Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen, serbest seçim hakkı ve seçim güvenliğine ilişkin yaptığı açıklamada, seçimlerde herkesin eşit propaganda hakkına sahip olması gerektiğini ifade etti. Özmen,”Bir seçimin adil, demokratik ve meşru olmasında propaganda sürecinin demokratik ve herkesin eşit propaganda imkanlarına sahip olması, en az oy verme ve sayım işleminin dürüstlüğü kadar belirleyicidir” dedi.
24 Haziran’da yapılacak Parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle Diyarbakır Barosu tarafından ‘Seçim hakkı ve seçim güvenliği’ ile ilgili basın toplantısı düzenlendi. Baro Başkanı Ahmet Özmen, 24 Haziran 2018 tarihinde gerçekleşecek olan Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihinin en önemli seçimlerinden birine seçim güvenliği, serbest seçim hakkı, eşit koşullarda propaganda hakkı ve serbestisi, OHAL koşullarına dair tartışma ve itirazlarla girildiği söyledi. Gerek kutuplaşmış siyasal atmosferin, gerekse de OHAL koşullarının tüm ağırlığıyla hissedildiği, demokratik kazanımlardan uzaklaşıldığı bu seçim sathında Diyarbakır Barosu olarak adil ve şeffaf bir seçim açısından siyasal iktidara, demokratik gereklilik ve olgunluğa yaraşır bir seçim zeminini sağlamanın sorumluluğunu ve yükümlülüğünü hatırlatmak istediklerini söyleyen Özmen, şöyle konuştu:
CUMHURBAŞAKIN ADAYI DEMİRTAŞ SERBEST BIRAKILMALI’
“Bilindiği üzere eşit ve adil bir seçim demokrasinin vazgeçilmez temel unsurudur. Bir seçimin adil, demokratik ve meşru olmasında propaganda sürecinin demokratik ve herkesin eşit propaganda imkanlarına sahip olması, en az oy verme ve sayım işleminin dürüstlüğü kadar belirleyicidir. Başta tutuklu Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın serbest propaganda hakkının engellenmesi olmak üzere eşit koşullarda propaganda hakkının tesisi için siyasi tarafların bu haksızlığın giderilmesi için sorumluluk almaları gerektiği aşikardır. Bu bağlamda tutuklu Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın eşit koşullarda seçime katılımını sağlamak için tutukluluğunun gözden geçirilerek serbest bırakılması çağrımızı yineliyoruz. Demokratik hayatın vazgeçilmez unsuru olan seçimler temel olarak özgür, güvenli ve baskıların olmadığı bir ortamda vücut bulmaktadır. OHAL koşulları altında bu ortamın sağlıklı olmadığı gün gibi ortada olup, medyanın tek bir siyasi anlayışı, ittifakı ve propagandayı seçmenlere ulaştırma gayreti de yine demokrasinin bu ayağını sakatlamaktadır.”
BARODAN AİHM’İN ULUDERE KARARINA TEPKİ
AİHM’in, Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Ortasu köyü Irak sınırında 28 Aralık 2011 tarihinde gerçekleştirilen hava operasyonunda hayatını kaybeden 34 köylü için yapılan başvuruyu kabul edilemez bulmasını da değerlendiren Baro Başkanı Ahmet Özmen, kararı hukuki bulmadıklarını dile geterirek, 2001 yılında savaş uçakları tarafından bombalanarak katledilen 34 vatandaşımızın AİHM’e başvurusuna ilişkin, AİHM tarafından bir karar verildi. Diyarbakır Barosu olarak, bu kararın adil ve insan hakları mahkemesi ismini taşıyan bir mahkeme tarafından verilmiş olduğunu doğru bulmadığımızı vicdanen, ahlaken, hukuken gibi ciddi eleştirilere tabi tuttuğumuzu bilinmesini istiyoruz. Başvuru, bir kabul edilemezlik kararı ile reddedildi. Yani esasın incelenmesine geçilmeden bir usule noksan üzerinden, bir kabul edilemezlik kararı ile esasa red kararı verildi. Tüm kamuoyu önünde gerçekleşen savaş uçaklarıyla 34 sivil masun insanın katiline sebep olan olayda bir usule eksikliğin 34 canın önünü konulması, yaşam hakkının esastan incelenmesine geçilmemesine biz hukuken doğru bulmuyoruz. Diyarbakır Barosu olarak, 34 canımızın başvurusunun ret edilmesine ilişkin tüm üyelerimizle beraber bir kampanya yürüteceğiz” diye konuştu.