12 Baro başkanının, seçimli olağanüstü genel kurul talebine karşılık olarak Diyarbakır Barosuna bağlı 4 avukat öncülüğünde tüm barolara uzlaşı çağrısı yapıldı.
Adana, Antalya, Aydın, Bursa, İstanbul, Diyarbakır, İzmir, Şanlıurfa, Tunceli ve Van Baro başkanlıkları, seçimli olağanüstü genel kurul talebinde bulundular. Genel kurul talebine dair çok sayıda açıklama gelirken bir açıklamada Diyarbakır Barosuna Bağlı Av. Sertaç EKE, Av. Fırat Arığ, Av. Mehmet Tahsin Tanrıkulu ve Av. Mehmet Sıddık Demir öncülüğünde toplanan yaklaşık 50 avukattan geldi. Yapılan açıklamada tartışmanın meslek saygınlığına zarar verdiği ve avukatlar arasında kutuplaşmaya neden olduğu vurgulandı.
“BİRLİĞİMİZ YIPRATILMAYA ÇALIŞILIYOR”
Bir kısım baro başkanlarının, seçimli olağanüstü genel kongre talebine dair yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Ülkemizin en güçlü ve en saygın meslek örgütü olan Türkiye Barolar Birliği, Başkanı ve Yönetim Kurulu üyeleri üzerinden maksatlı ve haksız bir kampanya ile birliğimiz yıpratılmaya çalışılmaktadır. Bir kısım baro başkanlarının, seçimli olağanüstü genel kurul talebiyle başlatmış oldukları bu kampanyayı aşağıda imzası bulunan meslektaşlar olarak kabul edilir bulmadığımızı belirtmek isteriz. Sürecin bu şekilde yıkıcı bir dille tartışılmasının meslek saygınlığına zarar verdiğini; baroları ve özelinde meslektaşlarımızı kutuplaştırdığını düşünmekteyiz, ayrıştırılmaya neden olan bu tür tavırlara hemen son verilmesini gerektiğini düşünmekteyiz. Kampanyanın Avukatlık meslek vakarına yakışmayacak üslup ve tehditkâr söylemlerle yapılmasını doğru ve sağlıklı bulmuyoruz. Kendilerini %72’nin temsilcisi olarak görenlere bu yüzde 72 içinde olmadığımızı bildirir ve seçildikleri kongrede aldıkları oy oranını hatırlatırız. İki yıllığına seçilen birlik delegelerinin dört yıllığına seçilen barolar birliği başkanını ve yönetim kurulunu olağanüstü seçimli genel kurula davet etmelerini meslek etiğine uygun bulmadığımız gibi yönetimlerin sağlıklı çalışmalarının imkânlarını da sabote edici bir kalkışma olarak görmekteyiz.”
“BAROLARA SİYASİ PARTİ MİSYONU YÜKLENEMEZ”
12 baronun taleplerinin değerlendirildiği basın açıklamasında şu cümlelere yer verildi: “Türkiye Barolar Birliği’ne ve Barolara siyasi parti misyonu yüklemek doğru olmadığı gibi kabulde edilemez. Meslektaşlarımızın iradeleriyle baroları temsil etmek için seçilen baro başkanlarının, bulundukları makamı şahsi çıkar ve siyasi ikballeri için kullanmalarını ve kullanmaya kalkışmaları kabul edilebilir değildir ve özü itibariyle hukukî de değildir. Başlatılan bu kampanyanın sâiki, hukukun üstünlüğünün savunulması değildir. Kolaycı, toptancı bir yaklaşımla Birlik Başkanını ötekileştirip bütün olumsuzlukların faili gibi gösterilmesi asla doğru değildir. Her baro başkanının hukukun gelişmesi ve meslektaşlarının sorunlarının çözülmesi amacıyla hiçbir üretimin içerisinde olmadıkları da malumdur. Oysa Baro başkanlarının öncelikli görevleri meslektaşlarının sorunlarının çözümü için yol ve yöntemler üretmesi, meslek ahlakının yerleşmesi için gayret sarf etmesi, hukukun üstün kılınması için çabalaması gereklidir. Baroların siyasal partilerin birer arka bahçesine dönüşmesine seyirci kalan veya bizzat kendileri arka bahçeye dönüştürme çabası içerisinde olan Baroların Birlik başkan ve yönetimine karşı takındıkları tavrı hukuki değil siyasi bulmaktayız. Siyasi tavır alan baroların kendi üyeleri olan meslektaşlarının siyasal düşüncelerini hiçe sayan bir totaliter anlayışla hareket ettiklerini de belirtmek gerekir.”
“SİYASAL İKTİDARA OLAN MUHALİF TAVRIN YANSIMASIDIR”
Olağanüstü genel kurul talebinin kabulü için herhangi bir geçerli gerekçenin olmadığının vurgulandığı metinde şunlar yer aldı: “Yasama ve Yürütme Organlarının, hukukun üstünlüğüne ve mesleğin icrasına ilişkin düzenlemeler yaparken meslektaşlarımızı temsile yetkili kişi ve organların diyalog kurmalarının eleştirilmesini sağlıklı olmadığı gibi siyasal iktidara olan sert muhalif tavrın bir yansıması olarak görmekteyiz. Kampanyayı yürütenler bilmelidirler ki Barolar Birliği Başkanı ve Baro Başkanlarının gittiği yerler, katıldığı toplantılar, görüştüğü kişiler, desteklediği belgeler seçimli olağanüstü genel kurul gerekçesi olamaz. Kaldı ki yeni seçilen Barolar Birliği Başkanı’nın ve Baro Başkanlarının nereye gideceği, nereye gitmeyeceği, hangi toplantıya katılıp, hangilerine katılamayacağı, kiminle görüşüp görüşemeyeceği sınırlandırılamayacağı gibi bu konularda kendilerinden noter onaylı taahhütname de alınamaz. Bu nedenledir ki bu kampanya, birliğimize ve mesleğimizin saygınlığını zedelemekten başka bir amaca hizmet etmemekte ve hedefledikleri amaca ulaşamayacaklarını bilmeleri gerekmektedir.”