4 yıllık görev süresini değerlendiren Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Talip Gül, 54 yıllık mazisi olan Dicle Üniversitesinin 4 yılda kurumsallaştığına işaret ederek, “Hangi yönetim gelirse gelsin kurumsallaşmayı bozamaz. Ve bu kurumsallaşan havanın bozulmaması durumunda da Dicle Üniversite önümüzdeki yıllarda Dünyadaki ilk 500’e girer” dedi. 15 Temmuz darbe girişimden 1 ay sonra yönetime geldiklerinin altını çizen Rektör Gül, Bomboş bir üniversiteden kurumsallaşan, kentle ve sanayi ile işbirliği yapan bir Üniversiteye geldiklerini söyledi.
Yaklaşık 4 yıla aşkın bir süredir Dicle Üniversitesi Rektörlüğü’nü yürüten Prof. Dr. Talip Gül, yönetim sürecini www.diyarbakirgazete.com editörü Gazeteci Sait Bayram’a değerlendirdi.
“15 TEMMUZDAN 1 AY SONRA GÖREVE GELDİK”
İlk geldikleri gün Üniversite yönetiminde herhangi bir sistem ya da bir yönetmelik, yönerge uygulanmadığının altını çizen Rektör Gül, “Zaten 15 Temmuz Darbe girişiminden 1 ay sonra ben rektör olarak atandım. O zaman buranın üst yöneticileri tutuklanmıştı. Rektör, rektör yardımcıları, dekan, dekan yardımları ve genel sekreter ve üniversitenin beyin sistemi değimiz bilgisayar sistemine de devlet el koymuştu” dedi.
BOMBOŞ BİR ÜNİVERSİTE DEVR ALDIK, 27 TANE YÖNETMELİK ÇIKARDIK
Rektör Prof. Dr. Gül, Bomboş üniversitenin başına geldiklerini belirterek, “Ama kısa sürede ekibimizi kurduk, kısa sürede yönetmelikleri, yönergeleri çıkardık. Bizim dönemimizde 27 tane yönetmelik 63 tane önerge, 2 tane mevzuat çıkardık. Yani üniversiteyi kurumsal bir üniversite haline getirmek için komisyonlarımız çalıştılar ve bu yönetmelikleri senatodan geçirdikten sonra icraata koyduk.
“EĞİTİME AĞIRLIK VERDİK”
Eğitime ağırlık verdik. Bizde önce öğrencilerin yoklama programı bile alınmıyordu. Yani 6-7 dışarıdan gezip gelen öğrenci sınıfını rahatlıkla geçebiliyordu. Biz sıkı yoklama sistemini bilgisayar sisteminden devreye soktuk. Okulların ilk açıldığı günden itibaren dersler muntazam yapılır ve öğrencilerin derslerine muntazaman gelme zorunluluğu var. Gelmedikleri zaman sistem onları direk yok sayıyor. Ve devam etmeyen öğrenci sınıfta kalıyor. Öğrenci de bunu bildiği için kesinlikle uyuyor. Daha önce böyle bir uygulama yoktu. Öğrenciler 1 ay derse girmiyordu, öğrenciler üniversite kapanmadan 1 ay önce tatil yapıyordu.
DİCLE ÜNİVERSİTESİ 1973 YILINDA KURULDU
Biz Üniversitenin kurumsal yapısını tamamen oluşturduk. Üniversitemiz aslında 1974 değil, 1973 yılında kurulmuş. Ambleminden cübbelerine kadar her şeyi değiştirdik” dedi.
4 YIL BİTMEDEN ÜNİVERSİTEMİZ DÜNYADA 2 BİN 226. SIRADAN BİN 876. SIRAYA GELDİ
Yönetim olarak hedeflerinin Dicle Üniversitesini Uluslararası üniversite haline getirmek olduğunu vurgulayan Rektör Prof. Dr. Gül, “Üniversitemiz Dünyada 2 bin 226 sırada yer alıyordu. Biz bu kurumsal yapıyı oluşturduktan sonra hedefimiz, 10 yıl içerisinde üniversitemiz ilk 2 bine girsin idi. Ama geçen yıl 3-4 yayın yapıldı. Yapılan bu yayınlarda Üniversitemiz daha 10 yılı beklemeden ve 4 yılımız bitmeden 1876 sıraya gelmiş. Dolayısıyla bizim 10 yıl içerisinde düşündüğümüz hedefi 4 yıl bitmeden gerçekleştirdik. Tabi bu yaptığımız bu çalışmaların ürünüdür” ifadelerini kullandı.
