İşsizliğin en çok olduğu kentlerin başında gelen Diyarbakır’da sokağa çıkma kısıtlaması kapsamında “geçici” olarak kapanan 8 bin 684 olan işyerinde çalışan 30 bine yakın kişi, işsizlikle karşı karşıya.
Koronavirüsle mücadele kapsamında alınan tedbirler kapsamında bazı işletme ve işkollarının faaliyetlerinin geçici bir süreliğine durdurulması kalıcı işsizlik tehlikesini de beraberinde getiriyor. Türkiye genelinde 10 Mart tarihinden bu yana 144 bin işyeri “geçici” olarak kapatılırken, bu işyerlerinde çalışan 5 milyon 10 bin ya ücretsiz izne ayrıldı ya da işsiz kaldı. Diyarbakır’da ise kısıtlamalar kapsamında 8 bin 648 işyeri “geçici” olarak kapatıldı. Bu işyerlerinde çalışan 30 bin kişinin bir kısmı ya ücretsiz izne ayrılmak zorunda kaldı ya da işsiz kaldı. Giderek işsizlik noktasında ürkütücü hale gelen bu durumu değerlendiren vatandaşlar, işsizliğe çözüm bulunmasını istiyor.
‘O EVLERDEN AĞLAYARAK ÇIKARSINIZ’
İşsiz kalan Fırat Turan (28), kendisi gibi çevresinde bulunan arkadaşlarının tamamının işsiz kaldığını belirtti. İkamet ettiği Bağlar ilçesinde yaşanan yoksulluğa dikkat çeken Turan, “Bağlar’ın 5 Nisan Mahallesine bir girin, 10 evden 8’i açtır. Geçenlerde mahalledeki herkese 3 ila 5 bin arası elektrik cezası kestiler. İstisnanız mahallenin çoğuna bu ceza kesildi. Hepsi yoksul. Ekmeği yok yesin, 5 bin ceza vermişler. Milleti resmen ölüme yolluyorlar. Şu Bağlar’ın arka sokaklara bir gidin bakın, o evlerden ağlayarak çıkarsınız. İnsanlar her şeyinden kısıyorlar. Haberlerde gösteriyorlar, birkaç kişiye paket gıda yardımı yapılmış. O paketin içinde erzak, en fazla ne kadar olabilir ki? 1 haftalık erzak” diye konuştu.
“VERGİLERDE ADALETSİZLİK YAPILIYOR”
Halktan alınan vergilerin halka verilmesi konusunda yaşanan adaletsizliğe dikkat çeken Turan, “Bu para nereye gidiyor? Sokağa çıkma yasağı veriyorsan, o zaman insanlara bakmak zorundasın. Nasıl halk vergisini veriyorsa sen de ona bakmak zorundasın. İki kere iki dört eder. Başka yönlere sürüklemenin anlamı yok” ifadelerini kullandı.
‘BÖYLE ADALET OLUR MU?’
İşlettiği gümüş dükkanından birini kapatmak zorunda kalan esnaf Mehmet Yıldız, aylık bin 500 kira parası verdiğini hatırlatarak, siftah dahi yapamadıklarından yakındı. Birçok esnafın iş yapamadığı için iş yerini kapattığını kaydeden Yıldız, devlet tarafından kendilerine bir kuruş dahi yardımın yapılmadığını kaydediyor. Koronovirüsün devam etmesi halinde zor ayakta duran iş yerlerinin de kapanacağı uyarısında bulunan Yıldız, “Sokağa çıkma yasağı ilan edilirken esnafa yardım yok, esnaf kredisini verirken yardım yok, esnaf kirasını verirken yardım yok. Binlerce insana bakmakla yükümlü olan esnaf iş yerini kapatmak zorunda kalırken, elinde kalan tek şey cep telefonuna gelen yardım kampanyası mesajı. Böyle bir adalet olur mu?” ifadelerini kullandı.
“ÇOK ZOR DURUMDAYIZ”
Hasan Kaplan ise 35 yaşında tek böbrekle yaşamını sürdürmeye çalışan bir işsiz. Daha önce böbrek rahatsızlığı nedeniyle hafif işlerde çalıştığını dile getiren Kaplan, “Ölürsem ben tek ölürüm” diyerek, çocuğu olan ve hayatını idame ettirmekte zorluk çeken insanların durumuna dikkat çekti. “Benden daha mağdur olan insanlar var” diyen Kaplan, “Sokağa çıkmayın diyorlar ancak elektrik, su ve kira parasını ödeyemeyen insanlar var. Zorunlu olarak dışarıya çıkıyorlar. Ekmek peşindeler. Ne yapacak bu insanlar? Ekmek su verin ki kimse dışarıya çıkmasın. İnsanlar çok zor durumda. Adamın dükkanı kapalı, kirasını ödemek zorunda. Nasıl ödeyecek?” diye sordu.
‘DAHA DA KÖTÜ BİR HAL ALDI’
Hikmet Tunç da 25 yıldır kuyumcu dükkanı işletiyor. Çalıştığı süre boyunca 2 ekonomik kriz ile karşılaştığını kaydeden Tunç, “Daha önce de ekonomik kriz yaşadık ama hiçbir dönem gibi olmadı. Koronovirüs tehlikesinin yanı sıra açlık ile terbiye edilme gibi bir durum mevcut. İş yerleri bir bir kapanıyor. Daha önce kötü olan ekonomik kriz koronvirüsün gelmesi ile birlikte daha da kötü bir hal aldı.” değerlendirmesi yaptı.
‘SON ÇEYREKLER BOZDURULUYOR’
Halkın çeyrek altınlarını bir bir bozup son parasını yediğine şahit olduğunu kaydeden Tunç, “Altın fiyatları artığı için kimse ne alabiliyor ne de satabiliyor. Altınını satan da mecburiyetten satıyor. Çünkü evde yiyecek bir şey kalmamış durumda. Son çeyrek altının dahi gelip bozduranlar ‘yemek yemesek altınları ne yapalım’ diye belirtiyor. Halklı bir isyan var ortada. Düğünlerin yan sıra alım gücünün de düşmesi bizi zora sokuyor. İş yapamaz haldeyiz ama kira ve banka borcumuzu ödemek zorunda bırakılıyoruz. Ödemesek hemen haciz işlemi başlatılır. Gider çok, gelir hiç yok.” şeklinde konuştu.
Kaynak: Güneydoğu GÜNCEL