14 Nisan’da yapılacak Diyarbakır Ticaret Ve Sanayi Odası (DTSO) seçimlerinde Beyaz Liste’den aday olan iş adamı Suat Önen, hem gündeme ilişkin, hem de odanın yapısal sorunları ve çözüm yöntemleri üzerine açıklamalarda bulundu. Önen, DTSO seçimlerinde çarşaf liste uygulamasının getirilmesi gerektiğini belirterek iş dünyasında yaşanan sorunlar için de arabuluculuk heyeti oluşturulmasının şart olduğunu dile getirdi.
2014 yılında başlayan bir soruşturma kapsamında emniyet tarafından gözaltına alınarak daha sonra serbest bırakılan Suat Önen,4 yıl önceki bir olayın seçim sürecine denk getirilmesinin takdirini kamuoyuna bıraktığını ancak yaşanan olayın çok farklı olduğunu kaydetti.
‘FİRMA KAÇTI, İNSANLAR MAĞDUR OLDU’
Önen,”Sanırım 2012’de de bir ihale yapılmıştı ,yeni cezaevi yapım ihalesini yabancı bir firma almıştı.. Bu firma da işi yarım bırakmış. Piyasaya yaklaşık 9-10 milyon para takmış.Ardında bir sürü mağdur bırakarak kaybolmuş.Ve bu iş bir buçuk iki yıl gibi bir sürede yarım halde kalmış.Mağdurlar mağduriyetlerini gidermek adına Ankara’ya gitmişler valiye çıkmışlar.Sadece Vali değil çözebileceğine inandıkları tüm kurumlara çıkmışlar.Şahıslara,milletvekillerine, Çevre Bakanlığına ihaleyi yapan kurum olarak her tarafa gitmişler.Hakikaten ciddi bir mağduriyet var. Kalıpçısıdır, demircidir, bekçisidir, beton yapan firmasıdır, esnafıdır bir sürü insan bu işten etkilendi. Günlerce, aylarca bu etkiyi üzerlerinden atmaya çalışmışlar. Bu uğurda kavgalar edilmiş, yaralananlar var duyduğum kadarıyla intihar edenler var, birbirlerinin evlerin basanlar var, faizciye düşenler var,bu işten batanlar var. “ dedi.
‘BİZ ÇÖZÜM OLSUN DİYE BU İŞE GİRDİK’
2012’de ihaleyi kazanan ancak daha sonra işi yarım bırakan firmanın bir çok kesimi mağdur ettiğini belirten Önen,”Diyarbakır’ın en büyük beton firmalarından biri geçen yıl battı. Yani bir sürü insan buradan mağdur olmuş bu cezaevi yapım firmasının işi yarım bırakmasından dolayı. Ve Diyarbakır’a 10 milyon borç taktı ki bu kent için çok büyük bir rakam. 2011 -2012 için ciddi bir rakam. Ve bundan etkilenen birçok şahıs, firma, bekçi ve esnaf var ve bu iş ikmal olarak yeniden ihale edilmiş. Bu işin içinde demir sağlayan, beton sağlayan insanlar ne yapalım diyince bu kez de için ihaleye iştirak etmişler. Yani bütün ekipman birleşerek ihaleye girdi. Kendilerinin de gücü olmadığı için bana geldiler.Böyle bir durum var, bize yardımcı ol dediler Benim de tek başına gücüm yetmiyor Ankara’dan Piramit diye bir firmayla konuştum,olan biten durumu da anlattım. Ve ihaleye girdik. İlk işi yapan firmayı da bulduk. Firmaya dedik ki mağdur olan kişilerin mağduriyetlerini gidermek adına gel senle çalışalım dedik.
‘İNSANLARIN DAYANACAK GÜCÜ KALMAYINCA..’
