Gelecek Partisi Diyarbakır İl Başkanı Aydın Altaç, koronavirüs ile birlikte kentte binlerce kişinin işsiz kaldığını belirterek, “Bu insanların geçimlerini ve işlerine yönelik hükümetin çok ciddi tedbir alması gerekiyor. Her aileye bu pandemi sürecinde asgari ücret düzeyinde bir gelirin sağlanması gerekiyor. Bin lira hiçbir ailenin derdine deva olmaz” dedi.
Gelecek Partisi Diyarbakır İl Başkanı Aydın Altaç, gündeme ilişkin konular hakkında konuştu. Pandemi sürecinde hükümet tarafında alınan sağlık, ekonomik ve sosyal tedbirlerin yetersizliğine değinen Altaç, Diyarbakır’da kayıt dışı çalışan işçi sayısının fazla olduğunu ve hükümetin buna göre ciddi adımlar atmasını istedi. Aytaç, “Çalışan ve işinden gücünden ayrı kalan insanların sorunlarını mutlaka ivedi bir şekilde çözülmesi gerekiyor. Her aileye biner lira vermekle, gıda yardımı yapmakla çözülecek sorunlar değil. Çok esaslı tedbirler alınmalı” ifadelerini kullandı.
SALGININ BEDELİ ÇOK AĞIR ÖDENİYOR
Hükümetin korona virüsle ilgili aldığı bazı tedbirlerin geç alındığını ifade eden Altaç “Hükümetin virüsle ilgili aldığı tedbirlerin bir kısmı gecikmeli ve ciddi anlamda eksik şekilde yürüttüğünü düşünüyoruz. Parti olarak daha önce kamuoyla da paylaştık. Türkiye genelinde sokağa çıkmayla ilgili düzenlemeler çok daha önce alınması gerekiyordu. Süreç ilerledikten sonra hem ekonomik anlamda hem de sosyal anlamda bedeli çok ağır ödeniyor. Hükümet geçici tedbirlerle süreci yürütmeye çalıştı fakat bunun doğru olmadığını kendileri de gördü. 16 Mart tarihinde Gelecek Partisi Genel Merkezi tarafında dile getirilen tedbirleri aynı kapsamda hayata geçirdiler. Keşke bunları 16 Marttan itibaren yapmış olabilseydiler. Sokağa çıkmayla ilgili düzenleme getirmediğiniz sürece bu pandemiyle mücadele etme şansınız yok. Türkiye’de çalışan, iş yapan vatandaşlarımızın sıkıntılarını gidermediğimiz zaman, ekonomik anlamda desteklenmediği zaman dışarı çıkmanın önüne geçemezsiniz. Sonuçta insanlar geçimlerini sağlamak zorundadır” şeklinde konuştu.
“BİLGİ KİRLİLİĞİ ORTADAN KALDIRILMALI”
Normal hayata ne zaman geçeceğimizle ilgili Sağlık Bakanlığı ile Cumhurbaşkanının açıklamalarının uyuşmadığını belirten Altaç şunları söyledi: “Bugün geldiğimiz nokta itibariyle Sağlık Bakanlığının açıkladığı rakamlara itibar etmek zorundayız çünkü devletin açıkladığı verilerdir. Pandemiyle ilgili geldiğimiz nokta çok fazla iç açıcı olmamakla birlikte önümüzü henüz göremiyoruz. Sağlık Bakanlığı ile Cumhurbaşkanın açıklamaları birbiriyle uyuşmamaktadır. Bu bilgi kirliği ortada kaldırılırsa, sağlıklı bilgiler gelirse biz vatandaş olarak bunu daha büyük bir memnuniyetle karşılayacağız. Bilgi kirliliğin ortadan kalkması bir an önce hükmet tarafında çözülmesi gerekiyor”
“PARTİ OLARAK YAPILAN HER DOĞRU İŞ TAKDİR EDECEĞİZ”
Biner liralık yardımla sorunun çözülmeyeceğini söyleyen Altaç, “Çalışan ve işinden gücünden ayrı kalan insanların sorunlarını mutlaka ivedi bir şekilde çözülmesi gerekiyor. Her aileye biner lira vermekle, gıda yardımı yapmakla çözülecek sorunlar değil. Çok esaslı tedbirler alınmalı. Bugün dünya ya baktığınız zaman yapılan yardımlar yanında Türkiye’de yapılan yardımlar arasında devasa farklar var. Bunun biran önce hükümet tarafında giderilmesi gerekir. Biz parti olarak yapılan her doğru işi tabi ki takdir edeceğiz eksikleri de söyleyeceğiz. Henüz ciddi anlamda eksiklikler var” diye konuştu.
“AİLELERE ASGARİ ÜCRET DÜZEYİNDE GELİR SAĞLANMALI”
Diyarbakır’da kayıt dışı çalışan işçinin fazla olduğuna değinen Altaç sözlerine şöyle devam etti: “Diyarbakır’da inanılmaz sayıda kayıt dışı çalışan gençlerimiz, insanlarımız var. Bu insanların geçimlerini ve işlerine yönelik hükümet çok ciddi tedbir alması gerekiyor. Bugün baktığımızda Diyarbakır’da daha önce belirlenmiş ailelere, beli insanlara biner liralık yardımlar yapılıyor. Bu yardımlar yapılsın bir mahsuru yok bin liranın kayda değer bir kaydı yok. Her aileye bu pandemi sürecinde asgari ücret düzeyinde bir gelirin sağlanması gerekiyor. Bin lira hiçbir ailenin derdine deva olmaz. Diyarbakır’da kayıt dışı çalışan insanların çok yoğun olduğu bir şehirde siz bunlara yönelik hiçbir tedbir almazsanız, hiçbir yardım yapmazsanız, bu insanların geçimlerini nasıl yapacaklarını düşünmezseniz çok büyük bir eksiklik olur ve bu sıkıntı olarak ilerleyen süreçlerde önümüze çıkacaktır.”
