Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan siyasetçi Altan Tan Tan, ailelerin oturma eylemine ilişkin “AK Parti ve Kürt karşıtı çevreler bunu kullanıyor, köpürtüyor ve organize ediyor olabilir, bu başka bir tartışma. Ama aynı eylem yıllar önce büyükşehir belediyesi önünde olmuştu. Ben çıkıp şunu söyledim; 13-14 yaşındaki çocuğun yeri anasının kucağı, babasının evidir, dağda işi yok. Yani dağa gitme, silahlı mücadele bugün artık bitmiştir. Bu artık gidilecek yol değildir” dedi.
Bir dönem HDP milletvekilliği de yapan araştırmacı yazar siyasetçi Altan Tan, İçişleri bakanlığı tarafından yapılan kayyum görevlendirmelerini, HDP önünde çocukları için eylem yapan anneler ve gündeme ilişkin görüşlerini Rudaw’a anlattı. Siyasetten çekilmediğini belirten Tan; “Bizim gibi insanların siyasi hayatı bitmez. Fakat insanlar politika ile siyaseti birbirine karıştırıyorlar. Politika aktif olarak bir partide görev almak, aday olmak, milletvekilliği, parti başkanlığı veya belediye başkanlığı yapmaktır. Siyaset ise bir fikri, düşünce ve eylem anlamında bir mevki veya makamı olmaksızın savunmaktır. Bu anlamda ölene kadar benim siyasi hayatım bitmez. Ama ara verdiğim politik hayattır. Kendi fikirlerime uygun, kendi siyasi çizgime uygun şu an bir siyasi parti olmadığı için herhangi bir siyasi partide görevim yok. Ama siyasi çalışmalarım devam ediyor. Tabi, kesinlikle bu siyasi çizgimiz politik sahada da devam eder” dedi.
“ÖCALAN’IN SİLAH BIRAKMA ÇAĞRISI YAPACAĞINI BİRÇOK KİŞİ DE SÖYLEDİ”
PKK’ye Silah bırakma çağrısının sadece kendisinin değil birçok kişi tarafından da söylendiğini söyleyen Tan; “Öcalan’ın 1 Eylül’de böyle bir çağrı yapacağını sadece ben söylemedim. Benim gibi bu konu ile ilgilenen birçok kişi de söyledi. Bu benim bizzat gözümle gördüğüm ve kulağımla duyduğum bir iddia değil. Bunların söylediği şu; İmralı’da devlet ve AK Parti yetkilileri ile Öcalan arasında görüşmeler var ki bu görüşmelerin bir kısmı basına da sızdı. İstanbul seçimleri ile ilgili avukatlar aracılığıyla mektuplar geldi. “Öcalan’ın böyle bir hazırlığı var. 1 Eylül’de silah bırakma çağırısında bulunacak, Türkiye Suriye’de Kürtlerin bir siyasal statü sahibi olmalarına razı olacak. PKK de Türkiye’de silah bırakacak.” İşin özeti buydu. Fakat yine aynı kaynakların iddiasına göre, deniliyor ki Kandil bu teklife veya bu hadiseye sıcak bakmadı, olumlu görmedi. Bu, zamanlama veya dış kaynaklardan dolayı olabilir. Bu konuda Ankara’da yorum çok. Kandil’den olumlu bir cevap gelmeyince de hem İmralı’dan bu çağrı yapılmadı, hem de devlet ve hükümet daha da sertleşti. Zaten sizde söylediniz; kayyum operasyonları bu söylentilerden sonra oldu. Şu anda da hükümetin siyaseti daha da sert bir dil üzerine kuruldu. Mesela şu an Öcalan’ın HDP’yi yeniden dizayn edeceği, HDP’nin bu klasik sol çizgiden daha geleneksel Kürt milli değerlerine yakın, bizim “Kurdevari” dediğimiz çizgiye doğru evrileceği ile ilgili çok sayıda spekülasyon var. Ama bunların ne kadarı doğru, ne kadarı yanlış bilmiyoruz” ifadelerini kullandı.
