İmralı cezaevinde tutuklu bulunan Abdullah Öcalan ile görüşen avukatları İstanbul’da basın açıklaması yaptı.
Asrın Hukuk Bürosu avukatları tarafından okunan açıklamada Öcalan şu çağrıda bulundu, “Cezaevleri içindeki ve dışındaki arkadaşların direnişlerine saygı duymakla birlikte, sağlıklarını tehlikeye atacak ve ölümle sonuçlandıracak konumlara taşıracak noktaya taşımamalarını önemle belirtmek isteriz. Bizim için onların akli, fiziki ve ruhi sağlıkları her şeyin üstündedir. Ayrıca en anlamlı yaklaşımın zihinsel ve ruhi duruşun geliştirilmesiyle bağlantılı olduğuna inanıyoruz” denildi.
Asrın Hukuk Bürosu’nun açıklaması şöyle:
“İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunmakta olan müvekkilimiz Sayın Abdullah Öcalan ile 02.05.2019 tarihinde avukatları olarak bir görüşme gerçekleştirilmiştir. Bu görüşme 27 Temmuz 2011 tarihinden bugüne 810 başvuru sonrası gerçekleşen ilk avukat görüşmesidir. Bu görüşmeden yaklaşık iki hafta önce yaptığımız bir itirazı karara bağlayan Bursa Ağır Ceza Mahkemesi, İmralı’daki tüm müvekkillerimiz açısından avukat ile görüşme yasağının kaldırılmış olduğunu tebliğ etmiştir.
Görüşmenin gerçekleşmesi amacıyla yapmış olduğumuz başvuru aynı zamanda İmralı Cezaevi’nde bulunan diğer müvekkillerimiz Sayın Veysi Aktaş, Sayın Hamili Yıldırım ve Sayın Ömer Hayri Konar ile görüşme taleplerini de içermesine rağmen görüşmeye izin verilmemiştir. Yine görüşme başvurusu geçmişte olduğu gibi dört avukat olarak yapılmış, sadece iki avukatın görüşme yapmasına izin verilmiştir. Görüşme esnasında not ve evrak alış-verişine izin verilmemiştir. Bu görüşme sonrası 6 Mayıs Pazartesi için yapılan aile/vasi görüş başvurusu hukuki engel olmamasına rağmen kabul edilmemiştir.
Sayın Öcalan’ın İmralı Cezaevi’nde 8 yıla yakın bir süre avukatları ile görüştürülmeyip diğer üç müvekkilimiz ile henüz hiçbir görüşme gerçekleşmemesi ve başvuru yapan avukatların bir kısmının görüşme talebinin ret edilmiş olması avukat ve aile görüşme hakkının devamlılığı ile hukuki güvenliğin sağlanması konusunda bizleri kaygılandırmaktadır. Avukat görüşmelerinin periyodik olarak devam edeceğine dair bir bilgi ya da öngörü bizde de, müvekkilimizde de mevcut değildir.
Yine görüşme içeriğinde Sayın Öcalan’dan öğrendiğimiz üzere kendisine verilmek üzere idareye teslim edilen günlük basının kendisi ile paylaşılmayıp; avukatları ile yapmış olduğu mektup gibi yazışmaların engellenmiş olması da iletişim hakkı üzerindeki kısıtlılığı teyit etmektedir. Mutlak tecrit koşullarında bütün imkansızlıklara rağmen kendi barışçıl pozisyonunu ısrarla koruyan Sayın
Abdullah Öcalan’ın yasal haklarının bir an önce tesis edilmesi için yetkilileri göreve, kamuoyunu da duyarlılığa davet ediyoruz.
02.05.2019 tarihli görüşme yaklaşık 1 saat olarak gerçekleşmiştir. Sayın Öcalan, diğer üç müvekkilimizin de altında imzasının olduğu bir belgenin tarafımıza verilmesini istemiş; söz konusu belge bizlere hafta sonu ulaştırılmıştır. Kamuoyuna duyuru niteliğinde olan belge doğrudan müvekkillerimizin beyanı olarak şu şekildedir;
Avukatlar, Öcalan’la 27 Temmuz 2011’den bu yana görüşememişti. Abdullah Öcalan’la son olarak 12 Ocak 2019’da kardeşi Mehmet Öcalan görüşmüştü.
Avukatların okuduğu Abdullah Öcalan, Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş’ın imzaladığı ikinci metin ise aynen şöyle:
İçinden geçtiğimiz tarihi süreçte derin bir toplumsal uzlaşmaya ihtiyaç vardır.
Sorunların çözümünde her türlü kutuplaşma ve çatışma kültüründen uzak, demokratik müzakere yöntemine şiddetle ihtiyaç vardır.
Türkiye’nin ve hatta bölgenin sorunlarını, başta savaş olmak üzere, fiziki şiddet araçlarıyla değil, yumuşak güçle yani akıl, politik ve kültürel güçle çözebiliriz.
İnanıyoruz ki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) kapsamında Suriye’deki sorunların çatışma kültüründen uzak durularak; içinde bulundukları konumun, durumun Suriye’nin bütünlüğü çerçevesinde Anayasal güvenceye kavuşturulmuş yerel demokrasi perspektifinde çözüme ulaştırılması amaçlanmalıdır. Bu bağlamda Türkiye’nin hassasiyetlerine de duyarlı olunmalıdır.
Cezaevleri içindeki ve dışındaki arkadaşların direnişlerine saygı duymakla birlikte, sağlıklarını tehlikeye atacak ve ölümle sonuçlandıracak konumlara taşıracak noktaya taşımamalarını önemle belirtmek isteriz. Bizim için onların akli, fiziki ve ruhi sağlıkları her şeyin üstündedir. Ayrıca en anlamlı yaklaşımın zihinsel ve ruhi duruşun geliştirilmesiyle bağlantılı olduğuna inanıyoruz.
Bizlerin İmralı’daki duruşu, 2013 Newroz Bildirgesinde belirttiğimiz ifade tarzının daha da derinleştirerek ve netleştirerek sürdürme kararlılığındadır.
Bizim için onurlu bir barış ve demokratik siyaset çözümü esastır.
İmralı’daki duruşumuz nedeniyle merak eden, tavır koyan herkesi saygıyla anarken yüksek bir teşekkürü de borç biliriz”