Ve o anda da işe girdik. Girdiğimiz işte de Çevre Bakanlığı bizi eledi biz itiraz ettik. İtirazı da reddedip mahkemeye verdik. Sonuçta kaybettik. Fiyatı bizden daha yüksek olan firmaya vermek istediler. Ama keşif bedelinin üstünde olduğu için ihaleyi iptal ettiler. Ve bu açılan soruşturma da bunla ilgili. Bu konuyla ilgili mağdurların bir sürü spekülasyonları ve iş çevresinde konuşulmaları var. Velhasıl dedikodudan çok fazla ileri gitmeyen ama yine de ortada onlarca mağduru olan bir durum. Fakat yıllarca da sürdüğü için bu mağduriyet; saldırmalar var, gidiyor borcunu istiyor, eski firmayı bulup yakasına yapışıyor .Çünkü yasal yolla sorununa çözüm bulamıyor. Ve dayanma gücü de sınıra gelmiş esnafın. Orada çalışan işçinin, memurun gücü ne olacak ki? Manava, esnafa, arkadaşına borçlanmış daha gücü ne olabilir ki? En küçük bir para bile kavga meselesi olmuş” dedi.
‘DTSO KENDİ ÜYELERİNE SAHİP ÇIKMIYOR’
DTSO’nun kendi üyesi olan iş adamlarının ve kesimlerin yaşadığı sorunları çözme anlayışından çok uzak olduğunu ifade eden Suat Önen, şöyle devam etti;”Bu kentte asıl geldiğimiz nokta; bizi de bu olaya bağlayan nedenlerden biridir. Bir tespittir, bu bir olgudur. Bu kadar mağduriyet var fakat bu kentte bunu sahiplenebilecek bir kurum yok, bunu sahiplenecek en önemli kurum da Ticaret Odasıdır. Odaya kayıtlı olan, sana aidat ödeyen kurumlar bu örnekte de olduğu gibi bir sürü örneği var. Ekonomik çalkantıda etkilenen ilk yerlerden biridir Diyarbakır. Çünkü çalışan esnafı çok güçlü değil. Çalışan müteahhiti çok güçlü değil ve en ufak rüzgarda ilk etkilenen yerlerden biridir. Burada ilk etkilenen yerde, etkilenen insanları toparlayacak, öncülük edecek, sorunlarına cevap olabilecek ve yol gösterebilecek tek kurumdur Ticaret Odası. Ama bu güne kadar bu anlamda maalesef bir faaliyetini görmüyoruz. Bu aslında çok büyük bir örnektir. Hakikaten bu basına yansıdı. Olay günlerce, aylarca gazetelere konu oldu. Kavgalar edilerek, millet emniyete götürüldü ama bunu gene e basa basa söylüyorum; bu insanların yegane nedenleri çare noktasında başvurabilecekleri bir yerin kalmaması. Yani bu konuda herhangi birinin el atmayışı. Sorunun çözümü ile de ilgili bu insanlara akıl, bir destek sunmayışı.”
‘İŞ ADAMLARI TEFECİLERİN TUZAKLARINA DÜŞÜYOR’
4 yıl önce başlayan bir soruşturmanın seçim arefesinde yargıya taşınması hakkında çeşitli spekülasyonlar olduğunu anlatan Önen,bu konuda takdiri kamuoyuna bıraktığını kaydetti. Önen,”2014’te teknik takibi yapılan bu olay bu gün yargıya yansıyor. Sağ olsun duyarlı bir hakime rastladık da bu konuda makul bir karar verdi. Bazen yargıya yansımış bu olayları konuşmak çok doğru olmayabilir. Fakat bu bile ki bir çok örnek sayabilirim.Ekonomik krizlerde yaşananlar Diyarbakır’da hakikaten toplumsal bir yaradır. Yani firmalar önce kendi çaplarında yaptıkları iler ilgili çaba gösteriyor. O çaba sonra bankalardan kredi kullanma veya yakınlardan borç almayla giderilmeye çalışılıyor. Sonuç alınmayınca da en sonunda tefecilerden para temin edilerek onların eline düşüyorsun. Bu süreç hepimizin bildiği bir süreç, yani bu iş dünyasında ha bırakın iş dünyasını Diyarbakır alanında faaliyet veren herkesin bildiği bir durumdur ve ciddi bir sorundur. Bunla ilgilenen kurumlarımız nerede peki? Ben diğer kurumlara bir sorumluluk yüklemek istemiyorum, benim kendi kurum nerede? Bu anlamda biz konuyu da kendi aramızda bildirdik belki bu yasal bir çözüm değildir.” dedi.
