Mehmet Kaya, Diyarbakır Eczacılar Odası, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı yaptı ve Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) Başkanlığını yapıyor. DİTAM bölgedeki ilk düşünce kuruluşudur. Kaya, DİTAM’ın amacını ve projelerini anlattı.
Temel yaklaşımlarının Kürt sorununu çatışmasız barış içinde çözümünü amaçladıklarını ifade eden Mehmet Kaya, ”İki yıldır barış ağı çalışmalarını yürütüyoruz. 10 ilde toplantı yaptık. Türkiye bir çözüm süreci yaşadı. En büyük eksikliklerden biri sağlıklı bir sivil toplum yapılanması olmayışıydı. Sivil toplumu üçüncü göz olarak da tarif edebiliriz. Bunlar olmuş olsaydı çözüm süreci bu kadar basit şekilde heder edilemezdi. Bunu gördüğümüz için bu tür süreçlerde veya çatışmalı durumlarda sivil toplumu nasıl aktif hale getirebiliriz. Bu anlamda önce bölgedeki sivil toplum kuruluşlarından yaklaşık 85 kişiyle bir ağ oluşturduk.
BARIŞ AĞINI GENİŞLEYECEK Mİ?
Kutuplaşmanın yaşandığı bir dönemde Kürt sorununu barışçıl yöntemlerle çözmek sadece bölgemizdeki barış ağıyla olacak bir durum değil. Biz, ikinci bir proje geliştirdik. Batıdaki sivil toplum kuruluşlarını da bu ağın içerisine üye edip oralarda da çalışmalar yaptık. Mersin Ankara, İstanbul ve İzmirde toplantılar yaptık. Geçen hafta İzmir’de yaptığımız toplantıya 80’e yakın sivil toplum kuruluşu katıldı. Yani Kürt sorununda tamamen farklı bir yerde duran terör diye tanımlayan, çağdaş yaşam dernekleri gibi Atatürkçü derneklerde katıldı o toplantıya. Barışı konuştular orda. Bizim şubat ayında yapacağımız toplantıya da katılacaklarını söylediler. Artık ülkedeki bu savaşın yalnızca bölgedeki insanları değil, Türkiye’nin genelini rahatsız ettiği ile ilgili bir imaj oluşmuş durumda. Bunu gördüğümüz için temel anlamda barışı sağlamak için sivil toplum kuruluşu çatışma anında ne yapmalı, hangi yolları izlemeli, eğer yeniden bir süreç başlarsa nasıl bir rol almalı. Daha çok bunları tartıştık.
BARIŞ AĞINI BATIYA DA TAŞIDINIZ, NASIL BİR TEPKİ ALIYORSUNUZ?
Daha önce bölgede yaşanan çatışmaları tamamen dış güçler ve ekonomi üzerinden değerlendiren sivil toplum kuruluşlar şimdi eşit vatandaşlık ve hak sorunu olduğunu yavaş yavaş kabul ediyorlar. 90 yılların en büyük handikabı batının duyarsızlığıydı. Burada yaşanılanları tamamıyla bir terör faaliyeti olarak görüyorlardı. Bugün şunu gördü. Bu sorun bitmezse şiddet sarmalı Türkiye’nin geneline yayılır. Oradaki katılımcılardan aldığımız bunları raporlaştırıyoruz geri dönüşlerden biri bu. Bu işin güvenlik ve ekonomik yatırımlarla bitmeyeceğini, hem insan, hem maddi kayba neden olduğunu biliyorlar. Bunlardan rahatsızlar.
Evet çatışmalara bizde karşıyız diyorlar. Onlarda karşı. O zaman burada ortak bir dil yaratmak lazım. Ortak dil şudur. 40 yıldır sürüyor bu çatışma ortamı. Yalnızca siyasetçilere dayatılmayacak kadar önemli hale geldi. çözüm sürecine baktığımızda bugün AKP ile HDP biri birini suçluyor. Yanlış olan orada izlenen yöntemin doğru olmaması. istenen adımların atılmaması, o işte ciddi yaklaşımların olmaması. İşin içine sivil toplum gibi üçüncü gözün dahil edilmemesidir. Çözüm sürecine her ne kadar dış etkenlerde rol oynasa bile ben dış etkenlerinde eğer doğru bir yapılanma yapmış olsaydık çözüm sürecini dış etkenlere rağmen bir yere taşıyabilirdik. Barış ağı içinde siyasi anlamda her görüşe yakın sivil toplum kuruluşu var. Bir barış istenci ve beklentisi herkeste var. Birilerinin bu işle ilgili adım atması gerekiyor. Biz bu ağı büyüteceğiz hatta uluslararası bir hale getirmeyi hedefliyoruz.
BARIŞ AĞINI NASIL BÜYÜTECEKSİNİZ?
özellikle çatışmalı süreçler yaşamış. etnik çatışmalar yaşamış ülkelerin bu sorunu çözen katkıda bulunan sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte onları da ağ içerisine alacağız. Ordaki sivil toplum kuruluşlarıyla tartışacağız. Aynı zamanda ordaki sivil toplum kuruluşlarını da bu ağa üye edeceğiz. Kolombiyada hem gerillaların lideri hemde hükümeti temsil edenler net olarak şunu söylediler. ‘Eğer sivil toplum kuruluşları işin içinde olmasaydı, biz bu barışı sağlayamazdık’ dediler. Her iki tarafta sivil toplum olduğu için biz bu başarıya ulaştık diyor. Böyle örnekler vardır. Tamamen barışa yönelen bu tür sivil aktörleri bu yapılarda kullanırsanız gerçek anlamda barış sağlanır. Yoksa tamamen siyasi partilerle veya çatışan taraflarla siz bu işi yalnız başına çözemezsiniz. Türkiye’nin genelinde bu sivil toplumun barış çalışmasını sağlayacak ortak güçlü bir ağ oluşturacağız. Bunu oluşturduktan sonra 2 projemiz var. Alt yapısına başladık. İlki bu ağın Türkiye üyeleri ve yurt dışındaki sivil toplum kuruluşlarını bir araya getirecek veya Türkiye’deki ağ üyelerini dünya örnekleriyle tanıştıracak bir çalışmamız olacak. ikincisi de dünyadaki barış örneklerinin literatür haline getirdiği barış çalışanlarının kaynak olarak yararlandığı aynı şeyi Diyarbakır’da kurmak istiyoruz.
KAYNAKTA NELER YER ALACAKTIR?
Yani hem Türkçe, Kürtçe İngilizce olacak şekilde başvurulacak kaynak olacak. Tüm çatışmalı ülkelerde nasıl bir süreç izlenmiş, neden kaynaklanmış herkesin başvuru kaynağı haline gelecek. İrlanda, Güney Afrika ve Myanmar’da sivil aktörler başarılı olmuştur.