YAPILAN YARDIMLAR KRİZE ÇARE OLMUYOR
Hükümetin ekonomik olarak il il değerlendirme yapması gerektiğini vurgulayan Altaç sözlerini şöyle sürdürdü: “Her şehrin kendilerine göre dinamikleri var, iş imkânları var ve her şehrin kendine göre denklemi var. Hükümetin bunları gözden kaçırmaması gerekiyor. Diyarbakır işsizliğin tavan yaptığı bir şehir. Diyarbakır genç nüfusun çok yoğun yaşadığı bir şehir. Çalışan genç kesimle ilgili tedbirler almazsanız hem ekonomik hem sosyal anlamda ihtiyaçların karşılamazsanız önümüze çok bir sorun olarak gelecektir. Yapılan tek çalışma biner liralık yardım ve belirli ailelere gıda yardımı başka yardım yok. Yapılan yardımların krize çare olmadığını çok rahat söyle bilirim.”
Hükümetin, vatandaşları banklara borçlandırıp ve işi böyle çözmeye çalıştığını belirten Altaç: “Hükümetin ekonomik anlamda yaptığı çalışmaların hiçbiri yardım ve devletin karşılıksız verdiği bir para yok. Hepsi kredi, borcu öteleme ve borcu ötelerken de yine faiz işletiliyor. Beş ay sonra ve yata altı ay sonra büyük bir ekonomik krizle karşı karşıya kalacağımız bir ortam bize sunuyor. Bankalardan kredi çektirerek yani borçlandırarak işi çözmeye çalışıyorlar. Vatandaş içeri kapanmış. Kendimden örnek vereyim. İş yerim kapandı. İşçileri işten çıkarmak zorunda kaldım. Kredi aldım yarın bu işimi nasıl çevirecem. Kredinin faizin nasıl ödeyip işçilerime nasıl imkân sağlayacağım. Birçok ülkede temel giderlerin; elektrik, su, telefon gibi giderlerin devlet kasasında karşılandığı ve devletin bu anlamda giderlere katkı sunduğunu çok iyi biliyoruz. Ama Türkiye’de bu kriz döneminde eğer 3 gün telefon borcunuz, elektrik faturanız gecikmişse mesajlar gelmeye başlıyor. Türkiye’deki 83 Milyon insanın her nimetten faydalanma hakkı var. Bu ülkenin kaynakları bu insanlar için kullanılmalı. Geldiğimiz aşama itibariyle bu süreçle ilgili çok büyük sıkıntılar yaşandığını her ne kadar hükümet tarafında değişik rakamlar telavuz ediliyorsa da yapılan yardımlarla ilgili, bunların gerçeği yansıtmadığını ve televuz edilen rakamların yüzde 75-80 oranında kredilendirme ve borç öteleme şeklin olduğu. Bununda hiçbir şekilde paket ve yardım olarak nitelendirmeyeceğimi belirtmek isterim.”
ZAMANLAMASI MANİDAR
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş tarafından LGBT bireyleriyle ilgili yaptığı açıklamaya da değinen Altaç, Ali Erbaş’ın söylediklerinin yeni bir söylem olduğu algısının yaratıldığını ifade ederek şunları söyledi: “Ali Erbaşın söylemlerine katılıp katılmamaktan ziyade bu yeni bir vaka değil yeni bir durum değil. Kutsal kitabımızda geçen ve dile getirilen husus. Okuyan bilen herkes bunun kutsal kitabımızdan geçtiğini bilir. Fakat topluma yansıtılan biçimi ve ortam itibariyle baktığımız zaman sanki bu yeni bir söylem gibi sunuluyor. Bu çok büyük bir yanlıştır. Ali Erbaş’ın bunu dile getirmesi hele hele bu ortamda, insanların gergin olduğu bu sıkıntılı süreçte açıklama yapmış olması kendisini bağlar. Ama biz Ali Erbaş’dan şunu da bekleriz kutsal kitabımızda sadece bununla ilgili değil bunun dışında insan hakları, toplumum yaşam biçimi, sosyal hayat ve ticari hayatla da ilgili açıklamalar yapması gerekir. Keşke Ali Erbaş bunlarla ilgili de doğru bilgiyi Kuranı Kerim de geçtiği gibi söyleyebilse. Faizin tamamen haram sayıldığı Kuranı Kerim kitabımızda, Ali Erbaş yönetimindeki Diyanet İşleri Başkanlığı, kamu bankalarında kredi alınması ve faiz ödenmesini caiz gördü. Bunu bize Sayın Erbaş açıklasın. Nasıl kabul ediyor. Nasıl faizin önünü açıyor. Şu an toplumda çok ciddi bir hırsızlık ve yolsuzluk yapıldığına dair algı var. Bu algının somuta dönüştüğü durumlar var. Keşke Erbaş bunlarla da ilgili bir açıklama yapabilseydi. Türkiye’de yaşanan hırsızlığın, yolsuzluğun, arsızlığın, adam kayırmacılığının ve toplumdaki insanların ötekileştirmesinin doğru olmadığını kutsal kitabımızda kabul görmediğini dile getirebilseydi.”
Kaynak: Tigris Haber