Diyarbakır Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Abdullah Çetinkaya, Ramazan Bayramı sebebiyle bir mesaj yayınladı.
“Özlemle beklediğimiz, Recep ve Şa’ban aylarıyla manevî esintilerini üzerimizde hissetmeye başladığımız ve hulûliyle müşerref olduğumuz mübarek Ramazan-ı Şerif ayına nihayet veda etmek üzereyiz” diyen Çetinkaya, mesajında şu ifadelere yer verdii:
“Nasip olursa 24 Mayıs Pazar günü genel iftarımız olan Ramazan Bayramı’na ulaşmış olacağız. Şimdiden bütün mü’min kardeşlerimin bayramını tebrik eder, âlem-i İslam’ın halâs ve necâtına ve insanlık ailesinin sıhhat ve selametine vesile olmasını Cenab-ı Hakk’tan niyaz ederim.
“BU BAYRAM BAŞKA BİR BAYRAM OLACAK”
Bu bayram başka bir bayram olacak. Çünkü Ramazan’ımız da şimdiye kadar idrak ettiğimiz Ramazanlar gibi değildi. Kendi iç dünyamızda, evlerimizde, dernek ve camilerimizde Ramazan’a yetişecek olmanın her zamanki coşkun hazırlığını yürütürken, gözle görülmeyen bir virüs bütün alışkanlıklarımızı ve hazırlıklarımızı alt üst etti. Birden bizleri kardeşlik muhiti içinde tutan camii ve cemaatlerimizden yoksun kaldık. Akraba ve komşularımızla yaşayacağımız iftar sevinçlerimizden mahrum kaldık. Birbirimize sarılmanın ve kucaklaşmanın sıcaklığına hasret kaldık. Nefes almanın, dışarıya çıkmanın, rastgele herhangi bir yere oturmanın ve bir nesneye dokunmanın rahatlığı ve konforundan uzak kaldık.
“MAHRUMİYETLERE YOL AÇAN KÜRESEL AFET İNSANA ÂFÂKİ OLMAKTAN ÇIKIP ENFÜSÎ OLMANIN GEREĞİNİ DE ÖĞRETTİ”
Ama her hadisenin iki yüzü vardır. Pek çok mahrumiyete yol açan küresel afet, insana âfâkî olmaktan çıkıp enfüsî olmanın gereğini de öğretti. İçe doğru yolculuğun yıldızlararası seyahatten daha önemli ve hayata değer katan birşey olabileceğini gösterdi. Aile bireylerini değiştirmenin ve evi ihya etmenin cami inşa etmekten ve cemaati değiştirmekten daha zorlu ve hayatî bir görev olduğunu öğretti.
“RABBİMİZİN HANGİ NİMETİNİ İNKAR EDEBİLİRİZ Kİ!”
Rabbimizin hangi nimetini inkâr edebiliriz ki! Bu vesileyle, günde binlerce kez istemsizce tekrarlanan soluk alıp vermenin meğer ne kadar büyük bir nimet olduğunu fark ettik. Cemaat olmanın, saflar halinde birlikte kıbleye yönelmenin aslında bir şekil şartı olduğunu; önemli olanın, bununla birlikte inanarak topluma ve insana yararlı davranışlar etrafında kenetlenip yardımlaşma ve dayanışma olduğunu fark ettik. Gözle görülemeyen basit bir virüs karşısında insanın güç gösterisinin aslında ne kadar bayağı ve budalaca olduğunu anladık. Hayatımızın rutinlerinin aslında bizi hayata bağlayan şeyler olduğunu idrak ettik. Bütün bu nimetlere karşılık Rabbimize ne kadar az şükrettiğimizin farkına vardık. Meğer ne kadar az şükrediyormuşuz!
“BAYRAMLAR BİR MUTLULUK AŞISIDIR”
Bayramlar bir mutluluk aşısıdır. Sıradan olanı sıra dışı yapan bir özelliği vardır bayramların. Elbette tedbirlere uyarak, yine sevdiklerimize ulaşmanın bir yolunu bulacak, gönül almanın ve gönül inşa etmenin hazzını yaşayacağız. İyilik elimiz yine kıtaları aşacak, yetimlerin başını okşayacaktır. Fakir ve yoksulun, mağdur ve mazlumun derdi yine kendi derdimiz olacak, kardeşçe dayanışmanın ve hakça bölüşmenin heyecan ve coşkusundan uzak kalmayacağız. İçimizdeki bayram neşesi yine bizimle sınırlı kalmayacak; din, dil, mezhep ve meşrep farkı gözetmeden en yakın komşudan en uzak akrabaya kadar bütün dünyamıza, inşallah, iyilik ve bereket getirecektir.“