‘DTSO’DA ARABULUCULUK HEYETİ OLUŞTURULMALI’
DTSO bünyesinde kurulacak bir arabuluculuk heyetinin iş dünyasında yaşanan sorunlara çözüm üretmesi gerektiğine dikkat çeken Önen, böylece bu sorunların büyümeden çözüleceğini söyledi. Önen,şunları söyledi;”Bizim yapımıza uygun bir çözümdür. Yani en kötü koşularda bir meclis kuruludur. Meclis gider tarafları dinler ve o bir yol bulmaya çalışır. Sorun çözücü bir mekanizmadır. Biz niye bunu arabuluculuk diyebiliriz. Diyarbakır’da görmüş geçirmiş, kendi alanlarında uzman, çok büyük yetenek ve tecrübeye sahip insanlar bir araya getirilebilir ticaret odasında konumlanabilir. Ve bu tip olaylarda ilk müdahale ticaret odasından gelebilir. Bu insanlara da güven verir. Arkasında bir kurum olduğunu bilecek. Bu beraberinde getireceği bir sürü olumsuzlukların önüne geçer.Biz her şey bıçak kemiğe dayanıyor, olanlar oluyor ölenler ölüyor, kalanlar kalıyor biz daha sonra çıkıp onu çözmeye çalışıyoruz.Bu örnekler de bizi aslında Diyarbakır Ticaret Odasının da bunu üstlenebileceğini gösteriyor.Bununla ilgili de biz kendi grubumuzda bir çalışma yaptık.Ve eğer seçilirsek ki seçilmesek de bunu her anlamda uygulanıp, hayat geçirilmesi hususunda elimizden gelen çabayı göstereceğiz.”
‘EN İYİ UZLAŞTIRMA YERİ SANDIKTIR’
14 Nisan’da yapılacak DSTO seçimlerine de değinen Önen,meslek gruplarını temsil edecek en iyi isimlerin seçilmesi gerektiğinin altını çizdi. Önen,”6 aydır iptal edilen bir seçim var .Çok değişik bir yapılanma var. Diyarbakır genelinde iyi bir heyecan yaşanıyor.Biz bunun da kente katkı sunacağını düşünüyoruz.Çünkü bu hareketlilik en azından tavana yansıyacak.Kurumla ilgili insiyatifini gelip sandıkta kullanacak.Sonuçta en iyi çözüm yeri seçim, sandıktır.En iyi uzlaştıran yer de sandıktır.Burada ana mesele seçmenin en son askıdan indirilen sayı ile birlikte ve yaklaşık 7 bin adet seçmenin büyük bir çoğunluğunun seçime katılması, sandığa iradesini yansıtması, bu kentin kaderiyle ilgili önemli bir konuda karar vermesi, kente fayda sağlar.Burada çok önemli, kriterler var. Biz çalışmamızın başından beri bir grup olarak bir şeyi vurguladık ve sürekli bunu gündeme getirdik. Ben bunları da sizin aracılığınızla çevreme iletmek istiyorum.
