Diyarbakır’ın Sur İlçesi’nde yaşanan çatışmaları önlemek için Valilik ve DTK arasında aracılık yapan, girişimleriyle zaman zaman ölümleri engelleyen STK temsilcileri, o dönem yürüttükleri çalışmalar ve diyaloglarla ilgili ilk kez konuştular.
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde kurulan hendek ve barikatların kaldırılması için başlatılan operasyonlarda yüzlerce kişi yaşamını yitirdi, binlerce kişi yaralandı. Çatışmalar nedeniyle tarihi ilçe yok oldu. İlçede bir yandan yaralar sarılırken, o dönem olası çatışma ve ölümleri engellemek için Valilik ve DTK arasında mekik dokuyan DOGUNSİFED Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu ve İHD Başkanı Raci Bilici, çatışmalar sırasında ve sonrasında bilinmeyen birçok konu hakkında ilk kez açıklamalarda bulundu.
‘SİLAHLARI ALIP GİTSELER GÖRMEZDEN GELECEĞİZ’
Şahismail Bedirhanoğlu, hendeklerin kazılmasıyla birlikte dönemim Valisi Hüseyin Aksoy’un arayarak, ”Hendeklerle ilgili büyük bir operasyon yapacağız” dediğini ifade ederek, ilk hendeklerin kazıldığı dönemde vali Aksoy’un bu işin sükunetle çözülmesine taraf olduğunu ve ”Sizlerin yapacağı görüşmelerde fırsat vereceğiz. Gidin nasıl yapıyorsanız yapın. Silahlarını alıp gitseler biz görmezden geleceğiz” dediğini aktardı. Bedirhanoğlu, şöyle devam etti: ”Vali Aksoy’un bu mesajını STK’lar olarak HDP’ye ilettik. Bir kaç gün içinde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Operasyonlar başladı. Ancak ağır operasyon başlamamıştı. 1 Kasım seçimlerine yaklaşıyorduk. DTK’dan bizi aradılar. Görüşmemizde Kamuran Yüksek, Hatip Dicle, Ayla Akat Ata, Selma Irmak ve Emine Ayna vardı. Bize ‘Hendekler kapatılacak, insanlar çıkacak’ dediler. Biz de valilikle randevu alacağımızı belirterek, Vali Aksoy ile görüştük. Görüşmemizde Vali Hüseyin Aksoy bize, ‘Ben şu anda çok bir şey yapacağımı sanmıyorum, ok yaydan çıktı. Bizi aşar dedi. Fırat Anlı, ‘Galip Ensarioğlu ile görüşelim’ dedi. Ben Galip’i aradım. Seçim bürosunda buluştuk. STK’lar olarak durumu anlattık. Valiyi arayarak irade göstermesini istedik. Galip bize ‘Ama siz de DTK’dan güvence isteyin. Boşa çıkarsam sıkıntı olur’ dedi”
VALİLİK VE DTK ARASINDA DOLAYLI GÖRÜŞMELER
Bunun üzerine tekrar DTK’ya gittiklerini kaydeden Bedirhanoğlu “Kamuran Yüksek bize ‘Sorumluluk bana aittir. Orada bir daha hendek olmayacak’ dedi. Bu güvence üzerine biz tekrar Valiliğe giderek durumu anlattık. Vali Aksoy ise ‘tamam’ dedi. Tekrar DTK görüşerek görüşmeleri aktardık. ‘Biz tekrar bu durumu Vali Aksoy’a aktardık. Vali Aksoy, ‘Karşıdan tek bir mermi sıkılmadıkça, bu taraftan sıkılmayacak’ dedi” diye konuştu.
OPERASYONLAR GEVŞETİLDİ
Akşama doğru ise emniyetten birinin kendisini arayarak görüşmek istediğini söyleyen Şahismail Bedirhanoğlu, ”Kendisiyle Mado da görüştük. Bana, sizler bir dizi görüşme yaptınız. Görüşmeler ışığında gece saat 2 de operasyon gevşetilecek bu insanlar çıkabilir” dedi. Kamuran Yüksek’e mesajı ilettim. Ve o gece öyle oldu, o insanlar çıktılar. Sivil mi silahsız mı bilemiyorum. Valilik İş-Kur üzerinden Sur’daki açılmış olan hendekleri kapattı. Her şey sükunetle sonuçlandı” diye konuştu.
AKSOY: “HENDEKLER TEKRAR KAZILIYOR”
Hendekler kapatılmış aradan iki hafta geçmişti, sivil toplum örgütü temsilcileri, oynadıkları rolün gereği olarak ta Sur’da esnafları dolaşırken, Vali Hüseyin Aksoy’dan bir telefon geldi. Aksoy “Hendekler tekrar kazılıyor” diyordu.