“PKK’NİN SİLAH BIRAKMASINI İSTEMEYENLER VAR”
Yıllardır devletin içerisinde PKK’nin silah bırakmasını istemeyenlerin olduğunu ifade eden Tan, bu yüzden tepki aldığını ifade etti; “Tabi bu çok ince bir mevzu. Bu ince mevzu üzerinde konuştuğunuz vakit de çok büyük tepkiler alıyorsunuz. Ben bu tepkileri alanlardan biriyim. Çünkü yıllardır silahın dönemi bitti diyorum. Birincisi; bugün PKK’nin Ortadoğu’da bir konumu var. Ve”ABD’sinden İran’ına ve Suriye rejimine kadar. Bir defa bunların silahların susmasını istemesi lazım. İkincisi; bunu yıllardır söylüyorum ben ve içeriden bu defa, tam karşı taraftan, İslami çevrelerden ve devletten büyük tepki alıyorum, devletin içerisinde PKK’nin silah bırakmasını istemeyenler var. Bakın bu çok önemli bir mevzudur. Hangi ekiptir, hangi güçlerdir? Tarih içerisinde bunlar çok tartışıldı. Devlet içerisinde PKK’nin silah bırakmasını istemeyen güçler var. Çünkü silahlar sustuğu an bu günün demokratik dünyasında Kürtlerin meşru taleplerinin mutlaka karşılanması lazım, kimse bunun önünde duramaz. 80 milletvekili ve 102 belediyeye ulaşıldı. Bu, devletin içerisinde Kürtleri asimile etmek isteyen, Kürtlerin haklarını vermek istemeyen bir kesimi çok korkuttu. Ve bunlar tekrar silahı, şiddeti, terör eylemlerini gerekçe göstererek, “bakın işte Kürt meselesi dediğiniz şiddettir, silahtır, terördür” diyerek bir kamuoyu oluşturmaya çalıştılar.”
“DAĞA GİTME, SİLAHLI MÜCADELE BUGÜN ARTIK BİTMİŞTİR”
Çocuklarının HDP eliyle dağdan getirilmesini talep eden ailelerin eylemi hakkında da konuşan Altan Tan, 13-14 yaşındaki gençlerin yerinin ailelerinin yanları olduğunu söyledi; “Bu konuda da ben 4-5 yıl evvel konuştum. Devletin desteği ile olabilir, kurgudur diyorlar ya. Ama işin bir özü de var. Yani propaganda kısmı farklı, devlet, AK Parti ve Kürt karşıtı çevreler bunu kullanıyor, köpürtüyor ve organize ediyor olabilir, bu başka bir tartışma. Ama aynı eylem yıllar önce büyükşehir belediyesi önünde olmuştu. Ben çıkıp şunu söyledim; 13-14 yaşındaki çocuğun yeri anasının kucağı, babasının evidir, dağda işi yok. Yani dağa gitme, silahlı mücadele bugün artık bitmiştir. Bu artık gidilecek yol değildir. Bunu 2013 Newroz’unda bizzat Abdullah Öcalan söyledi. Bu ayrı bir tartışma. Ama 13-14-15 yaşındaki yeni yetme delikanlıların dağda işi yoktur. Bunun mutlaka önlenmesi lazım.”
“KAYYUM HAKLI VE DOĞRU BİR İŞ DEĞİLDİR”
Üç büyükşehir belediyelerine kayyum atanmasının doğru bir iş olmadığını belirten Tan; “Bu asla haklı ve doğru bir iş olarak kabul edilemez. Bağlar belediyesinde yüzde 70’in üzerinde oy almış birini görevden alarak yüzde 25 oy alan birini getirip belediye başkanı yapıyorsunuz veya hiç oy almamış birini getirip yerine koyuyorsunuz. Bu kabul edilemez.Ben kuvvetlendirdiği kanaatindeyim. Yani devlet bu şekilde müdahale ettiği müddetçe Kürt siyasetinde de yanlış yapanların yanlışları görülmüyor ve doğru olarak kabul ediliyor. Çünkü halk haksızlığa karşı çıkıyor. Mağdura destek veriyor. Devletin yaptıkları HDP’ye köstek değil, destektir” diye ifade etti.
“TÜRKİYE’DEKİ BÜTÜN DEMOKRATİK ÇÖZÜM ALTERNATİFLERİNE AÇIĞIM”
Yeni parti kurma çalışması yürüten Davutoğlu, Abdullah Gül, Ali Babacan’dan bir teklif almadığını ancak tüm demokratik çözümlere açık olduğunu söyleyen Tan sözlerini şöyle tamamladı; “Ben şu an ismi geçen siyasetçileri çoktandır tanıyorum. Bazılarını, yani Sayın Davutoğlu’nu kırk yıldır tanıyorum. Öbürlerini yirmi-otuz yıldır tanıyorum. Ama şu ana kadar, hatta son beş yılı da katarak söylüyorum, bu isimlerden hiç biri ile yüz yüze bir görüşmem olmadı. Ama Türkiye’deki bütün yeni oluşumlara, demokratik çözüm alternatiflerine ve yapılara açığım. Bunları takip ediyorum. Bunların içerisinde yer alan çok sayıda arkadaşım var, gelip gidiyorlar, görüşüyorlar. Bizim de bu yeni süreçte aktif olmamızı istiyorlar. Ama ben şu ana kadar hiç kimse ile bir görüşme yapmış değilim.”