İnşaat mühendisi Cihan Can’ın ölümüne neden olan kazada zırhlı polis otobüsü sürücüsü H. A., sevk edildiği mahkemece serbest bırakıldı. H. A., ifadesinde olayın kör noktada gerçekleştiği için Cihan Can’ın görmediğini belirterek, pişman olduğunu ifade etti.
Diyarbakır’ın merkez Bağlar ilçesindeki Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır İl Başkanlığı önünde 27 Aralık’ta, inşaat mühendisi Cihan Can (33)’ı ezerek ölümüne neden olan zırhlı polis otobüsü sürücüsü H. A, “taksirle öldürmekten” tutuklama istemiyle sevk edildiği mahkemece adli kontrol tedbiri kapsamında 15 günde imza atma ve yurtdışı çıkış yasağı konularak serbest bırakıldı.
‘SARSINTI HİSSETTİM, ODUN DİYE DÜŞÜNDÜM’
Araç sürücüsü H. A. Bağlar Polis Merkezi Amirliği, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı ve sevk edildiği Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğinde aynı ifadeleri yineledi. İfadesinde, olay esnasında hızının az olduğunu, dönüş yaptığında sarsıntı hissettiğini, olay yerinde bulunan fırına ait odunların yola fırladığını ve üzerinden geçtiğini belirten H. A., sarsıntının meydana gelmesiyle, yağmur dolayısıyla yola fırlamış odunların üzerinden geçtiğini düşündüğünü kaydetti. Sarsıntı nedeniyle fren yaptığını ancak aracın yağmur dolayısıyla biraz daha ilerlediğini ve araçta bir sarsıntının daha meydana geldiğini belirten H. A., aracı durdurduğunu ve araçtaki arkadaşlarının aşağı inip baktığında bir kişinin araç altında kaldığını kendisine söylediklerini aktardı.
‘OLAYIN ŞOKU NEDENİYLE HASTANEYE KALDIRILDIM’
Olay aracın arka lastik kısmında meydana geldiği için aracı ileri aldığını ve rahat müdahale edilmesini sağladığını, olay yerine ambulans çağrılmasını söylediğini dile getiren H. A., olay şoku nedeniyle götürüldüğü polis amirliğinde rahatsızlanarak Askeri Hastaneye kaldırıldığını 28 Aralık günü saat 11.00’e kadar hastanede müşahede altında kaldığını anlattı.
‘OLAYIN OLMASINI İSTEMEZDİM, PİŞMANIM’
Kullandığı otobüsün bölgenin terör bölgesi olması nedeniyle zırhlı otobüs olduğunu kaydeden H. A., görevli memurların ifşa olmaması için de araçların camlarının siyah mika ile kaplı olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: “Ayrıca otobüsün kapıları çift kapı şeklindedir ve iki kapı arasında mesafede bulunmaktadır. Zırhlı otobüsün iç kapısı zırhlıdır ve renk olarak koyu renklidir. Olay meydana geldiğinde yağmur yağıyordu ve bu da görüş açımı engelliyordu. Ayrca aracın içerisinde dikiz aynalarını görebileceğim camlar sürekli buğulanmaktaydı ve ben de sürekli onları temizliyorum, fakat o anda görev yeri yakın olduğu için ve trafikte temizleme imkanım olmadığından olay gerçekleştiğinde dikiz aynaları görebileceğim camlar yine buğulanmıştı, görüş açıma engel olmuştu. Ayrıca zırhlı otobüsümüzün sağ bölümü tahmini bir metre mesafesi kör nokta olarak tabir edilen görüş açısında olmayan bölümdür, çünkü araç zırhlı araç olduğundan dolay iç zırh direği görüşü engellediği gibi dış kapı direği de görüşü engellediğinden bahse konu bölüm görüş açısı dışında kalmaktadır. Ben de bunu bildiğimden dolayı aracımı mümkün olduğu sürece düşük hızda kullanırdım. Olay medyana geldiğinde de çok düşük bir hızla ilerliyordum. Eğer varsa kamera görüntüleri incelenirse çok düşük hızla dönüş yaptığım görülecektir. Ayrıca ben dönüş yaptığımda da sağ tarafımı kontrol ettim, vefat eden şahıs aracın kör noktası diye tabir edilen görüş açısı dışındaki bölüme girmiş olduğundan bu olay meydana geldi. Bu olay bilmeden ve istemeden meydana gelmiştir. Benim bu olayda kesinlikle bir kastım yoktur, olamaz da. Bu olayı sırasında hayatını kaybeden şahsı tanımadığım gibi kendisine karşı herhangi bir husumetim de yoktur. Ben kesinlikle bu olayın olmasını istemezdim ve çok pişmanım.”
Polisteki ifadesinin ardından sevk edildiği savcılıkça aynı yöndeki ifadelerini tekrarlayan H. A. “taksirle öldürmekten” tutuklama istemiyle sevk edildiği Sulh Ceza Hakimliğinde adli kontrol tedbiri kapsamında 15 günde imza atma ve yurtdışı çıkış yasağı konularak serbest bırakıldı.