BEDİRHANOĞLU: KONSEPT DAHA SONRA DEĞİŞTİ
Elde edilen sükunetin yerini yeniden çatışmaya bırakması olasılığı heyeti yeniden harekete geçirdi. Arabulucu rolü üstlenen diyalog grubu Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek’i aradı. Bedirhanoğlu , ancak Yüksek’e ulaşamadıklarını ve dolayısıyla da muhatap da bulunamadığını, artık konseptin değiştiğini söyledi. Bedirhanoğlu şöyle devam etti: “Muhatapta yoktu artık, çözüm süreci de bozulmuştu. Ağır operasyonlar başladı. Hepimiz tank top seslerini duyduk. Kendi aramızda bir toplantı yaptık. Yine de müdahil olabilir miyiz diye. Yeniden görüşmeleri başlattık. Önce valiliğe gittik. Biz böyle bir çaba sürdürsek Devlette karşılığı olur mu diye sorduk? Vali ‘Çabanız değerli ama bu konuda bir şey diyemem’ dedi. DTK’ya ise, ‘Operasyonları durdursak oradaki silahlı unsurlar çıkarlar mı?’ diye sorduk. DTK ‘Çözüm süreci başlarsa, Öcalan ile görüşülürse çıkarlar’ dediler. Bundan sonra yapacağımız tek şey siviller için diyalogumuzu sürdürmeye karar verdik. DTK’dan aradılar, bir grup sivilin tahliye edilmesi için insani koridor oluşturulması istendi. Diyalog grubu olarak gitmemizi ve müdahil olmamız istediler. Biz vali ile görüştük. Ancak operasyon ağırlığıyla sürüyordu. Ordu komutanları dahil olmuştu. Aksoy ‘O zaman bu konuya valilik olarak yalnız karar veremeyiz. Paşalarla görüşmemiz gerekir’ dedi. Daha sonra gece saat 21.30 da Sibel Yiğitalp aradı. Sur’da iletişimde oldukları yere top mermisi düştüğünü ve iletişimlerinin koptuğunu anlattı. Durumu valiliğe ilettiğimizde ise silah atılmadığı belirtildi. Bir gün sonra ise saat 3 ila 5 arası koridor açılacağını ve isteyenin çıkabileceği belirtildi. Biz, çıkanları itibarsızlaştırmamak için kamera olmaması ve çikolata dağıtılmaması gerektiğini ilettik. O gün kimse çıkmadı. Ancak ertesi gün toplam 64 sivil kişi çıktı”
‘BAŞBAKAN VE İÇİŞLERİ BAKANINI AŞAN BİR DURUM SÖZ KONUSUYDU’
STK içerisindeki arabulucu diyalog grubu içerisinde yer alan İHD Diyarbar Şube Başkanı Raci Bilici’de yaşadıkları diyaloğu şöyle anlattı: ”Çatışmaları önlemek ve sivillerin zarar görmemesi için kendi aramızda çok toplantılar yaptık. Ortak sonuç şuydu. Yerelde sürekli vali ile bir araya gelme. Merkezde de siyasal iktidarla durumu istişare etmek. Kesintiye uğrayan bu sürecin tekrar başlaması ile aşılabileceği kanaati bizde uyandı. İçeride silahlı, silahsız insanlar vardı. Bu yöntemin sonuç alınamayacağını bunun bitmesi gerektiğini, devletinde ortaya koyduğu yönteminde çözüm getiremeyeceğini biz her iki tarafa da söyledik. Mülki idare amirlerinin elinde bir şey olmadığını da gördük. Yani tamamıyla operasyonların merkezden yönetildiğini valilerin de kaymakamların da yapabileceği bir şey kalmadığını gördük. Dolayısıyla hükümetle biz çok görüşme istedik, çabaladık. maalesef verilmiş bir karar vardı sanki. Bu sürecin bitmesiyle yeni dönemin başlaması temelinde bu yeni dönemin çatışmalı olacağı diyalogla müzakerenin olmayacağı kanaatine vardık. İmralı ile görüşme ve diyalogun başlaması birinci maddeydi. Hendek olayı. Bunun olmayacağını açık açık söylediler ve kamu güvenliği sağlanana kadarda sert müdahaleler olacağını belirttiler. Gençlerin tutumuydu şuydu. Görüşmeler olmayana kadar bizde çekilmeyeceğiz. Bırakmayacağız. ‘Çatışmalar başladı. Çatışmalar sırasında vali ile çok görüştük. O dönemin Valisi Hüseyin Aksoy ciddi anlamda çaba harcadı. Ondan önce Cahit Kıraç da Lice’de yol kesmede insanlar ölmesin diye çaba harcadı. Fakat biz vali yardımcılarında aynı şeyi göremedik. Çıkmak isteyenler de valinin, emniyetin almasını kabul etmiyordu. Mizansen hazırlanmıştı. Çikolata ikram edilecekti. Daha sonra bazı çabalarla insanlar çıktı. Biz o grubu alacaktık. Bizi yaklaştırmadılar. Çok sayıda insan çıktı. Bazıları çocuk yetişkin vardı. Vali Yardımcısı Mustafa Demir, çıkanlar çocuk ve kadın olduğu için bize kızdı. ‘Niye kandırıyorsunuz’ diye… Biz de ‘Çıkan insan’ dedik. Merkezi hükümet isteseydi sorunu şiddetsiz kimsenin burnu kanamadan çözerdi. Buna inanıyorum. (Kaynak: Faruk Balıkçı-Habercilerden.com)