Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Diyarbakır İl Kadın Kolları Başkanı Arzu Özdoğan, kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmasının, Türkiye’deki en ileri devrimlerden biri olduğunu söyledi.
CHP Diyarbakır İl Kadın Kolları, Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınmasının 88’inci yıl dönümü nedeniyle bir basın açıklaması yaptı. CHP İl Başkanı Abdullah Atik ve yöneticilerin de katıldığı açıklamada, Kadın Kolları Başkanı Arzu Özdoğan basın açıklamasını okudu.
Bugünün, Türkiye’deki kadınlar için hayati öneme sahip olan en onurlu günlerden birisi olduğunu belirten Özdoğan “Ülkemizin kurucusu ve kurtarıcısı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde, 5 Aralık 1934 tarihinde seçme ve seçilme hakkını kazandık. Dönemin Başbakanı İsmet İnönü’nün ifadesiyle Atatürk’ün en ileri devrimlerinden biri gerçekleşti. Birçok gelişmiş ülkeden önce kazandığımız bu hak ile eşit yurttaş olma statüsüne kavuştuk. 1935 yılında gerçekleşen seçimlerde 17 kadın milletvekili Meclis’e girdi. 1936 yılında yapılan ara seçimle birlikte, kadın milletvekili sayımız 18’e çıktı. Böylece Meclis’teki kadın milletvekili oranımız yüzde 4,6 oldu. Bu oranla parlamentoda kadın temsilinde dünyada ikinci sırada yer aldık. Aradan geçen 88 yıla rağmen; ilerlemek bir yana 129’uncu sıraya geriledik. Örneğin bu oran, 2011 yılında kadınların seçme ve seçilme hakkını kazandığı Suudi Arabistan’da yüzde 20, 2006’da aynı hakkın tanındığı Birleşik Arap Emirlikleri’nde ise yüzde 22,5’tir” dedi.
Dünya Ekonomik Forumu tarafından hazırlanan 2021 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’nda yer alan endekste ise Türkiye’nin 156 ülke arasında 133. Sırada olduğuna dikkat çeken Özdoğan “Seçmen nüfusunun yarısını kadınlar oluşturmasına rağmen, kadınların karar alma süreçlerinde yeterince yer almamaları ve siyasette ‘eksik temsil’ edilmeleri bir demokrasi sorunudur. Bu sorun öylesine büyük ki; araştırmalara göre Türkiye’nin tam cinsiyet eşitliğine ulaşması için 152 yıla ihtiyacı var. Oysaki biz kadınların 152 yıl beklemeye tahammülü yok” diye konuştu.
CHP’nin tüzükle kritik eşik olan yüzde 33 cinsiyet kotasını hayata geçirdiğine işaret eden Özdoğan “Elbette asıl hedefimiz tam eşitliktir. Eşit bir Türkiye’yi kadın-erkek bir arada yeniden inşa edeceğiz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılını demokrasi ile taçlandıracağız. Eşitsizlik sorunumuzun tek nedeni var o da zihniyet. “Ben kadın erkek eşitliğine inanmıyorum”, “anneliği reddeden kadın eksiktir, yarımdır”, “kadının kariyeri çocuk doğurmak” ifadelerini kullanan zihniyetten eşitlik beklenilemez. Kadınların en temel hakkı olan yaşam hakkına sahip çıkamayan, koruma altında öldürülmelerine seyirci kalanlardan samimiyet umulamaz. Bu zihniyet; biz kadınların yaşam hakkını savunan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmemizin tek nedenidir. Bu karar alındığından bu yana, yüzlerce kadın katledildi. Katiller, cinayeti işlemeden önce nasıl ceza indirimi alacaklarına dair internet araması yapıyorlar. Yargılanırken bahanelerin arkasına sığınıyorlar. Önceki yargı kararlarından cesaret alıyorlar” diye konuştu.
Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamanın yolunun, kadını güçlendirecek eşitlikçi politikalardan geçtiğine de değinen Özdoğan “Bu amaçla partimiz, kadını güçlendirecek üç önemli projeye imza attı. İlki iki yıl önce bugün İstanbul Sözleşmesi’nin bir maddesini hayata geçiren YaşamHak projemizdir. Bilindiği gibi; 444 82 85 numaralı alo şiddet hattımız üzerinden, şiddet mağduru kadın ve çocuklara 7/24 ücretsiz hukuki ve psikolojik destek hizmeti sunuyoruz. İkincisi, yoksulluğu bitirecek olan Aile Destekleri Sigortası projemizdir. Aile Destekleri Sigortası ile asgari ücret ve altında geliri olan ya da hiç geliri olmayan tüm hanelerin hayatına dokunacağız. Maddi desteğin yanı sıra yaşam koşullarını iyileştireceğiz. Yoksulluğu yöneten AKP zihniyetine inat, bizler yoksulluğu bitiren olacağız. Sosyal devlet olmanın gereğini yerine getireceğiz. Yapılacak maddi katkıları kadının banka hesabına yatırarak, kadını güçlendireceğiz. Üçüncüsü, Kadın İstihdamı projemizdir. Aile içi bakım hizmetlerini kadınların omzuna yükleyen ve kadını istihdam dışına iten bu düzeni değiştirmek için adım attık. Masanın dördüncü ayağını da kalkınmanın ve sürdürülebilirliğin sağlandığı bir ekonomi oluşturuyor. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için bütüncül politikaları hızla uygulamaya koyacağız” dedi.