Diyarbakır Otogarı’ndaki mültecilerin ekonomik sıkıntılar yaşadığını ifade eden Diyarbakır Barosu Mülteci Hakları Komisyonu Başkanı Baver Mızrak, mültecilerin bu nedenle her türlü istismara maruz kalabileceğini söyledi.
Diyarbakır Barosu Mülteci Hakları Komisyon Başkanı Baver Mızrak, Diyarbakır Otogarı’nda kalan mültecilere ilişkin hazırladıkları raporu düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı. Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren’in de katıldığı Baro Ek Hizmet binasındaki toplantıda, düzenledikleri raporu özetleyen Mülteci Hakları Komisyon Başkanı Mızrak, 2001 yılından bu yana 20 Haziran’ın Dünya Mülteciler Günü anıldığını, yerlerini terk etmek zorunda kalan insanların yaşadıkları zorluklara dikkat çekildiğini hatırlattı.
‘GÖÇMEN SAYISI AÇIKLANANDAN FAZLA’
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin verilerine göre 2020 yılı itibariyle 82 milyonu aşkın insan yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kaldığını hatırlatan Mızrak, yerlerinden edinilmiş insanların göç etmek zorunda kaldığı yerlerden birinin de Türkiye olduğuna işaret ederek, “Özellikle Suriye’de iç savaşın başlamasıyla birlikte milyonlarca Suriyeli, Türkiye’ye sığınmak zorunda kalmış, böylelikle günümüze kadar süregelen büyük bir insanlık krizi yaşanmıştır. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre Haziran 2021 yılı itibariyle 3 milyon 678 bin 527 Suriyeli, Geçici Koruma statüsüne alınmıştır.Türkiye’ye en çok göç eden 2’nci göçmen topluluğu ise Afgan göçmenlerdir. Yine söz konusu müdürlüğün verilerine göre 2020 yılında yakalanan 122 bin düzensiz göçmenden 50 binden fazlası, 2021 yılının başından bu yana ise 12 bin civarında Afgan göçmen kayıt altına alınmıştır. Bu rakamların çok daha fazla olduğunu düşünmekteyiz.”
‘YOLUN BÜYÜK BÖLÜMÜNÜ YÜRÜYEREK GELDİLER’
Afgan göçmenlerin transit geçiş güzergahındaki kentlerden birinin Diyarbakır olduğunu anımsatan Mızrak, Diyarbakır Otogarı’nda bulunan göçmenlerin çoğunun Afganistan’daki savaştan kaçtıklarını söyleyerek, düzensiz göçmenlerin kendi ülkelerinden çıkarken İstanbul’a götürülmeleri için 800 dolar karşılığında kaçakçılarla anlaştıkları, İran üzerinden Van’a ve Tatvan istikametinden Diyarbakır Otogarı’na yolun büyük bölümünü yürüyerek geldikleri, Afganistan’dan Diyarbakır’a ulaşmalarının 15 gün ile 1 ay arasında sürdüğünü ifade etti.
‘AKRABALARI SINIR HATTINDA ÖLDÜRÜLDÜ’
Afgan göçmenlerin Türkiye-İran sınırında silahlı ateşe maruz kaldıkları, ölüm ve yaralanma vakalarının olduğunu kaydeden Mızrak, göçmenlerle yaptıkları görüşmede göçmenlerden bazılarının akrabalarının farklı tarihlerde sınır hattında öldürüldükleri, yaralandıklarını kendilerine aktardığını vurguladı. Diyarbakır Otogarı’ndaki mültecilerin beslenme ihtiyaçlarını kendi imkanlarıyla veya hayırsever vatandaşların yardımıyla karşıladıkları, barınma ihtiyaçlarını da Diyarbakır Otogarı içinde veya dışındaki toprak alanları kullanarak sağladıkları, yıkanma ihtiyaçlarını tam olarak gidermediklerini dile getiren Mızrak, 2020’de Kızılay Diyarbakır Şubesi’nin başlattığı gıda yardımının düzenli ve yeterli olmadığına işaret etti.
‘HER TÜRLÜ İSTİSMARA MARUZ KALABİLİRLER’
Düzensiz göçmenlerin sayısının 500 olduğunu, bunların büyük bölümünün 15-25 yaş arası erkek bireylerden oluştuğunu, aralarında az sayıda kadın ve çocuğun bulunduğuna vurgulayan Mızrak, “Düzensiz göçmenlerin işsizlik ve ekonomik nedenlerden dolayı her türlü istismara maruz kalabilecekleri tarafımızca gözlemlenmiştir.” ifadesini kullandı.
‘ULUSLARARASI KORUMA STATÜSÜNE ALINMALILAR’
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi’nin Düzensiz Göçmenlerin yaşam hakkı, barınma, gıda ve temel ihtiyaçları, sağlığa erişim hakları, ekonomik hakları, eğitim-öğretim haklarının sağlanması adına Uluslararası Koruma Statüsü kapsamına alınmasını öneren Mızrak, İl Göç İdaresi çalışanlarının öncelikle Diyarbakır Otogarı’na giderek başvurularını doğrudan almaları ve başvurular alınırken ivedilikle barınma, beslenme, sağlık gibi temel insani ihtiyaçların ilgili kurumlarca sağlanmasını istedi.
Göçmenlerin yol boyunca maruz kaldıkları tehdit, dolandırma ve öldürmeler için etkin soruşturma talep eden Mızrak, “Çoğunluğu Afganistan’daki savaş ortamından kaçan göçmelerin geri dönüşleri için ülkelerindeki barış ortamının sağlanması adına Birleşmiş Milletler başta olmak üzere Uluslararası İnsan Hakları Örgütlerinin sorumluluk alması heyetimizce önerilmektedir.” diye konuştu.
Salih YEŞİL’in Haberi