AK Parti MKYK Üyesi, Siyasi ve Hukuki İşler Başkan Yardımcısı Zeynep Alkış, “28 Şubat’ın içerisindeki asıl kirli el FETÖ’ydü ve münafık olan bir eldi.” dedi. Gazeteci- Yazar Kemal Gümüş ise, “Beykoz olayında Hizbullah’ın bütün arşivi FETÖ’nün eline geçti. Bölgedeki birçok karanlık eylemi aydınlatacak bilgiler vardı orada ve maalesef halen FETÖ’nün elinde.” diye konuştu.
Diyanet-Sen Diyarbakır Şubesi tarafından “Darbeler, FETÖ ve 15 Temmuz” paneli düzenlendi. Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen panele, AK Parti MKYK Üyesi, Siyasi ve Hukuki İşler Başkan Yardımcısı Zeynep Alkış, Gazeteci-Yazar Kemal Gümüş katıldı. Moderarötörlüğünü Diyanet-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Ömer Evsen’in yaptığı panelde Gazeteci- Yazar Kemal Gümüş ve AK Parti MKYK Üyesi Zeynep Alkış birer sunum yaptı.
ALKIŞ: FETÖ VE SAKLI ŞEKİLDE ÖRGÜTLENDİ
Din ve imanla ilgili işlerde samimi ve açık olunması gerektiğine işaret eden Alkış, FETÖ’nün gizli ve saklı şekilde yaparak örgütlendiğini belirtti. Alkış, şöyle devam etti: “Bu sürecin en büyük mağdurları yine bu sürecin içerisinden iyi dersler çıkarırlarsa bir kez daha bu ülkede ne 28 Şubat, ne 15 Temmuz, ne de FETÖ gibi din bezirganlığı, merdiven altı din istismarlığı yapanlara aldanarak, ülkelerini başka ellere bırakmazlar. 28 Şubat’ın içerisindeki asıl kirli el FETÖ’ydü ve münafık olan bir eldi. Üniversiteden pek çok kendi sınıf arkadaşım başörtülerini çıkarma sebebini güya hocadan aldıkları talimatla açıp, bir sürü insanın mücadele ruhunu kırmışlardır.”
Türkiye’de bir şeylerin değiştiğine inandığını ifade eden Alkış, “Konuştuklarımızın hepsi eski Türkiye’ye aitti yeni Türkiye’de artık o günlerin tekrarının olacağına inanmıyorum. Çünkü bilinçlenen bir toplum var. O süreçlerin mağdurları da buna hiçbir zaman müsaade etmemeleri gerekiyor.” diye konuştu.
GÜMÜŞ: “HİZBULLAH’IN ARŞİVİ FETÖ’NÜN ELİNDE”
Gazeteci- Yazar Kemal Gümüş de FETÖ’nün her alanı işgal ettiğini vurguladı. FETÖ’nün paraya ve istihbarata aç bir örgüt olduğunu ifade eden Gümüş, her şeyin bu iki şeyin etrafında şekillendiğini ifade etti. Gümüş, “Öyle bir örgüt ki kendi elemanları dâhil özel hayatlarını her şeyini kontrol etmek ister ve sürekli takip ederdi. Diğer terör örgütlerini de manipüle ederek yönlendirerek kullanarak yaptı FETÖ. PKK ile temaslı iş birliği oldu, DAEŞ ile oldu, DHKPC ile oldu. Kontrol edemediği diğer örgütleri de devlet imkanlarını kullanarak onların ulaştığı bilgi, belge ve toplumsal yapıya dair çalışmaları ele geçirdi. Mesela Hizbullah’ın arşivi FETÖ’nün elinde. Beykoz olayında Hizbullah’ın bütün arşivi FETÖ’nün eline geçti. Bölgedeki birçok karanlık eylemi aydınlatacak bilgiler vardı orada ve maalesef halen FETÖ’nün elinde.” dedi.
FETÖ, BÖRÜ, GÖKGÖZ, DAKAK VE GÜNEŞ CİNAYETİNİN AYDINLATILMASINI İSTEMEDİ
FETÖ’nün, HDP/PKK’liler tarafından öldürülen Yasin Börü, Hasan Gökgöz, Hüseyin Dakak ve Riyad Güneş cinayetinin aydınlatılmasını istemediğini ifade eden Gümüş, şöyle dedi: “6-7 Ekim olaylarında ben de buraya geldim, bir hafta dolaştım. O cinayette Yusuf Er, sağ kurtulmuştu. Polis bunun ifadesine başvurmamış. Normalde bir olay olduğunda polis soruşturma, inceleme başlatır. Tek tanık o. Meğer Yusuf Er tehdit ediliyormuş. Ailesi onu köye götürüp saklıyormuş. Bir araştırma yaptım, zanlıların isimlerini dahi öğrendim. Bunu yazdıktan sonra Diyarbakır Emniyet ve terör şubeden arandım. Arayan kişi, ‘Biz bu cinayetleri aydınlatmak istiyoruz. Çok önemli verilere ulaşmışsınız. Yayınladıklarınızdan bunu anlıyoruz. Muhtemelen daha çok vardır. Bizimle paylaşın şu cinayeti çözelim:’ dedi. Ben de paylaşacak bir bilgi olmadığını söyleyip telefonu kapattım. Çünkü sonuçta o devlettir. Onun ulaşamayacağı bir şey olmamalı. Akabinde öğrendim ki bizzat FETÖ’cülerdi bunlar çünkü onlar o cinayetlerin aydınlanmasını istemiyorlardı. Örgütsel niteliklerinin ortaya çıkmasını istemiyorlardı. Hatırlayın, 155 Polis İmdat aranırdı ama karşılık bulunmazdı. Hatta gazetede yazmadığım televizyonda anlatmadığım birçok aileye gittim. ‘Polis bana diyor ki, gidin kendiniz çatışın, vurun.’ diyorlar. Yani istiyorlar ki iki grup çatışsın. Buna zemin oluşturmaya çalışıyorlardı. Ve bütün bölgede bu böyleydi.”