Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu Diyarbakır’da kanaat önderleri ve STK temsilcileri ile bir araya geldi. Davutoğlu, “Diyarbakır’ı hiçbir yerle kıyaslamayız” derken, özgürlük-güvenlik dengesine de vurgu yaptı. Suriye’deki başarısızlığı kendilerine yıkmak isteyenlere de değinen Davutoğlu, bu kişilerin büyük zaafiyet içinde olduklarını söyledi: “Suriye ile vizeleri kaldıran bizdik…”
Diyarbakır Gönül Köprüsü Platformu tarafından organize edilen iftara Diyarbakır Elazığ ve Bingöl’ün yanı sıra İstanbul’dan da davetliler katıldı. İstanbul’dan eski Milletvekilleri Abdullah Başçı, Selçuk Özdağ, Ayhan Sefer Üstün, AKP İstanbul Eski İl Başkanı Selim Temurçi, Diyarbakır eski milletvekilleri Abdullah Kurt, Cuma İçten katılırken yemeğe davet edilen medrese alimleri vakfı başkanı Tayyip Elçi’nin yemeğe gelmediği görüldü.
“Sayın Başbakanımız Ahmet Davutoğlu teşrif etmişler” anonsu ile salona giren Davutoğlu daha sonra gelenleri selamlayarak iftar yaptı.
Davutoğlu konuşmasını yapmak üzere kürsüye “Serok Vezir Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu” diye anons edildi.
Davutoğlu Burada yaptığı açıklamada şunları söyledi:
İSTANBUL, DİYARBAKIR HEP BİRLİKTE MÜCADELE EDERİZ
Çok değerli Diyarbekirliler değerli dostlar Allah’ın rahmeti bereketi üzerinize olsun. Biri gurur biri hüzün olan bir günde birlikteyiz. Allah bize hep fetih nasip etsin. İster 28 Şubat ister 15 Temmuz olsun Ankara, İstanbul Diyarbakır hep birlikte mücadele ederiz. Diyarbakır ziyaretim nedeniyle çok farklı izahatlar yapıldı. Bizim Diyarbakır’a gelmemiz için farklı bir nedene gerek yoktur.
TERİNİ TERİNE KARIŞTIRMAYANDAN DEVLET ADAMI OLMAZ
Diyarbakır bizim her zaman gönlümüzdedir. Diyarbakır biziz biz Diyarbekiriz. Ülkede terini terine karıştırmayandan devlet adamı olmaz. Yüreğini yüreğine karıştırmayandan devlet adamı olmaz. İki elim kanda olsa nasıl Mekke, Medine ve Kuddüs’ten gelen bir davete kayıtsız kalamayacaksam Diyarbakır’dan da gelecek bir davete kayıtsız kalmam.
DÜNYA’DA VE ÜLKEMİZDE KAYGILI BİR GELECEK VAR
Dünya son zamanların en yoğun buhranı içindedir. Dünyada şuan nerede sokağa inerseniz inin sokağa indiğinizde büyük bir belirsizlik var. Bölgede uzun yıllardır kardeş kanı dökülüyor ve ciddi bir belirsizlik var. Ülkemizde kaygılı bir gelecek var. Bütün bu karamsarlık rüzgarından milletmizi Ortadoğu ve Balkanlar’da her zaman düzlüğe çıkmamız gerekir. Bir şeyin telafisi olmaz. Bilinçsizliğin telafisi olmaz. Ne olursa olsun bilincimizi ve vicdanımız kaybetmeyeceğiz. İnsanoğlu ne ister peki?
ÖZGÜRLÜK-GÜVENLİK DENGESİ
İnsanoğlu bir güven içinde yaşamak ister, nesilleri güven içinde yaşatmak ister. İnsanoğlu özgürlük ister. Özgürlük olmadığı yerde otoriter rejimler insanoğlunun iradesini kırar. Gerçek meşruiyet özgürlük ile güvenlik birlikte olur. 27 Mayıs, 12 Eylül ve 28 Şubat darbesini yapanlar özgürlük getirdiklerini iddia ediyorlardı. Bazı yerlerde özgürlüğü getireceklerini iddia edenler güvenli bir ortamı zedellerler. Birileri özgürlük için geldiklerini söyledi, bazıları ise güvenliğinizi sağlayacağız diye geldi. Kamu düzeni neden çok gereklidir.
