Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın, üç şüpheli polisin şüpheli olarak soruşturmaya dahil edilmesini istediklerini söyledi.
Diyarbakır Barosu, Tahir Elçi cinayetinin aydınlatılmasına katkı sağlayabilmek amacıyla Londra Üniversitesi Goldsmith Koleji bünyesindeki Forensic Architecture’a hazırlattığı raporu açıkladı.
Elçi’nin öldürülmesinde sokak içinde ateş eden polislerden 3’ünün şüpheli olduğu vurgulanan raporda, söz konusu polisler A, C ve D şahıslar olarak kodlanırken, “Üç polis memurunun (A, C ve D) Elçi’ye yönelik doğrudan bir ateş hattı vardır ve silahlarını birden çok kere ateşledikleri görülmektedir. Aralarında polis memuru C, Elçi’ye yönelik açık ve engelsiz bir ateş hattıyla silahını ateşleyen tek memurdur. Araştırma olay yerindeki polis memurlarından kesin olarak hangisinin Elçi’nin ölümünden sorumlu olduğunu tespit etmemekle birlikte, kuvvetli suç şüphesi altında olan polis memurlarını saptamıştır” ifadelerine yer verildi.
ÜÇ POLİS MEMURU KUVVETLİ SUÇ ŞÜPHESİ ALTINDA!
Raporun dosyadaki, görüntüler, ses analizleri, bilirkişi raporları, tanık beyanları bir bütün olarak değerlendirilerek hazırlandığını Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın, “Var olan sonuç şu: 3 polis memurunun kuvvetli suç şüphesi altında olduğu işaret ediyor. Bu raporun bizim için en can alıcı kısmı budur” ifadesini kullandı.
Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın ve Türkiye Barolar Birliği Delegesi Barış Yavuz, Tahir Elçi cinayetinde aydınlatılması amacıyla Londra Üniversitesi Adli Mimarlık Bölümü Forensic Architecture’e hazırladığı rapora ilişkin basın toplantısı yaptı.
Diyarbakır merkez Sur ilçesinde bir otelde düzenlenen toplantıda Aydın, raporun hazırlanması için Londra Üniversitesi Adli Mimarlık Bölümü başvurduklarını, 2 yıl içinde tamamlanan raporu 14 Aralık’ta Diyarbakır Başsavcılığına sunduklarını kaydetti. Aydın, raporu sunduktan sonra şuana kadar Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı ve soruşturmayı savcılık tarafından ekstra bir şey yapılmadığını aktardı.
‘3 POLİS KUVVETLİ SUÇ ŞÜPHESİ ALTINDA’
Raporun dosyadaki, görüntüler, ses analizleri, bilirkişi raporları, tanık beyanları bir bütün olarak değerlendirilerek hazırlandığını Aydın, “Var olan sonuç şu: 3 polis memurunun kuvvetli suç şüphesi altında olduğu işaret ediyor. Bu raporun bizim için en can alıcı kısmı budur” ifadesini kullandı.
Raporda, belirlenen 3 polis memurundan birinin Tahir Elçi’yi öldüren silahı ateşlemiş olabileceğini dair kuvvetli suç şüphesi altında olduğunu gösterdiğini vurgulayan Aydın, soruşturma makamından ilgi polislerin şüpheli olarak ifadelerinin alınması, elde edilecek diğer diğer delillerle birlikte bu kişi ya da kişiler hakkında bir tutuklama kararını vermesi beklentisi içinde olduklarını kaydetti.
‘BİZDEN RAPORUN İNGİLİZCESİ TALEP EDİLDİ’
Raporu savcılığa teslim ettiklerinde, savcılığın kendilerinden raporun İngilizcesini kendilerinden talep ettiğini, kendilerinin de raporun Türkiye hazırlandığını aktardıklarını vurgulayan Aydın, “Biz de ‘Bu raporun İngilizce orijinali yok. Bu rapor Türkçe hazırlandı. Evet, İngiltere’de hazırlandı, orada Türkçe bilen personel de var. Baştan sona kadar Türkçe olarak hazırlandı. Orijinali de bu dur.’ dedik. Bundan dolayı Cumhuriyet Savcılığından ikinci bir talep almadık. Sanırım bu konudaki beyanımızın yeterli görülmüş olduğuna yorumluyoruz” diye konuştu.