54 YIL ÖNCE KURULAN D.Ü’DE TSE BELGESİ ALINDI
Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gül, 54 yıl önce kurulan bir Üniversite olarak ilk defa kendi dönemimizde TSE belgesi aldığına anımsatarak, şöyle dedi:
“TSE Belgesi almakta kolay değil. 2 yıl süren bir inceleme sonucu bir ekip tarafından veriliyor bu belge. TSE Ekibi 6 aydan bir gelip üniversiteyi denetliyorlar. Denetlediler. Öğrencileri, kantini, yemekhaneyi, eğitim sistemini denetlediler, derslere giriyorlar. Hem yöneticileri, hem akademik çalışmaları hem öğrencilerin memnuniyetini hem de alt hizmetleri denetliyorlar. Arşivi bile görüyorlar. Bu denetlemelerin ardından size TSE belgesi veriyorlar. Tabi bu ekip tamamen tarafsız. 2019 Ekim ayında bize TSE belgesini törenle taktim ettiler.
KALİTE YÖNETİM SİSTEMİ BELGESİNİ ALDIK
Cumhurbaşkanımızın da üzerinde durduğu kalite yönetim sistemi var. Kalite Yönetim sistemine aday olmak gerekiyor. Türkiye’de bu sisteme 27 üniversite aday oldu. Biz de 2017 yılının sonuna doğru aday olduk. YÖK Kalite Yönetim Kurulu var. Bunlar YÖK’e bağlı bir kurumdur. 2 yıl boyunca Kalite Kurumun ekipleri denetlediler. Ve Kalite Yönetim Sistemi belgesine aday olan üniversiteler içerisinde en hızlı belge alan yine biz olduk.
KALİTE YÖNETİM SİSTEMİ 207 ÜNİVERSİTE’DE SADECE BİZ DAHİL 25 ÜNİVERSİTE’DE VAR
Bunlar Uluslararası Üniversite olmak için yaptığımız çalışmaların sonucudur. Kalite yönetim sistemi belgesi şuan birçok üniversitede yok. Sanırım şuan Türkiye’de bu belgeye sahip olan üniversite sayısı 25’ten fazla değildir. Türkiye’de 207 üniversite var.
TIP FAKÜLTESİ İÇİN AKREDİTASYON BELGESİ ALDIK
Daha sonra bizim Tıp fakülte Hastanesi TSE belgesi aldı. Geçen yıl. Tıp Fakültesi de Akreditasyon belgesi aldık. Bu belgeyi de ilk kez aldık. Türkiye’de 31 Üniversitede bu belge var. Geçen yıl Akreditasyon belgesi aldık.
TEK EKSİĞİMİZ OLAN TÜP BEBEK MERKEZİNİ BİLE OLUŞTURDUK
Hastanelerdeki hizmetlerimize baktığınız zaman şuan Hacettepe’de hangi hizmetler varsa bizde bütün hizmetler yapılıyor. Buna organ nakli dahil. Organ nakli merkezi kurduk. Bizde yapılmayan tek şey Tüp Bebek merkezi idi. Onu da kurduk. Şayet Bu koronavirüs salgını çıkmamış olsaydı Mayıs’ta merkezin açılışını yapıyorduk. Sağlık Bakanlığından da izin aldık, güzel bir merkezimiz olacak. Ekibimizi kurduk. Üniversitemizde yapılmayan tek hizmet Tüp Bebek hizmeti idi onu kurduk. Hasta kabul etmeye de başlamıştık, Mayıs’ta pratik uygulamalarını yapacaktık ama salgın çıkınca askıya aldık. Ama birkaç ay içerisinde Tüp bebek merkezi tamamen icraatına başlayacak.