‘HERKESİN BU KENTE BORCU VAR’
Artık Diyarbakır’ın değişme zamanıdır. Kaderimiz budur, gücüm başkasına yetmiyorsa çekip gitmek asla bir insanın tercihi olmamalıdır. Herkese hesap vermeyi bırakın; önce insan kendi vicdanından sorumludur. İnsanın başını yastığa koyduğunda önce kendim için ne yaptım, çevreme ne kadar faydalı oldum? Sorularına vereceği cevaplar olmalıdır. Ama bir şey yapmadım, gördüm sesimi çıkarmadım, sırtımı döndüm, kendimi korudum, çekip gittim, söylemleri kendine vereceği cevaplar olmamalıdır. Bu kentte yaşayan her insanın bu kente borcu vardır. Bu anlamda ortak anlayış, temel tavır yanlışın karşında durup ikna etmek, yapılmasını engellemeye çalışmak; doğruyu desteklemek, doğrunun önünü açmak olmalıdır.Bu kentte yaşayan her bireyin herkesin yapması gereken şeydir. Sadece iş insanlarına bağlı değil. Bu anlayışın bütün örgütlerde bütün kurumlarda gelişmesi gerekiyor. Çünkü bizler için bir şeyler yapıyor insanlar. Bizim adımıza konuşan insanların önündeki tek argüman kentte yaşayan halktır. Kentte yaşayan halk kendiyle ilgili sorunun sahibi olmalı, sorununu dile getirmeli ve çözüme götürmelidir.
‘SİSTEM ADİL DEĞİL, ÇARŞAF LİSTE OLMALI’
DTSO’nun mevcut sisteminin adil olmadığına işaret eden Önen, çarşaf liste uygulamasına geçilmesi gerektiğini ifade etti. Önen, şöyle konuştu;”Yapısal sorunlara işaret ettim, burada seçimlere çarşaf liste şeklinde girilebilir. Yani, seçmen kendini temsil eden insanları kendisi seçer. Önceden belirlenen kişilere değil kendi belirlediği kişilere oy kullanır. Ticaret odası seçimleri siyasi seçimlerden farklı bir organizasyondur. Çünkü ticaret topyekûn bir eylemdir. Sadece belli sektörleri değil tüm sektörleri temsil etmesi gerekir. Çarşaf liste ile seçime gitme konusu bizim ana projelerimizden biridir. Çünkü biz temsiliyette adaletten yanayız. Biz tek kişi dahi kalsak bu anlayışın mecliste egemen olması için çalışacağız. Bahsettiğimiz bu yapısal sorunlardan öte bölgede sürekli bir can kaybı sorunu var.
‘İŞ ADAMLARI BİRBİRLERİYLE UĞRAŞMAYI BIRAKMALI’
İş adamlarının birbirlerini yıpratma çabalarından vazgeçmesi gerektiğini dile getiren iş adamı Suat Önen,”Ticaret Odası bir ailedir ve aile kendi içerisinde bir seçim yapıyor. Bu seçim yapıldıktan sonra artık ailenin sorunlarının çözümüne eğilmek gerekiyor. Bu kent için ortaya çıkmış insanlar bu sorumluluk içerisinde hareket etmelidirler. Kişiler arası yıpratma çabalarının bu kente hiçbir faydası olmaz. Yapılan kötülük eninde sonunda döner kişinin kendisini vurur. Biz oyun oynamaktan vazgeçmeliyiz. Tek sahnemiz Diyarbakır’dır. Burada oyuncu, aktör falan değiliz. Biz bu kentin temel taşlarıyız. Biz üretme organizasyonunun içindeyiz. Bu organizasyonun oyun kaldıracak yeri yok! Bu kentin de bu tür oyunlara artık takti kalmadı. Birilerine yaranmanın kimseye bir faydası yok. Yapılması gereken tek şey var; doğrunun yanında olacağız. Doğrunun destekleyicisi olacağız. Doğrunun alkışlayıcısı olacağız. Tabii yanlışın da karşısında olacağız ama bu duruş yanlışın yapılmasını engellemek, doğruya ikna etmek, farklılıklara işaret etmek anlamında olmalı. Biz insanlarla çatışarak, insanları yererek, yerin dibine sokarak bugüne kadar bir şey kazanamadığımızı görmek zorundayız. Ya anlayışlarımızı değiştireceğiz ya da anlayışlarını değiştirmeyenleri yerlerinden edeceğiz. Başka şansımız yok. Bu anlayışla varılacak bir şey yok.”dedi.