‘ÖRGÜT MENSUPLARINCA ÖLDÜRÜLMEDİĞİ TESPİTİ VAR’
Aydın yaptığı açıklamanın ardından Türkiye Barolar Birliği Delegesi Barış Yavuz’la birlikte basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Raporun sonuç bölümüne ilişkin yapılan tespitlerin neler olduğuna ilişkin bir soruya Aydın, Elçi’nin ensesinden aldığı kurşunla yaşamını yitirdiği, orada bulunan örgüt mensuplarının silahlarıyla öldürülmediği, Elçi’nin görüş alanında olmayan başka kişilerce uzun namlulu silahla vurulmadığı ve orada A, D ve C olarak isimleri kodlanan 3 polis memurun şüpheli olduğunu ve muhtemel fail olabilecekleri yönünde bir tespite yer verildiğini vurguladı. Raporun Adalet Bakanlığına sunulduğu buna dair Adalet Bakanlığının bir girişiminin olup olmadığı yönündeki soruya, Aydın, “Bize şu an itibariyle herhangi bir geri dönüş yok” diye yanıt verdi.
‘İNGİLİZCESİNİ İSTEMEK YOLU UZATMAKTIR’
İlgili raporun yargı makamları tarafından resmi bir rapor olarak kabul edilip edilemeyeceğine ilişkin soruya, Türkiye Barolar Birliği Delegesi Barış Yavuz, yasalarda yargı makamlara bilimse mütalaanın sunabileceğini dile getirdi. Yavuz, bilimsel verilerle hazırlanan rapora rağmen başka bir rapor istemenin soruşturmada sonuca giden yolu uzatma anlamına geleceğini yorumunda bulundu.
‘DOSYADA ŞÜPHELİ YOK’
Raporun İngilizcesinin isteminin savcılığın bakış açısını ortaya koyduğuna işaret eden Yavuz, “Çünkü ‘Bu kişiler kuvvetli suç şüphesi altındadır.’ diye ifadeye çağırdıkları anda bizlerin de soruşturmanın genişletilmesi taleplerimizde şunlar var: Bu kişilerin tutuklanması talebimiz var. İletişimin tespiti için HTS kayıtlarının tespitinin yapılması talebimiz var, bu kişilere zimmetlenen silah var. Nasıl ki Hrant Dink davasında şüpheli bir kişinin telefon trafiğinden arka plan verisi işlenebildiyse belki şüpheliler olursa biz de bu arka plan verisi işlenebildiyse, belki şüpheliler bu gün bu konumda olursa biz de bu arka plan bilgisinden giderek bu olayın aydınlatılması sağlanabilecek. Ama maalesef bu dosyada hiç kimse şüpheli değildir” şeklinde konuştu.
Yavuz, savcılığın dosyada olan birkaç kişinin telefon trafiğine ilişkin bilgi istediğini ancak mahkemenin dosyada tanık olan kişilere yönelik böyle bir talebin olamayacağını anlattı.
‘SORUŞTURMA FAİLE YÖNELİK BİR ÇALIŞMA DEĞİL’
Soruşturmayı failin bulunmasına yönelik bir çalışma olarak değerlendirmediğini ifade eden Yavuz, “Eğer gerçekten failin bulunmasına yönelik bir irade söz konusu olursa bu durumda bu dediklerimizin derhal yapılması gerekiyor. 14 Aralık’ta teslim edilen bu raporun hala dikkate alınmıyor olması, İngilizcesinin isteniyor olması çok açık bir şekilde bizlerin ‘Bakın tanıklara ilişkin herhangi bir şey yapılamıyor, şüpheli olması lazım’ dememize rağmen hala şüpheli sıfatının alınmamış olması, belki de failin ortaya çıkması açısından ya da faile etkin soruşturmayı yürütülmemesidir” ifadelerini kullandı.
‘CEZASIZLIK HALİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ’
Bundan sonra Baronun ne yapacağına dair bir soruya, Baro Başkanı Aydın, dosyaya ne kadar bilgi ve delil sunulursa sunulsun, soruşturma makamı, kamu otoriteleri bu konuda ilerlemek istemiyorlarsa, bir cezasızlık hali kamu otoritesinin işine geliyorsa bu soruşturmada ilerleme sağlanamayacağının yanıtını verdi. Cezasızlık meselesi konusunda Türkiye’de cezasızlığın çok sayıda örneği olduğunu hatırlatan Aydın şöyle konuştu: “Bu davada da şu anda böyle bir tehdit ve tehlike var. Yani bir cezasızlık haliyle karşı karşıyayız. Şu anda Tahir Bey’in yıllarca mücadelesini sürdürdüğü cezasızlık politikasına kurban edilme gibi bir niyet var. Bu konuda bir zaman aralığından bahsetmek mümkün değildir.”
Soruşturma makamının bu rapor üzerine ne yapacağını bir süre daha gözlemleyeceklerini kaydeden Aydın, bir sonuç elde edememe durumunda, Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru yapacaklarını sözlerine ekledi.