“HASTANENİN BİLGİ YÖNETİM SİSTEMİNİ KURDUK”
Tıp Fakülte Hastanemizde alt yapısında çok büyük değişiklikler yaptık. Mesela bizim bilgi yönetim sistemi var. 100 yıl sonra herhangi bir hastanın bilgisini oradan alabiliyorsunuz. En son 1995 yılında çok uyduruk bir bilgi sistemi kurmuşlar. Biz yönetime geldiğimiz an, bu sistemin çok tehlikeli olduğunu gördük. Bilgi yönetim sistemi Bilgi işlem merkezi denilen bir yer var ama her an çökebilecek bir merkez. Biz o merkezi tamamen yeniledik, yedeğini de Kardiyoloji binasının altında yaptık. Merkezi de onkoloji hastanesinin altında yaptık. Çok muazzam bir merkez. Bir fabrika gibi çalışan bir merkez yaptık. Bütün hastaların, bütün kayıtları dijital ortama yükleniyor. Yıllar sonra çıkabilecek oradan. Bilgi Yönetim sistemini kurduk. Hastane için güzel bir hizmet.
“8 ODALI MAHKUM KOĞUŞUNU YAPTIK”
Morgu yeniledik, mahkûm ve tutuklu koğuşunu yeniledik. 8 odalı tutuklu ve mahkûm koğuşunu yaptık. Açılışını geçen yıl yaptık. Savcı bey çok beğendi. Mahkûm ve tutuklu da olsa onlara hizmet vermek zorundayız. Ve odaları tek kişilik. Odaların içerisinde klima, televizyon, tuvalet dahil her şey var. Mutfağı baştan aşağıya yeniledik. Hijyen ve sağlık açısından modern yaptık. Bunları yaptığınız zaman kalite de çok yükseliyor.
“HASTA SAYIMIZ GÜNLÜK 2 BİN 500’LERDEN 5 BİN 200’LERE ÇIKTI”
İlk geldiğimizde hasta sayımız günlük 2 bin 500 idi. Şuan ise günlük 5 bin 200. Koronavirüsten önceki süreç için diyorum. Günde 5 bin 200 hastaya poliklinik hizmeti veriliyor. 11 İl’e hizmet veriyoruz. 2018 yılında yaptığımız ameliyat sayısı 202 bin idi, 2019 yılında ise 207 bine yükseldi. Bu ameliyatların büyük bir kısmı da çevre illerden, Diyarbakır merkezdeki başka hastanelerin yapamadığı ameliyatlar. Bizim hastanemiz referans hastanesi, son nokta. Her sıkışan hastane, her sıkışan doktor hastasını en son bize gönderiyor. Böyle hizmet veren bir hastaneye sahibiz.
“ÜNİVERSİTE VE KENT BİRLİKTELİĞİNİ OLUŞTURDUK”
İlk göreve geldiğimizde Üniversite ve Diyarbakır halkı arasında bir kopukluk olduğunu gördük. Üniversite-Kent birlikteliğini oluşturduk. Birçok konuda birlikte çalışmaya başladık. Sayın Valimizde bu konuda çok duyarlı hatta İl Yenilik Platformu kurduk. Ben de o platformda yer alıyorum. Oda ve STK temsilcileri ile sık sık bir araya geliyoruz. Biz 8 komisyon kurduk. Bu komisyonun her birinde Prof. Ve Doç. öğretim üyesi var. Kendi alanlarında uzman hocalarımız var. Bu komisyonlar, şehirde, sanayi ile birleşenleri ile 15 günde bir toplantı yaparlar. Bu toplantıların amacı kentteki sorunlara çözüm bulmaktır. Dolayısıyla Üniversite-Kent entegrasyonu bu şekilde çok iyi bir şekilde sağladık.
ÜNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİNİ GELİŞTİRDİK
Bu yılın başında bu salgından önce Mühendislik Fakültesi ve Organize Sanayi Bölge ile bir protokol yaptık. Benim imzaladığım protokole göre, bizdeki öğrencilersanayi yerlerinde staj yapacaklar. Sanayide çalışan fabrikalarda çalışan tüm mühendisler bizde yüksek lisans, doktora yapacaklar. Bizim de öğrenci ve asistanlarımız oraya gidip pratik yapacaklar. Hatta part-tıme çalışanlar oldu. Bunlar daha çok geliştirilecek. Bu dönemde Üniversite-kent entegrasyonunu güzel bir şekilde kurduk. Kime ne derse desin. Teknopark’ın hisselerini bölüştürdük. İçinde TSO, OSB, Borsa, Firmalar var. Teknokentte bundan sonra çok güzel hizmetler vermeye devam edecek. Şuandaki hizmetlerini artıracak.
