Diyarbakır Aile Hekimleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı, Dr. Kemal Noyan, COVİD-19 aşı çalışması ile ilgili önerilerde bulundu.
Türkiye’nin corona virüsle mücadele için ilk aşı deneyiminin, 10-13 günlük bir hazırlık süresinin ardından 25 Aralık’ta başlaması planlanıyor. Günde 450 bin aşının yapılması hedefleniyor. Sağlık Bakanlığı aşılama için ilçe ilçe harita hazırlamaya başladı bile. Peki aşılar önce kimlere ve nerelerde yapılacak?
Diyarbakır Aile Hekimleri Derneği Başkanı Kemal Noyan, aşı çalışmaları öncesi hem önerilerde hem de uyarılarda bulundu.
Pandemide tünelin ucunda ışık göründüğüne vurgu yapan Dr. Kemal Noyan, aşılama çalışmasıyla ilgili yaşanabilecek eksikliklere dikkat çekerek, “Halihazırda ülkemizdeki aile hekimliği birimlerinde %20’lere varan oranlarda personel açığı yaşanmakta olup eksik personeli olan birimlerde aşılama yetersizliği yaşanmasının bu suretle önüne geçilmelidir” dedi.
Dr. Kemal Noyan, yazılı olarak yaptığı açıklamada COVİD-19 aşı çalışması ile ilgili kısa bir değerlendirmenin ardından önerilerini sıraladı.
Dr. Noyan, pandemi sürecinde umut verici gelişmeler yaşandığına vurgu yaparak şunları söyledi: “Nihayet 9. ay itibariyle son günlerin popüler deyimi ile tünelin ucundaki ışık görünmüştür. Bahsi geçen ışığın kaynağı şüphesiz ki aşılamadır. Elde ettiğimiz bilgiler Covid aşılamalarının ülkemizde 2020 yılının son günlerinde başlayacağı yönündedir. Ancak aşı uygulamasının yöntemine ilişkin çok bilinmeyenli denklem başta biz aile hekimlerinin kafasında soru işareti olarak yerini korumaktadır. Aşının uygulanmasına sayılı günler kala gönül isterdi ki ülkemizin sağlık otoriteleri sahanın gerçeklerini en iyi bilen bizlere konu hakkındaki fikirlerimizi sorsun.”
Dr. Noyan, COVİD-19 aşı çalışması ile ilgili önerilerini ise şöyle sıraladı:
İşte o henüz sorulmayan, aşı uygulamasına ilişkin temel fikirlerimizi maddeler halinde sıralamak gerekirse;
1-Aşılama hizmetine derhal en yakın işgününde sağlık personelimizin aşılaması ile başlayarak Covid mücadelesi kapsamında daha fazla zafiyete düşmemiz bir an evvel engellenmeli, aşılama hizmetleri sırasında da bu vesile ile hem vatandaşımızın hem de sağlık personelimizin sağlıkları korunmalıdır.
2-Aşı uygulaması için mevcut aile sağlığı merkezlerini kullanmak yerine aşı merkezlerinin oluşturulması, aşılamanın aile hekimliği birimi tabanlı değil tüm nüfusu kapsayacak şekilde belli merkezlerden yürütülmesi esas olmalıdır. Halihazırda ülkemizdeki aile hekimliği birimlerinde %20’lere varan oranlarda personel açığı yaşanmakta olup eksik personeli olan birimlerde aşılama yetersizliği yaşanmasının bu suretle önüne geçilmelidir. Aşı merkezleri uygulaması şu anda İngiltere’de başlamış ve planlama ona göre yapılmıştır. Ülkemizde de gerek bu dönemde kapalı olan okul binaları ve gerekse de faaliyetleri zaten durmuş olan spor tesisleri bu maksatla geçici olarak aşılama hizmetlerine tesis edilebilir. Aile hekimliği çalışanlarımızın gerekli teknik ve personel desteği ile bu merkezlerde aşılama hizmetlerini yürütmesi mümkündür. Aşı sonrası nadir görülen ve akut gelişebilen alerjik reaksiyonların takibi açısından arzu eden vatandaşlarımızın bir süre izole olarak bekleyebilecekleri bir ilave alanın da kurulması esastır.
