Hevsel bahçeleriyle
ilgili anısı olmayan Diyarbekir’li var mıdır, bilmiyorum. Ama illa kıyısından
geçmiş, On gözlü körünün üstünden bahçeleri seyretmiştir, muhakkak…
Geçen gün kadim dostum Yahya hocamla can sıkıntısından
uzunca süredir gitmediğimiz Hevsel bahçelerine uzanalım dedik. Balıkçılardan
Mardinkapı’ya doğru giderken yenilenmiş dükkânların önünden, etrafı seyrede
seyrede, maziyi düşüne düşüne aktık. Mardinkapı’dan aşağı inerken sağdaki
değirmenin hemen önünde duran iki dut ağacını görünce ortaokul yıllarıma
gittim. Adet edinmiştim, her hafta Perşembe günü dedemin mezarını ziyaret edip
direkt o dut ağacına koşardım, nedense o ağacın dutlarını çok severdim. Ağacın
dallarının arasında o dal senin bu dal benim atlardım. Hey gidi günler…
Yahya hocamla indik, hikâyeyi ona da anlattım, vay dedi
demek ki o zaman yediğimiz ayrı gidiyormuş dedi, gülümseyerek… Hevsele tepen
bakan mesafen bir Kafeye oturduk. Çayımızı içerken Hevsel’i düşledim, eski ve
yeni haliyle… Eskiden ağaçların arasından geçemezdiniz. Bazen yolunuzu bulmak
için yürürken çamura saplanırdınız. Kuş sesleri mest ederdi sizi. Birçok alanda
ağaçlardan güneşi göremezdiniz. Şimdi tam orta yerde belki 300 dönüm arazinin
olanca çıplaklığıyla orada durduğunu görünce içim cız etti. Muntazam sürülmüş
muhtemelen marola[i]
hazırlık yapılıyordu. Ama yinede bu çıplaklık hayra alamet değildi.
Eve döndüm bu konuyla ilgil ine yazabilirim dedim. Zaten
aklımda onlarca şey vardı. Özellikle Dicle Vadisi projesinden dolayı biraz
buruktum. Hep Hevsel’in hakkıyla korunamayacağı korkusu vardı içimde… Bölgedeki
su samurları ve 180 çeşit kuş varlığıyla ilgili bugüne değin bir envanter
çalışması yapılmamış olsa da, yapılan gözlemler bunların varlığını ortaya
koyuyordu.
İnterneti açtım. Kim Hevsel’le ilgili ne yazmış dedim. Malum
artık kitap açayım devrinden interneti açayım devrine uçmuş durumdayız hepimiz…
İlk görüdüğüm haber tem da şuydu…
“Almanya Bonn’da
düzenlenen Dünya Miras Komitesi 39. Dönem Toplantısı’nda “Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri
Kültürel Peyzaj Alanı” nın UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kaydedilmesine karar
verildi.
Böylece Türkiye’nin
listedeki varlık sayısı 14’e yükseldi.
Diyarbakır Kalesi,
Surları ve Burçları, bölgede hüküm süren medeniyetlerin, kültürlerin ve dönemin
ihtiyaçları doğrultusunda şekillenerek, özgünlüğünü ve 7 bin yıllık tarihsel
varlığını halen sürdüren orijinal ve özgün kültür varlıkları olarak yaşamakta,
dünya tarihi için önemli bir evrensel miras özelliğini korumaktadır.
Dünyanın en eski ve en sağlam yapılarından
biri olan Diyarbakır Surları birçok türküye, maniye, efsaneye konu olmuştur.
Burçları üzerindeki görkemli kabartmaları ve kitabeleriyle dünyanın ender
kalelerindendir.
Hevsel Bahçeleri de,
bahçe kültürünün çok önemli olduğu bir coğrafyada yer alan tarihi boyunca,
halkın kullanımına açık bir alan olarak özgün bir değer ortaya koymaktadır.