YABANCI ÖĞRENCİ SAYISINI ARTIRDIK
Üniversitemizde Yabancı öğrenci sayısını artırmayı önemsedik. Yabancı sayısı şuanda bayağı arttı. Biz ilk yılımızda 52 öğrencimiz vardı şuan da 100’ün üzerinde öğrencimiz var. Dicle TÜMER diye bir merkez kurduk. TÜMER, Yurtdışından gelen öğrenciler burada Türkçe dersi görüyorlar. Önce TÜMER’de ders veren hocaların eğitimini yaptık, yani her Türkçe bilen ders veremez. Dolayısıyla önce hocaları eğitildi. O gelen öğrencilere 8 ay TÜMER’de Türkçe ders veriliyor. 8 ayın sonunda sertifika alan yabancı öğrenciler 5-10 dakika çok rahat Türkçe konuşabiliyorlar.
DÜNYADA 248 ÜNİVERSİTE İLE İŞBİRLİĞİ PROTOKOLLERİ YAPTIK
Biz 284 üniversite ile protokol yaptık. Başta Avrupa Üniversiteleri olmak üzere Üniversitelerle İşbirliği protokolleri yaptık. Bizim öğrencilerimiz oraya. Onların öğrencileri de bizim buraya geliyorlar. Geçen yaz burada Fransa ve Almanya’dan hocalarıyla birlikte grup öğrenci ağırladık. Uluslararası Üniversite olmak böyle bir şeydir. Onlardan hocalar bize geliyor, bizden hocalar oraya gidiyor. Bizim öğrencilerimiz geliyorlar, onlardan geliyorlar. Irak Üniversitesi ile yaptık. Erasmus programı ayrıca devam ediyor. Erasmus programı kapsamında Üniversitemizde her yıl ikinci, üçüncü erasmus toplantıları yaptık. Bu yıl da önümüzdeki yıl da yapılacak. 2019 yılında yapılan programda çok sayıda yabancı hoca eşliğinde öğrenci geldi. 5 gün boyunca bizim kongre merkezinde bilimsel çalışmalar, bilimsel oturumlar yapıldı. Her yıl bunu yaptık. Birde bilimsel toplantılara çok önem verdik.
141 BİLİMSEL TOPLANTI YAPTIK
2019 yılında 141 tane bilimsel toplantı yaptık. Hiçbir üniversite bunu yapamaz. Bunların hepsi YÖK’te kayıtlı. Kongre, sempozyum ve panel. Bunlardan 17 tanesi uluslararası bilimsel toplantılar da 2 binin üzerinde hoca ve öğrenci gelmiştir. Diyarbakır’da çok büyük bilimsel etkinlik yaptık. Buna kimse inanamıyor. Bu faaliyetin İstanbul, Hacettepe, Gazi Üniversitesi de yapamamıştır. Bilimsel camia bu yaptıklarımızı biliyor.
4 YILDA ÜNİVERSİTE KURUMSALLAŞTI
Dicle Üniversitemiz 4 yılda kurumsallaştı. Hangi yönetim gelirse gelsin kurumsallaşmayı bozamaz. Çünkü yönetmelikleri, yönergeleri çıkarmak çok zor. Gelecek yönetim bunların dışına çıkamaz, Çıkması için yönetmelikleri değiştirmesi lazım. Bozması için 4 yıl uğraşması lazım. Ve bu kurumsallaşan havayı bozamadıkları zaman da bu üniversite önümüzdeki yıllarda Dünyadaki ilk 500’e girerler. 10 yıl içinde. Biz her şeyi yaptık. Konukevlerinin yönergelerini bile çıkardık. Konukevine bir misafir gelecekse o yönergeye tabi oluyor. Rektörün misafiri gelse bile konukevinde ücretsiz kalamaz. Bizden önceki dönemde konukevinde bazı şahıslar kendilerine oda ayırmışlar, hem kendileri hem de misafirleri ücretsiz kalıyorlardı. Dicle Üniversitesi maalesef Ali Babanın çiftliği gibi yönetilmiş”
ÖZEL RÖPORTAJ