‘YA ANLAYIŞ DEĞİŞSİN, YA DA DEĞİŞMEYENLER GİTSİN’
Toplumu ve STK’ları yönetenlerin anlayış değişikliğine gitmesi gerektiğini belirten Önen,”Kentte ticaret neredeyse durmuş vaziyette. Dışa bağımlılık her yanımızı kuşatmış durumda. Moral motivasyon diye bir şey kalmamış. Bu gidişatı tersine çevirmeye öncülük edecek yegâne kurum elimizde. Ticaret odamızı aktif bir hale getirmek; iç çekişmelerden vazgeçmek ve daha çok üretimi önceleyen, ön açıcı fikirleri hayata geçirme iradesi olan iş insanlarını öne çıkarmak gerekiyor. Bu kentin her şeyden önce ortak bir anlayışa ihtiyacı var. Bu anlayış ise birbirini anlama, dinleme, birbirine saygı duyma ve demokratik kuralları işletebilme temelinde sağlanabilir. Diyarbakır halkı bu konuda yeterli bir bilince de bu demokratik kültüre de sahiptir. Aslında yöneticilerimizi bir yana bırakırsak geniş taban bu anlayışta uzlaşır ve bu anlayışa uzak da değildir. Bu anlayışa ulaşma noktasında asıl ayak direyenler, buna cevap vermeyenler maalesef yöneticilerdir. Bu yöneticiler ise bu saatten sonra ya anlayışlarını ivedilikle terk etmeliler ya da o bulundukları yerleri artık işgal etmemeliler. Buna ayak diretenleri yolculamanın en iyi yolu da seçimlerdir, sandıktır.” ifadelerini kullandı.
‘BAŞARISIZ OLANLAR BİR DAHA DENENMEMELİ’
Geçmişte başarısız olanların bir daha denenmemesi gerektiğini, toplu bir değişime ihtiyaç olduğunun altını çizen Önen, sözlerini şöyle tamamladı ;”Ticaret sadece belli sektörlerin gelişmesi değildir. Bütün şehri bir AVM mantığı ile düşüneceksiniz. Yani o bütünün içinde tüm meslek grupları, tüm iş dünyası ve esnaf, tüccar kesimi olacak. Bir başka husus seçim öncesi proje dillendirmek işin en kolay tarafıdır. Ama o projeyi uygulayacak mekanizmayı oluşturamadıktan sonra o proje kendi içinde en iyi proje de olsa ne fayda. O projeleri uygulayacak mekanizma ne kadar adildir, temsiliyet hakkı var mıdır, hakikaten doğru bir örgütlenmesi var mıdır? Bunlar kritik sorulardır. Bugüne kadar onca proje dillendirildi ama her ne hikmetse yine aynı projeler aynı söylemler ama hala devam eden bir yığın yapısal sorun. Yani, projesini hayata geçiremeyenin, başarısızlığına rağmen çekilmeyenlerin hala proje ürettiği adeta projeler mezarlığına dönen kendini tekrar eden seçim süreçleri.
‘DTSO PROFESYONELCE YÖNETİLMELİ’
Öyle ki, hesap vermeyen, başarısızlığı sandığa yansımayan bir yöneticiler tablosu var. Her şeyden önce bir eğitim sorunu var. Ticari kuruluşlarda kurumsallık yok. Sadece kurumsal olduğunu iddia eden insanlar var. Yani her şey hala bir kişinin ağzına bakıyor. O kişi gitti mi her şey sarpa sarıyor. Her hangi bir şirketin başındaki adamı bir hafta işten el çektirin o şirket bir haftada biter, çünkü kurumsal şirketler yok. Belki birkaç firma var kurumsal olmaya yaklaşan ama hâlihazırda kurumsal bir firma Diyarbakır’da yok. Peki, bunun için ne lazım; ticaretin örgütü ne duruyor? Her şeyi illa ki KOBİ’lerden mi bekleyeceğiz. Ticaret Odası yatırımcılara yol gösterecek, yatırımcıların doğru örgütlenmesini sağlayacak. Yatırımcıları istekleri halinde denetleyecek profesyonel bir mekanizmayı Ticaret Odası oluşturmaz mı? Ticaret Odasının çok ciddi geliri var, bunu yapabilir.”
Kaynak: Tigris Haber Gazetesi