15 Temmuz darbe girişiminin başarılı olması halinde en büyük zulmü İslamî camiaların göreceğini belirten HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı M. Hüseyin Yılmaz, AK Parti iktidarını ise adaletten sapmakla itham etti
Hükümetin, güvenlik soruşturması ve mülakatlarda keyfi davrandığını belirten Yılmaz, “İktidar her an kendisine karşı darbe yapılacak paranoyasına kapılıp, sisteme ve ideolojik devlet yapısına teslim olmuş görünüyor. İktidarını koruma endişesiyle teslim olduğu bürokratik vesayetin talimatlarına uyarak 15 Temmuz’da darbeye direnen dindarları kamudan tasfiye ediyor. İktidar bu yaptığı ile halkın devriminin çalınmasına sebep oldu.” İfadelerini kullandı.
15 Temmuz darbe girişiminin 3’üncü yıldönümü nedeniyle değerlendirmelerde bulunan HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Hüseyin Yılmaz, darbe sonrası ilan edilen OHAL’in kalıntıları olan güvenlik soruşturmaları ve mülakatlardaki keyfiliklere engel olunması çağrısında bulundu.
15 Temmuz gecesinde kitlelerinin sokaklara indiğini hatırlatan Yılmaz, “Bütün kitlemiz o gece ölümü göze alarak sokağa indi. Darbenin başarılı olup olmayacağını bilmeden, o riski göze alarak sokağa çıktılar. Milletin maslahatı, halkın ve ülkenin geleceği noktasında darbe süreçlerinin bir daha yaşanmaması adına darbeye karşı net tavır ortaya koyduk. Elhamdülillah bunda da başarı olduk. Bu bölgede diyebiliriz ki herkes, HÜDA PAR sokağa çıktıktan sonra halk alanlara indi. Arkadaşlarımız, ‘Bu darbeye karşıyız, biz de varız, darbeyi desteklemiyoruz.’ dediler ve en önde yer aldılar.” dedi.
“DARBENİN DIŞ BAĞLANTILARI DA VARDI”
Hükümeti kaos ve anarşi ile deviremeyen karanlık odakların darbeye sarıldığını söyleyen Yılmaz, “Gezi olayları, 6-8 Ekim olayları ve seçimlerle hedeflerine ulaşamadılar. Hükümeti yasal yollarla, yasadışı yollar ile kaos ve anarşi ile deviremeyince son çare olarak darbe yolunu seçtiler. 15 Temmuz darbesinin lokomotifi FETÖ’cülerdi, ama bir kısım ulusalcılar ve Kemalistler de onlarla birlikte hareket ediyordu. Darbenin dış bağlantıları da vardı. ABD’nin kontrolündeki diğer yapı ve siyasi oluşumlar da ABD tarafından FETÖ’ye yardımcı olmaları konusunda yönlendirilmişti. Darbe girişiminden sonra yakalananların bir kısmının Ulusalcı, Kemalist ve Türk milliyetçisi kişiler oldukları ortaya çıktı.” ifadelerini kullandı.
“FETÖ DARBESİ BAŞARILI OLSAYDI EN BÜYÜK ZULMÜ İSLAMİ CAMİALARA UYGULAYACAKLARDI”
Yılmaz, “Halk, iktidardan ziyade, hükümetin gayri resmi ortağı konumunda olan ve kamu bürokrasisini elinde tutan bu yapıdan rahatsızdı. İslami kesimlerden sindirebildiklerini yanlarına alıyorlardı, diğerlerini ise kumpaslarla tasfiye ediyorlardı. Bu nedenle darbe esnasında iktidardan rahatsız olanların bir kısmı şayet FETÖ başa gelirse çok daha büyük zararlara uğrayabilecekleri endişesiyle darbeye karşı çıktılar. FETÖ darbesi başarılı olsaydı belki en büyük zararı, onlardan olmayan İslami camialara verecekti. En büyük zulmü sindiremedikleri İslami kesimlere uygulayacaklardı. Sahip oldukları kurumlarda birçok solcuyu, Kemalist’i, ateisti istihdam eden FETÖ’nün sol kesimler ile ciddi bir sorunu yoktu. Darbe girişiminde de görüldüğü gibi, kendi amaçları doğrultusunda bunlardan rahatça istifade edebiliyorlardı.” dedi.
“ŞUAN DA İKTİDARIN EN ZAYIF NOKTASI ADALETTEN SAPMIŞ OLMASIDIR”
“İktidarın öncelikle yapacağı şey adaleti tesis etmektir” diyen Yılmaz, “Şuan da iktidarın en zayıf noktası adaletten sapmış olmasıdır. İktidarın yapması gereken adil bir yönetim oluşturmak, otoriterleşmeye gitmeden, kamu kurum ve kuruluşları ile bürokrasiyi herkese açmaktır. Böylece hoşnutsuz olan kitlelerin sayısını azaltmalıdır. Şu anda bürokratik vesayet ve devlet oligarşisi her alanda kendini hissettirmektedir. Bu vesayetin bir an önce kırılması gerekir. Bürokrasiyi elinde tutanlar şu anda istediğini yapabiliyor. Ve bunlar bürokrasi darbesi gerçekleştirebilirler. Yani hükümeti işlemez hale getirebilirler.” dedi.
“GÜVENLİK SORUŞTURMALARI VE MÜLAKATLARDAKİ KEYFİLİKLERE ENGEL OLUNMALI”
Hükümet, OHAL’in kalıntıları olan güvenlik soruşturması ve mülakatlardaki keyfiliklere engel olması çağrısında bulunan Yılmaz, “İktidar her an kendisine karşı darbe yapılacak paranoyasına kapılıp, sisteme ve ideolojik devlet yapısına teslim olmuş görünüyor. İktidarını koruma endişesiyle teslim olduğu bürokratik vesayetin talimatlarına uyarak 15 Temmuz’da darbeye direnen dindarları kamudan tasfiye ediyor. İktidar bu yaptığı ile halkın devriminin çalınmasına sebep oldu. Buna engel olmak için Hükümet farklı camia ve cemaat mensubu olan dindar insanları kamudan tasfiye etmekten vazgeçmelidir. Güvenlik soruşturmalarındaki ve mülakatlardaki keyfiliklere engel olunmalıdır. Bu nedenle işe başlatılmayanların ve kamudan ihraç edilenlerin durumu yeniden gözden geçirilerek haksızlığa uğrayanların mağduriyetleri giderilmelidir.” şeklinde konuştu.