Diyarbakır’daki sağlık STK’ları sağlıkta şiddeti önlemeye dönük Sağlık Bakanlığını göreve çağırdı.
Diyarbakır Tabip Odası, Diyarbakır Aile Hekimleri Derneği, SES Diyarbakır Şubesi, Mezopotamya Psikologlar İnsiyatifi, Sosyal Hizmetler Uzmanları Derneği Diyarbakır Şubesi ve Diyarbakır Diş Hekimleri sağlıkta şiddete karşı Sağlık Bakanlığını göreve çağırdı.
SAĞLIK CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR
Bugün yapılan ortak açıklamada sağlık cinayetlerine vurgu yapılarak, “Dr. Edip Kürklü 21 Temmuz 1988 tarihinde hastasının yakını tarafından katledildi. Dr. Göksel Kalaycı 12 Kasım 2005 tarihinde Çapa Tıp Fakültesi’nde uzun süredir tedavisi için uğraştığı bir hastanın yakını tarafından öldürüldü. Dr. Ersin Arslan sonradan kendi adını alacak olan Gaziantep Cengiz Gökçek Devlet Hastanesi’nde vahşice katledildi, uzun süredir tedavisini sürdürdüğü hastasının yakını tarafından 17 Nisan 2012 yılında yaşamdan alıkonuldu. Dr. Kamil Furtun 29 Mayıs 2015 tarihinde Samsun Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Hastanesi’nde yargıda çok sayıda dosyası bulunan ve hastanede çalıştırılan bir kişi tarafından katledildi. 29 Mart 2017 tarihinde Dr. Hüseyin Ağır Aksaray’da çalıştığı ASM’de saldırıya uğradı ve vahşice yaşamını yitirdi. Dr. Fikret Hacıosman 2 Ekim 2018 tarihinde İstanbul’da çalıştığı bir özel hastanede hastası tarafından öldürüldü. Çalışma koşullarının ağırlığından ve idari baskılar yüzünden Dr. Melike Erdem 30 Kasım 2012 tarihinde Samatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yaşamına son verdi. Bu tarihler arasında yüzlerce sağlık çalışanı çalıştığı kurumlarda ölümle yüz yüze geldiler. Kimi zaman Suruç’ta olduğu gibi hastaneler basıldı, kimi zaman Urfa’da tanıklık ettiğimiz gibi hekimlerin kafalarında kaldırım taşları parçalandı, bazen İzmir’de olduğu gibi Aile Sağlık Merkezleri basılıp hekimlerin kafaları kırıldı” denildi.
‘AKP SAĞLIKTA ŞİDDETİ DURDURMA NOKTASINDA BİR ADIM BİLE ATMADI’
Sağlıkta şiddetin seri bir şekilde devam ettiğine vurgu yapılan açıklamada, hükümete yönelik olarak “Daha birkaç gün önce Adana’da bir Aile Sağlığı Merkezi’ndeki sağlık çalışanları korkunç bir saldırı ile yüz yüze kaldı. Tüm bu saldırılardan sonra kimi zaman iş bıraktık, kimi zaman hastanelerimizin, sağlık kurumlarının bahçelerine çıktık uyarı eylemleri yaptık, kimi zaman halka şiddete birlikte dur diyelim dedik nöbetler tuttuk, yürüyüşler yaptık, gün geldi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde sabahlara kadar komisyon toplantılarına katıldık ve bu şiddeti durdurmanın çarelerini bulmaya çalıştık. Ancak AKP İktidarı tüm bu katliamları ve sağlık çalışanlarının sağduyusunu görmesine karşın sağlıkta şiddeti durdurma noktasında bir adım bile atmadı. Tam tersine sağlıkçıların yaşamlarını ve çalışma haklarını yok sayan uygulamalarını, arttırarak sürdürdü. SABİM ve CİMER gibi uygulamalarıyla sağlıkçıları hedef tahtasına oturtmaktan asla geri adım atmadı” ifadelerine yer verildi.
‘SAĞLIKTA ŞİDDETİ ÖNLEMEYE YÖNELİK YASA TALEBİMİZİN YAŞAMA GEÇİRİLSİN’
Performans ve özelleştirme uygulamalarının sağlıkta şiddeti arttırdığının belirtildiği açıklamada Sağlık Bakanlığı göreve davet edildi: “Sağlıkta şiddeti önlemeye yönelik hazırladığımız yasa tasarını görmezden geldiler. 17 Nisan “Sağlıkta Şiddetle Mücadele Günü” olsun dedik onu bile ellerinin tersiyle ittiler. Sağlık Bakanlığı dün olduğu gibi bugün de Türk Tabipleri Birliği’nin sağlıkta şiddeti önlemeye yönelik görüşlerini umursamazdan gelerek ve taleplerine kulaklarını tıkayarak, öldürülen tüm sağlıkçıların katliamında kolaylaştırıcı olmuştur. Öldürülen hekimlerin çalıştıkları hastanelerde yöneticilik yapanlar hakkında bir soruşturma açma gereğini bile görmeyerek sağlıkta şiddeti durdurma konusunda ne kadar samimi olduğunu göstermiştir. Bugün tekrar Sağlık Bakanlığı’nı hekimlerin ve tüm sağlık çalışanlarının can güvenliğini sağlamak konusundaki sorumluluğunu yerine getirmeye davet ediyoruz. Şiddete karşı Sağlık Bakanlığı’nı sağlık meslek örgütleri ve sendikalarıyla ortak hareket etmeye çağırıyoruz. Bu doğrultuda 17 Nisan’ın Sağlıkta Şiddetle Mücadele Günü olarak kabul edilmesinin ve sağlıkta şiddeti önlemeye yönelik yasa talebimizin yaşama geçirilmesinin önemli bir adım olacağını tüm kamuoyu önünde Sağlık Bakanlığı’ndan talep ediyoruz.”