında o dava AK Parti’nin Türkiye’de bir reform yapmasını engelleme çabasıydı. Dolayısıyla bize bir zaman ve enerji kaybettirdi. Sonraki yıllarda biz tekrar tekrar hamleler yaptığımızda bazen mesela Meclis’in içinde AK Parti arayışlar yaptı. Yaklaşık 4 yıl TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in döneminde, Meclis’te komisyonlar kuruldu. Mehmet ali Şahin beyin döneminde v.s. fakat bir türlü muhalefet partileri bunu yapmak istemiyordu. Hep karşı durdular. Engellemeye çalıştılar. Bu Anayasa, sonuçta mutabakat metinleridir. Ve milli iradeyi yansıtmalıdır. Toplumun sivil dinamiklerinin yapması gereken bir iştir. Darbe yapan insanların tankların, silahların gölgesinde yapacağı bir şey değildir.
“60 VE 80 DARBELERİNDE ONBİNLERCE İNSAN BİRBİRİNE KIRDIRILDI”
Türkiye 1960 darbesiyle birlikte aslında askeri darbesi yani meşbun bir darbeydi. Çünkü Başbakanının ve Bakanlarını asmıştır. Seçilmiş masum insanları asmıştır. Bunlar 1961 Anayasasını yaptılar. 1961 Anayasasında bürokratik oligarşi oldu. Askere adeta müdahaleyi meşhur gösteren işte Silahlı Kuvvetlerin İç Hizmet kanunu vs. bu tür şeylere varıncaya kadar vesayet mekanizmasını kurdu. 71 yılında bu anayasa büyük geliyor. Tuttular elbiseyi değiştirdiler. 80 yılında başka bir silahlı darbe oldu. Bir çok genç asıldı. Darbenin zemini hazırlansın diye de 78 kuşağından biriyim. Benim okuduğum yıllarda benim kuşağımdan binlere insan karanlık güçlerin tezgâhladığı oyunlarla, saldırılarla gençler birbirine kırdırıldı, öldürüldü. Dolayısıyla bunun üzerinden 40 yıl geçti. AK Parti 2001 yılında iktidara geldi ve yeter bunu değiştirmemiz lazım dedi. O dönem 12 Eylül üzerinden 21 yıl geçmişti. Anayasa üzerinden 19 yıl geçmişti.
“DARBELER HALEN TÜRKİYE’Yİ TEHDİT EDİYOR”
Sayın Cumhurbaşkanımız bu hem AK Parti’nin başından bu yana savuna geldiği bir şey, yani bunun vakti geldi, bunu yapalım’ çağrısında bulundu. Bu arada mahfillerde CHP’nin de bir takım anayasa çalışmaları, bir takım mekanizmalarla ilgili perde arkası bazıları inkar ediyor, bazıları kabul ediyor. Bu tip şeyler yapıyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımızda ‘buyurun gelin, biz zaten anayasa yapıyoruz’ gelin beraber yapalım diyor. Birlikte Meclis’te bunu yapalım. Bizim mefkuremiz belli. Ak Parti programında bir değişiklik yok. Partinin felsefesinde, medeniyet tasavvurunda değişiklik olmuş değil. Bu arada Türkiye tabi birinci dünya savaşının devam eden bir takım komplikasyonu ve sonuçlarıyla uğraşıyor. Ortadoğu’daki bir takım gelişmeler. Bunlar Türkiye’yi tehdit ediyor. Türkiye’de kanlı bir darbe teşebbüsü oldu. Yüzlerce vatandaşımız katledildi. Kim darbe?
“BÜTÜN DARBE VE GİRİŞİMLERİN TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE GÖMMEK İSTİYORUZ”
Dolayısıyla bütün bunların hepsini nihai olarak bir daha dirilmemek üzere gömecek zihniyeti, bu anlayışı, antidemokratik uygulamaların tamamını tarihin çöplüğüne gömecek ve bir daha dirilmeyecek şekilde bunları bertaraf edecek yeni bir sivil anayasa kurmamız lazım. Türkiye’nin ihtiyaçlarını giderecek. Çünkü önceki 19 kere değişiklik yapılmış. Yamalı bohça. Neresinden tutarsan eline geliyor. Çünkü bir bütüncül zihniyetin ürünü değil. Anayasa’nın içerisindeki bir madde toplumu çok rahatsız ediyor, geriyor. Ondan sonra o madde değiştiriliyor. Fakat 1982 anayasasının içinde ormancılıktan tutun bilmem nereye kadar tamam mı bir anayasada teknik olarak olmaması gereken ne kadar madde varsa doldurmuşlar. Buraların hepsi sonuçta uygulamada sıkıntılar çıkarıyor. Sıfırdan, yeni bir zihniyet ve yeni bir anlayışla milli bir mutabakatla herkes katkısını sağlasın. Üzerinde mutabık kalınsın ve Türkiye bu alandaki olgunluğunu tabiri caiz ise bu alanda rüştünü ispat edecek durumda. Türkiye böyle bir olgunluğa ve tecrübeye ulaşmış, bu kadar bedel ödemiş. AK Parti olarak bunu bu manada önemsiyoruz. Eğer sağlıklı bir mutabakat sağlanırsa, zaten bizde bunu çok severiz, çok isteriz. Değilse de biz AK Parti kendi eğer uzlaşma ile olmazsa kendi tasavvuru ile Cumhur ittifakı içinde beraber oluşturur ve meclise getirir.