30’dan fazla uygarlığın izlerini taşıyan bir bölgede 8 bin yıl gibi çok uzun
süredir bahçe olarak var olmasıyla, tarımsal değerinin dışında, kültürel ve
tarihi olarak da özgün bir yere sahiptir.
Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri’nin
yaşamsal işbirliği ve Hevsel Bahçeleri’nin oluşturduğu peyzaj, kentin ve
bahçelerin binlerce yıldır kesintisiz hayat sürmesinde en önemli etkendir.”[ii]
Sonra Atlas dergisinde İbrahim Baştuğ’un Selim Kaya üstatla
beraber çıktığı Hevsel gezisin anlattığı yazısı vardı.
“Diyarbakır’ı
çevreleyen surların doğu kısmında, Dicle Nehri kıyısında, yaklaşık 10 bin
dönümlük alana yayılan Hevsel Bahçeleri’ndeyim. Antik dönemlerden beri
Diyarbakır’ın tahıl ambarı olduğu bilinen bahçelerde meyve ve sebze de
yetiştiriliyor. Nehrin öbür yakasında uzanan geniş Dicle Üniversitesi yerleşim
alanıyla bütünleşen Hevsel Bahçeleri’nin, beni buraya çeken bir niteliği daha
var ki pek bilinmiyor. Kuşların göç yolu üzerindeki Hevsel Bahçeleri’nde
180’den fazla kuş türü belirlendi. Bu sayının yeni gözlemlerle daha da artacağı
tahmin ediliyor.
Kum kırlangıçları,
Dicle Nehri’nin kenarındaki kum duvarına oyulu bu kuş apartmanlarını ilkbaharın
gelmesiyle şenlendiriyor. Büyük kum kırlangıcı kolonileri, Dicle Vadisi’nde
kaldıkları yaklaşık altı aylık sürede iki kez ürüyor.
Kum kırlangıcının
yanı sıra Hevsel’deki kuş varlığı içinde öne çıkanlar arasında küçük akbalıkçıl
(Egretta garzetta), tarla çitnesi ya da tarla kirazkuşu (Miliaria calandra),
saksağan (Pica pica), kukumav (Athena noctua), yalıçapkını (Alcedo atthis),
puhu (Bubo Bubo), kızıl şahin (Buteo rufinus) sayılabilir. Kuşlardan başka
susamuru, kirpi, sansar, kızıl tilki, yabandomuzu, sincap, kertenkele, yılan ve
kurbağa en sık görülen memeli, sürüngen ve yüzergezer (amfibi) türleri. Fırat
kaplumbağası (Rafetus euphraticus) ise tüm dünyada Türkiye’nin güneydoğusundan
başlayarak sadece Fırat ve Dicle nehirlerinde yaşıyor olmasıyla özel bir öneme
sahip. Bu özel kaplumbağa türü, yuvasını Dicle Nehri kıyılarındaki kumullara
kuruyor.”[iii]
Ve Dicle Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet Kılıçla yaptıkları sohbeti
yazılarına taşıyorlar. “Hevsel
Bahçeleri’yle bir bütün oluşturan Dicle Üniversitesi yerleşim alanında yapılan
çalışmayla 180’den fazla kuş türü belirlenmiştir” diyor. “Dicle Vadisi ve
Hevsel Bahçeleri önemli bir göç yolu üzerindedir. Kuşlar hem yazları hem de
kışları burada dinlenir; hem barınır hem de yiyecek bulurlar. Bölge çok farklı
türlerin ihtiyaçlarına cevap verebilecek alanlara (habitat) sahip. Türler bu
habitatta kendileri için önemli olan süreçleri gerçekleştirir. Dolayısıyla
buranın bu doğal özelliğinin bozulmaması gerekir. Dicle Vadisi’nin önemli doğa
alanları (ÖDA) içinde olduğu kabul edilir. Hevsel Bahçeleri ise bu vadi içinde
özel bir yere sahip. Aynı zamanda yapılan çalışmalar da gösteriyor ki Dicle
Vadisi ve Hevsel Bahçeleri önemli kuş alanlarından (ÖKA) biri olmaya da aday.”