3-Birinci basamak bir süreliğine asli görevi olan koruyucu sağlık hizmetlerine dönmeli, aşılama işiyle iştigal etmeli, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetleri 2. Ve 3. Basamak sağlık kuruluşlarında devam ettirilmelidir.
4- Bilindiği üzere aile hekimliği birimleri bir süredir Covid(+) ya da temaslı hastaları her gün telefonla arayarak durumları hakkında bilgi almaya çalışmakta idi. Bu uygulama camiamızda kabul görmemiş, bilimsel bir dayanağı olmayan, sağlık personeline yapılacak olan ek ödemenin de ölçütü olamayacak nitelikte vasıfsız bir iştir. Bunun yerine müdürlükler bünyesinde oluşturulacak çağrı merkezleri güçlendirilmeli, aile hekimliği birimleri tüm konsantrasyonu ile aşılama hizmetine yoğunlaşmalıdır.
5- Pandeminin bir gün bile erken sonlandırılmasının bedeli yaşamına devam edecek yüzlerce candır. Bu suretle aile hekimlerinin sırtında bir kambur haline gelmiş olan ve aslında bir sağlık hizmeti dahi olmayan “sağlık raporları” sorunsalını bu vesile ile kalıcı olarak hem aile hekimlerinin hem de vatandaşlarımızın hayatından çıkarmanın da zamanı gelmiştir. Bu suretle aşılama hedeflerimize daha erken ulaşmak mümkündür.
6- Aşılanacak olan vatandaşlarımıza gerekli bilgilendirmenin HES/SMS/E-nabız ve gerekir ise muhtarlar aracılığı ile yapılarak ilgili merkezlerdeki gereksiz yığılmanın önüne geçilmeli, İnfluenza Aşısında halen çözülemeyen bu konu ile ilgili daha katı tedbirler alınmalıdır. Aşılama için vatandaşlarımıza gün saat ve dakikasına varana dek detaylı bir randevu oluşturularak gerekli bilgilendirmesi yapılmalıdır.
7- Kurulacak aşı merkezlerinde vatandaşlarımızın planlama dahilinde olmadığı halde aşıyı ısrarla talep etmesi neticesinde oluşacak sağlıkta şiddet hadiselerini bertaraf etmeye yönelik kolluk kuvvetleri destekli güvenlik tedbirleri alınmalıdır.
8- Sağlık personelimiz aşı uygulama işi ile meşgul iken gerek bakanlığımızda ve gerekse de diğer kamu kurumlarında çalışan diğer personelden aşı listelerinin takibi, vatandaşların yönlendirilmesi, kaydedilmesi, lojistiği ve transportu gibi konularda yardım alınmalıdır.
9- Yapılacak olan planlamaların akut olarak pandemiyi sonlandırmak gibi bir amaca hizmet edecek olmasının yanı sıra istenilen bağışıklık düzeyinin ne kadar süre ile muhafaza edilebileceği muğlaktır. Bu nedenle covid bağışıklamasının artık hayatımızın bir parçası olması, belki de bir yıl bile olmadan tekrarlanması muhtemeldir. Dolayısıyla birinci basamak sağlık hizmetlerinde bugünden tezi yok başta sağlık personeli eksikliğinin giderilmesi olmak üzere yapılacak düzenlemelerin kalıcı ve sürdürülebilir olması gerekmektedir.
‘SAĞLIK PERSONELİNİN ENFEKTE OLMASI DURUMUNDA MESLEK HASTALIĞI SAYILMAMASI BİZLERİ YARALAMAKTA’
Sağlık çalışanlarının sorunlarına ilişkin olarak ise Dr. Noyan, “Pandeminin başından beri bu savaşta yüzlerce sağlık çalışanımızı şehit verdik. Şehitlik mertebesi siyasilerin şahıslara bahşedebileceği bir lütuf değildir. Biz yeri doldurulamayacak olan bu arkadaşlarımızın şehadetlerine şahidiz. Ancak acılı ailelerini devlet nezdinde bir nebze olsun onore etmek, kendilerine verilecek vazife şehitliği unvanı ile mümkündür. İşi doğrudan covid hastalarına hizmet vermek olan sağlık personelinin kendisinin enfekte olması durumunda durumun meslek hastalığı sayılmaması ise bizleri derinden yaralamakta, verdiğimiz hizmetin kıymetinin bilinmediği yönündeki algımız kuvvetlenmektedir” diye belirtti.