Ortağınız MHP, HDP’nin kapatılmasında ısrar ediyor. Sizin kapatılmayla ilgili tavrınız ne?
AK Parti’nin başından itibaren Sayın Cumhurbaşkanımızın söylediği şey şudur;
Hükmü şahsiyetler değil, suçu şahıslar işliyor. Dolayısıyla cezalar şahıslara verilsin. AK Parti’nin durduğu yer burasıdır. Onun dışında söyleyecek bir şey yok.
Diyarbakır’ın gündeminde bildiğiniz gibi işsizlik var. Hükümet olarak bun sorunu çözmek adına yaptığınız çalışmaları açıklayabilir misiniz?
“DİYARBAKIR’A YÖNELİK ÖNEMSEDİĞİMİZ DEVAM EDEN ÇALIŞMALARIMIZ VAR”
Diyarbakır’ın işsizlik sorununu çözmek adına çok önemsediğimiz devam eden yatırımlarımız var. İki tane büyük sulama projemiz var. Silvan ve Dicle Kral kızı barajı. Bu yıl buradan bir önemli bir miktar sulamaya açılacak. Bunun tamamının açılmasını arzu ediyoruz. Dicle Kralkızı barajından 5-6 bin hektar sulanması var. Öbür taraftan da bir 10 bin hektara yakın arazi var. Bunlar açılacak. 2021 yılı içerisinde Ergani Barajı ile birlikte..
Bizim Tekstil organize sanayi bölgemizin tamamlanmasıyla ilgili çalışmalar başladı. Organize Sanayi bölgesinde arıtma tesisinin bitmesiyle birlikte tekstil boyahaneleri kurulacak. Ve o boyahanelerin bitmesiyle Tekstil Organize Sanayi Bölgesi faaliyete girecektir. Bu da işsizlikle mücadele için büyük bir atılımdır. Lojistik Köy projemiz var. Bu çok önemli. Organize Sanayi Bölgesinin genişletilmesine yönelik çalışmamız var. Alan bitmiş, iş adamları yatırım yapmak istiyorlar. Besi Organize Sanayi Bölgesinin full çalışması var.
“DİYARBAKIR’I GIDA OSB’Yİ YAPACAĞIZ”
Diyarbakır’a bir Gıda Organize Sanayi Bölgesi ihtiyacı var. Sulamalar bittiğinde burada yetiştirilecek ürünlerin gıda sanayine dönüşmesini sağlayacağız. Bismil ve Ergani’de artık organize sanayi bölgelerini kurulması var. Bunlar Diyarbakır’ın alt yapısını istihdamını önemli ölçüde etkileyecek mekanizmalardır. Biz bununla birlikte Diyarbakır’da terörle etkin mücadeleden, silahların ortadan kalktığında barış ve huzur iklimiyle birlikte burası büyük bir hamlenin eşiğinde.
“HUZUR İKLİMİ, FETÖ’NÜN EMNİYET VE TSK’DAN TEMİZLENMESİYLE BİRLİKTE SAĞLANDI”
Diyarbakır ve bölgedeki mevcut huzur ve güven iklimi, 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra FETÖ’nün Emniyet ve TSK’dan temizlenmesiyle birlikte sağlandı. FETÖ darbesinden sonra, FETÖ Silahlı Kuvvetlerden, Emniyetten temizlendi. PKK’ya karşı silahlı mücadelede başarı sağlandı. Huzurun sağlanmasının en büyük etkeni bu oldu. Bu çok önemli bir durum. Artık İnsan Hak ve Özgürlükleri noktasında da olumsuzluklar yaşanmayacaktır. Dolayısıyla bunun anlamı şu; FETÖ ile PKK’nın kablosu birbirine bağlı aynı prizden elektrik alıyor. Darbe girişimden sonra bu sağlandı.
Sait BAYRAM’ın Özel Röportajı