Hevsel’in geleceğinden kaygılı olmalı ki ekliyor: “Alüvyon alanı olan Hevsel
Bahçeleri’nde zemin gevşek yapıdadır. Bu alan sağlam zemin özelliği göstermez.
İlave yatırımlarla güçlendirme çalışmaları maliyetleri artırır. Ülkemizin
deprem kuşağında olduğu unutulmamalıdır. Dicle nehir yatağında bulunan Hevsel
Bahçeleri, potansiyel olarak her zaman sel ve taşkın tehlikesi altındadır.
Tabiat kendisine yapılan müdahaleleri er veya geç cezalandırır.”
2014 yılı içinde dönemin Dicle Üniversitesi Rektörü Ayşegül
Jale Saraç Hevsel’in devamı sayılan Dicle Üniversitesi sınırları içindeki
ağalık alanı yol yapma bahanesiyle dağıttığı zaman en çok ben karşı çıkmıştım.
Sonra bölgede birileri kamplar kurup işin boyutunu değiştirince sus pus kalmak
zorunluluğu doğmuştu. Gün geldi Kayyım Belediye başkanı Dicle Vadisi
projesinden bahsedince galiba ilk tweeti yine ben atmıştım. Alan düzenlemesi
bölgedeki bitki ve hayvan çeşitliliğine zarar vermemeli, Bölgedeki Su Samurları
korunmalı, demiştim. Neyse ki Mahkeme kararı bugünlerde Dicle Vadisi Projesini
durdurdu. Bu arada Projeye değil projenin bazı kaygıları düşünmeden
uygulamasına karşı olduğumu da belirtmek isterim.
Hevsel, ağaçlarıyla, florasıyla, kuşlarıyla, içinde yaşayan
canlılarıyla korunmalı. Hevsel Park- bahçe haline getirilerek, bölgeye özgü
olmayan ağaçlarla donatılarak, Dicle nehri çevresi siyah bazalttan bir duvar
oluşturularak korunmuş gibi yapılmamalı. Bu korumaz sadece zarar verir.
Naçizane tavsiyem Büyükşehir Belediyesi bu konuda Hevsel
Koruma ekibi kurmalı, bir Hevsel Bahçeleri master planı oluşturmalı. Bahçelere
gerekirse sadece yöreye özgü, canlıların yaşamını devam ettirebilecekleri
ağaçların ekilmesini takip etmeli. Bölgedeki çiftçileri desteklemeli. Doğal
hayatın korunmasına yönelik tedbirler alınmasını sağlamalı ve en önemlisi
bölgedeki canlı envanterini çıkaracak, Hevsel’i dünyada tanıtacak haber ve
organizasyonlara imza atmalı. Kuş ve canlı gözlem safarileri düzenlemeli. Dicle
Üniversitesiyle işbirliği yaparak ağaçtan arındırılmış bölgede kuşların
üremelerini sağlayacağı bir bölge oluşturmalı.
Hevsel 8 bin yıllık geçmişiyle bunu hak ediyor. Surların
gölgesinde, şehrin yükünü taşıyan bu alanın geleceğe taşınması bir zaruretten
öte Hevsel’e borcumuzdur. Hiçbir siyasi saik düşünmeden el ele vererek Hevsel’i gerçek sahipleri olan bizden sonraki
kuşaklara taşıyalım.
Ömer EVSEN’in Yazısı
[i]
Halk dilinde Marula verilen ad.
[ii]
http://www.kulturvarliklari.gov.tr/TR-140254/diyarbakir-surlari-ve-hevsel-bahceleri-dunya-miras-list-.html
[iii]
https://www.atlasdergisi.com/kesfet/doga-cografya/cennet-bahcesi-hevsel.html