Demirtaş, “Bugün TRT’ye çıksam geçmişte onları eleştirdiğim için özür dilerim herhalde. Çünkü bugünkü durumlarıyla geçmişe rahmet okutuyorlar” dedi.
Bir kez daha adınıza yapılan tahliye talebi reddedildi. Beyanı olduğu iddia edilen gizli tanığın da aslında olmadığını biliyoruz. Cumhurbaşkanı adayısınız ve kesinleşmiş bir cezanız da yok. Buna rağmen ısrarla cezaevinde tutulmanızı nasıl yorumluyorsunuz?
Bizim cezaevinde olmamız tümüyle siyasi kararlar ve siyasi nedenlerledir. Hukukun askıya alındığını, OHAL yargılamalarından adalet çıkmayacağını zaten biliyoruz. Siyasi gelişmeler yargı sürecimizin akıbetini de belirleyecektir. Cumhurbaşkanı adayı olmasam da rehinelik durumum, diğer tüm arkadaşlarım gibi tam bir hukuk skandalıdır. Ama adayken bile tutuksuz yargılanmıyor olmam, kanunla falan izah edilemez.
Tam da seçim arifesinde İdris Baluken ve Abdullah Zeydan arkadaşlarımızın aldıkları haksız cezaların alelacele onaylanması da ortada bir yargı sürecinin değil “yargısız infaz” sürecinin olduğunu en net şekilde ispatladı. Ama eminiz ki bütün bu haksız, hukuksuz cezalar en kısa zamanda düzeltilecek ve adalet yerini bulacak. Keza diğer vekil ve belediye eş başkanlarımıza, yüzlerce yöneticimize, partilimize verilen cezalar da 24 Haziran seçimlerinden çıkacak demokrasi zaferi sonrasında mutlaka düzeltilecektir.
Önceki dönemde cumhurbaşkanı adayıyken de medyaya dönük ‘eşitsizlik’ eleştirileriniz olmuştu. Hatta TRT’de seçmene hitaben yaptığınız konuşmanız aslında TRT’ye dönük bir eleştiriydi. Bugün aday olarak TRT’ye çıkarsanız, neler söyleyeceksiniz? Ve bu dönem ile o dönem arasında nasıl bir karşılaştırma yaparsınız?
Bugün TRT’ye çıksam geçmişte onları eleştirdiğim için özür dilerim herhalde. Çünkü bugünkü durumlarıyla geçmişe rahmet okutuyorlar. Geçen 7 Haziran döneminde HDP’ye toplamda 2 saat falan zaman ayırmışlardı, şimdi ise “sıfır” saattir. Hakkımızı kesinlikle haram ediyorum. Mümkün olsa bunu TRT ekranlarından da söylemek isterim.
Diğer adaylara üzüldüğünüzü yazmıştınız, nedir orada durum?
Halen üzülüyorum, değişen bir şey yok. Diğer adaylar koşturup yoruluyor, ben yan gelip yatıyorum. Bu adaletsizliği içime sindiremiyorum. Çok da ayıp etmiş oluyorum onlara karşı. Onlara gelin siz de sırayla yatın dedim, ama kabul etmediler, ben daha ne yapabilirim ki?
Son olarak, seçim meydanlarına çıkamıyorsunuz, bu röportaj vesilesiyle bir meydana çıktığınızı farz edelim, neler söylerdiniz o mitingde?
Bu kadar aradan sonra pek bir şey söyleyemem herhalde. Uzun uzun bakardık halkla birbirimize. Bazen söz gereksiz kalır, fuzuli olur ya… İlk mitingimizi sessiz yapardım sanırım. Şimdi bu röportaj vesileyle bütün halkımıza gülerek baktığımı farz edin. Onlar anlar zaten neler söylemek istediğimi. Mitinglerde halkla göz göze gelmeyi özledim galiba:) Siz yine de hepsini çok sevdiğimi söyleyin, görüşeceğiz, bakışacağız bir gün, mutlaka…
Bu röportaja manşet lafı söyleseydiniz, ne derdiniz?
Bu ülke Çankaya’dan cezaevine gideni gördü de, cezaevinden Çankaya’ya gideni ilk defa görecek: F Tipinden Çankaya Köşkü’ne.
Bir de Filistin meselesini sormak isterim, Yenikapı’da ve Diyarbakır’da mitingler yapıldı, muhalefetten ciddi eleştiriler geldi ve ‘Cumhur İttifakı’nın seçim propagandasına dönüştü. Nasıl yorumluyorsunuz iktidarın Filistin meselesindeki tutumunu? Sosyal medyada paylaşımlar iyi oluyor, ketılda sorun yok herhalde bu aralar?
İsrail ile ilişkiler ve Filistin sorununda AKP’nin politikaları hep ikiyüzlü oldu. İsrail Hükümeti’yle en üst düzeyde askeri, ekonomik, diplomatik ve siyasi ilişkiler yürüten de Filistin halkının haklı mücadelesini sözde destekleyen de aynı AKP’dir. Yenikapı mitingi de zaten bu yüzden başarısız olmuştur. İnsanlar bu ikiyüzlü politikaya ve Filistin’de yaşayan katliamın seçim malzemesi yapılmasına prim vermemişlerdir. Ben de imkânlar ölçüsünde, sosyal medya aracılığıyla görüşlerimi paylaşmaya çalışıyorum ama bu çok yetersiz ve gecikmeyle olabiliyor ancak. Sonuçta ketıl ısınana kadar bazen gündem değişiyor.
(Kaynak: Sputnik)