2020 yılında Diyarbakır halkı, siyasi bir değişiklik ve istihdamın arttırılmasını isteyerek, siyasilerden güzel projeler beklediklerini söyledi.
2020 yılına dair beklentilere ve isteklere dair konuşan Diyarbakır halkı, siyasette değişiklikler bekliyor. Halkların Demokratik Partisinin (HDP) yıllardır bölgede bir hâkimiyet kurduğunu ve bunun siyaseti zedelediğini söyleyen vatandaşlar, AK Parti, CHP ve MHP gibi diğer partilerinde bölgenin kalkınması için harekete geçip, siyasi bir eşitlik sağlanması gerektiğini düşünüyor.
Vatandaşlardan Recep Kuru, “Bölgede yıllardır hâkim olan bir HDP gerçeği var. HDP’nin yanı sıra birde bir türlü başarı elde edemeyen bir AK Parti var. AK Parti yeni yılda Diyarbakır halkını kazanacak projelerle gelmeli ve halka dokunmanın yollarını öğrenmelidir. Yoksa AK Parti Diyarbakır siyasetinden komple silinmeye mahkûm olacaktır” dedi.
“İSTİHDAM YOK, SİYASETÇİLER NARA ATIYOR”
Türkiye genelinde ve Diyarbakır il bazında işsizliğin giderek artış gösterdiğini söyleyen Mehmet Kılıç, şunları söyledi: “Her seçim sürecinde siyasetçiler ‘Bu yıl işsizlik sonlanacak’ diye vaatlerde bulunuyor. Vatandaş artık vaat değil, icraat görmek istiyor. İşsizlik giderek artarken refah ve yeni siyasi oluşumlardan söz etmek oldukça saçma ve anlamsız geliyor. Yeni yılda siyasilerin halka ulaşabildiği, kimsenin işsiz olmadığı, argo bir siyaset dilinin hâkim olmadığı ve huzurlu bir ortamın gelmesini temenni ediyoruz. Biliyoruz bu isteklerimiz yine havada kalacak ama ona rağmen ümidimizi kaybetmiyoruz. Dilerim ki hakkaniyetli ve hakkı savunan bir siyaset yılı geçiririz.”
“AK PARTİ VATANDAŞA DOKUNMALI”
AK Parti’nin yeni yılda bölgede farklı bir strateji izlemesi gerektiğini söyleyen Önder Tok ise düşünceleri şöyle ifade etti: “AK Parti artık bölgede bir potansiyeline hâkim olmalı. Giderek bölgede kan kaybediyor ve buna dur demenin zamanı geldi de geçiyor. Şahsım olarak AK Parti’nin bölgede halka dokunamadığını düşünüyorum. Artık vatandaşlar, koruma ordusuyla karşılaşmak istemiyor. Vekillere, başkanlara ulaşmak istiyor. Ama ulaşabilmek imkânsız denecek kadar zor oldu. Vatandaşın içine inmek birkaç esnaf ziyaretiyle tek olmuyor. Vatandaşlar, oturup sohbet edecek, düğününde, taziyesinde olacak ve sorunlarını dinleyecek siyasetçi istiyor.”
“SİYASİLER RÜŞVET ALMAKTAN KAÇINMALI”
2020 yılından siyasi beklentilerini sayan Ömer Akdemir, “Diyarbakır’da parti ayrıt etmeksizin tüm partiler ne yazık ki rüşvetle çalışıyor. Bir tanıdığın varsa bir yere gelebiliyorsun. Biz paranın dönmediği bir siyaset istiyoruz. Tüm işe alımlar, ihale verilmeler hakkıyla yapılmalı. Siyasiler vatandaşları bir paramatik gibi görmemeli. Diyarbakır’a her gelen ne götürebilirim kafasında ve bu kafanın artık değişmesi, değiştirilmesi ve yok olması gerekiyor. Bizler siyasilere, yöneticilere, belediye başkanlarına “Acaba hak yiyorlar mı?” diye bakmak istemiyoruz. 2020 yılında tüm siyasi partiler kendilerine çeki düzen vermeli. Yoksa biz ülke olarak gelişme gösteremeyeceğiz. Her zaman olduğumuz yerde saymaya, kaderimize razı gelmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
“DİYARBAKIR SEVDALISI OLUNMALI”
Metin Ali Korkut ise düşüncelerini şöyle ifade etti: “Diyarbakır’ı ve Diyarbakır halkını sevmeyeni buraya siyasetçi olarak göndermesinler. Biz Diyarbakır’ı seven ve sahiplenen siyasetçi istiyoruz. Her gelen görevim bitsin gideyim kafasında olmasın. Biz tamamen Diyarbakır sevdalısı yönetici istiyoruz. Diyarbakır gibi kadim bir şehrin gelişmesi için çalışma yapılmalıdır. Esnafı, çiftçisi, memuru, emeklisi, öğrencisi demeden herkesten görüş alınmalı. Mesela Diyarbakır’da eğitimin düzeltilmesi ve öğrencilere ayrıcalık sağlanmalıdır. Büyük bir üniversite olmanın yanında köklü bir üniversite olan Dicle Üniversitesi gözümüzün önünde kalitesizleşiyor ve kimse ses çıkarmıyor. Üniversite alanı siyasetçilerin rant merkezi haline geldi. Eğitim alanlarında ticaret, ihale işleri olmamalı. Vekil tanıdığı olan kendini dokunulmaz, şehir eşkıyası sanıyor. Biz bu feodal düzenin değişmesini istiyoruz. Şehrimizi kimseye peşkeş çekmesinler. Bizlere iş imkanı sunsunlar emin olun ki Diyarbakır elle gösterilen bir şehir olur. Sürekli sağ ve sol çatışmasının arasında kalmak istemiyoruz. Diyarbakır’ın değerini bilelim ve gelen yöneticilere de gerekirse zorla, bağırarak, haklarımızı savunarak bunu öğretelim.”