Kamu düzeni hepimizin ortak düzenidir. Eğer bir toplumda kamu düzeni varsa güvenlik de vardır. Türkiye bir taraftan 90’lı yıllardan kalan güvenlikçi anlayışla bir tarafta da hendek ve çukurlarla kamu düzenini yok sayan bir kaosa sürükledi. Şimdi işte tam kamu düzenini sağlama zamanıdır. Hepimiz Türkiye’de kamu düzenini birlikte kurmaya kalkarsak hiçkimse bize hayatı zindan edemez.
82 milyon olarak özgürlüğümüzden fedakarlık etmeden kamu düzenini sağlayacağız. Temel şiyarımız basit herkese her yerde özgürlük. Herkese aynı şekilde özgürlüğü vermezsek sıkıntı olur. Hem güvenlik hem de özgürlük sağlayacağız. Diyarbakır ve Şırnak güvenli değilse Ankara ve Bursa da güvenli değil. Son dönemlerde yaptığımız şehirleşme ile artık Türkler ile Kürtler her yerde birlikte yaşıyor.
Birçoğumuzun hafızasında çok önemli anılar var. Bekaayı sağlayan ana unsur o toplumları bir arada tutan ortak aidiyet bilincidir. Ortak aidiyet bilinci olmazsa hiçbir şey olmaz. Biz tesadüfen bir araya gelmedik. Birlikte bir toplum olduk. Vatandaşlık da kimsenin kimseye verdiği bir lütuf değildir. Kimsenin kimseden alamayacağı ortak bir hukuktur. Ortak bir aidiyet ve vatandaşlık bağı olmazsa geleceğe de birlikte güvenle bakamayız.
TOLEDO-DİYARBAKIR BENZETMESİ: HİÇBİR YER DİYARBAKIR’LA KIYASLANAMAZ
Biz aşkla Diyarbekir’i severken Toledo benzetmesine çok takılmışlar. Diyarbakır’ı hiçbir yer ile kıyaslamam. Doğunun Paris’i diyorlar Diyarbakır’a Diyarbakır şehirken Paris köy bile değildi. Hiçbir yer Diyarbakır ile kıyas edilemez.Toledo dünyada en iyi korunan biblo gibi bir kenttir. Diyarbakır Sur’un çarpık yapılaşmadan kurtarılarak tarihi dokunun korunması için kullandığım bir kavramdı Toledo.
SURİYE’DEKİ BAŞARISIZLIKLARINI BİZE MAL ETMEYE ÇALIŞANLAR BÜYÜK ZAAFİYET İÇERİSİNDE
Suriye’deki kardeşlerimiz de bizim ortak tarihimiz içindeki yerlerini her zaman alacaklar. İsteriz ki sınır ötesindeki kardeşlerimiz hangi köken hangi dil ve milletten olursa olsun kardeşlerimizdir. Son zamanlarda dış politikadaki başarıları kendilerine mal edip Suriye’deki başarısızlıklarını bize mal etmeye çalışanlar her şeyden önce büyük bir zaafiyet içerisindedirler. Suriye ile vize anlaşmasını kaldıran serbest ticaret anlaşmasını yapan da biziz. Erbil, Süleymaniye ve Kerkük’teki kardeşlerimiz aç olarak yatağa girerlerse tok olarak yatağa girmek bize haram olsun.
MEKKE, MEDİNE, KUDÜS’TEN GELEN DAVETE NASIL HAYIR DEMEYECEKSEM BURADAN GELEN DAVETE DE DEMEM
Bize yakışan Erbil, Kerkük, Diyarbekir Ankara ve İstanbul’daki kardeşlerimize aynı yaklaşmaktır. Bölgemizin üzerine çöken kara bulutları dağıtmak adına ne gerekiyorsa elimizden yaparız. Ortak vatandaşlık bağları ile birbirine bağlı olan hiçkimse ötekileştirilemez. Hiçkimse kimseye karamsarlıkla yaklaşmasın . Bu davete icabetime şu veya bu şekilde anlam yükleyenlere söylüyorum. Mekke, Medine Kudüs’ten gelen davete nasıl hayır demeyeceksem buradan gelen davete de asla hayır demem. İki elim kanda olsa da Diyarbekir’den gelen bir davete asla hayır demem.