Diyarbakır Adliyesi’nde Zabıt Kâtibi olarak görev yaparken, KHK ile ihraç edilen ve hakkında yürütülen soruşturmada takipsizlik kararı verilen 31 yaşındaki Lütfü İrdem, kendi yazdığı, yönettiği ve başrolünü oynadığı ilk kısa filmini çekti. Kürtçe’nin Zazaca lehçesinde çekilen “Ceniya Neeysayi (Görünmez Kadın)” isimli kısa filmde, eşi ile yaşadığı sorunlar nedeniyle görünmez olan bir kadının, eşi tarafından öldürüldükten sonra cesedinin görünür olmasının hikâyesi anlatılıyor.
Diyarbakır Adliyesi’nde 7 yıldan bu yana zabıt kâtibi olarak görev yapan, geçtiğimiz aylarda KHK ile ihraç edilen ve hakkında açılan soruşturma sonunda herhangi bir suç unsuru bulunmadığı için takipsizlik kararı verilen 31 yaşındaki Lütfü İrdem, işsiz kaldıktan sonra ‘Şapşik Fotoğraf Stüdyosu’ ismiyle çocuk fotoğrafları çekilen bir stüdyo açtı. 10 yıldan bu yana Diyarbakır Sanat Merkezi’ne giden ve sinema ile ilgilenen arkadaşlar edinen İrdem, tartışmalardan etkilenerek kendi filmini çekmeye karar verdi. Daha önce Ali Kemal Çınar’ın “Veşarti” ve “Genco” filmleri ile Salih Demir’in “Cano” filminde küçük rollerde oynayan Lütfü İrdem, ilk kısa filmini çekmek için katiplik yaptığı dönemde hazırlıklara başladı. Çektiği filmin senaryo aşamasından itibaren Salih Demir ve Ali Kemal Çınar’dan destek alan İrdem, daha önce de bazı uzun metraj filmlerin kamera arkası ve kamera önünde görevler aldı. Bu konuda çalışmalarını sürdüren İrdem, ihraç edildikten sonra ilk kısa filmini çekti. Zazaca çektiği ‘Ceniya Neeysayi’ yani “Görünmez Kadın” isimli kısa filmi yazıp yöneten İrdem, aynı zamanda filmin başrol oyunculuğunu üstlendi.
KADIN CİNAYETİNİN ÖNCESİ ELE ALINDI
Türkçe ve İngilizce alt yazı ile izleyiciye sunulan “Görünmez Kadın” filminde bir kadın cinayetinin bir kaç gün öncesi ele alınıyor. Amed Film Festivali’nde gösterime çıkan filmde, erkeklerin kadınlara zulmettiği eski zamanlarda, bu duruma dayanamayan bazı kadınların değişime uğradıkları ve görünmez oldukları hikayesinden yola çıkan günümüzde yaşayan bir kadın da bu değişiminden etkilenmesi işleniyor. Görünmez olan kadın ve bunu kabul edemeyen kocasının hikayesinin anlatıldığı filmde, başrol oyuncusu olan İrdem, karısının gözlerine bakabilmek için elinden gelen herşeyi yapıyor. Filmin sonunda bir cinayete kurban giden kadın, öldürüldükten sonra görünür hale geliyor. Görünmez olan bir kadının kocasıyla yaşadığı sorunların ele alındığı kısa film 10 dakika 40 saniye sürüyor.
“KATİP BARTLEBY” OLARAK TANINIYOR
İlk kısa filmini video paylaşım sitelerinde paylaşan ve sinema sanatı ile ilgilendiği için arkadaşları arasında Herman Melville’in efsanevi karakteri “Katip Bartleby” olarak tanınan İrdem, bundan sonra fikir aşamasındaki senaryo projelerini hayata geçirmek istediğini söyledi. İmkanları elverdiği müddetçe bir senaryo yazıp film çekmek isteyen İrdem, bu konuda kurdukları ekiple gönüllülük esasına göre birlikte iş yaptıklarını belirtti. Diyarbakır Sanat Merkezi’nde çok iyi arkadaşlıklar edindiğini belirten İrdem, “Çektiğim kısa filmin senaryo aşamasından son haline kadar bu arkadaşların çok katkısı oldu. Görünmez Kadın filminde bir kadın cinayetinin bir kaç gün öncesini ele aldım. Bu hikayeyi nasıl daha görülebilir yapabileceğimi düşünürken, kadının görünmez olmasına karar verdim. Ayrıca yok olan bir dil vardı. Filmin dili zazaca, yani unutulan bir dil. 7 yıl boyunca adliyede katip olarak görev yaptım. Sinema ile içli dışlı biri olduğum için çoğu arkadaşım bana ‘Katip Bartleby’ diyordu. Şu an küçük bir yerde çocuk fotoğrafları çekiyorum. Diyarbakır’da daha önce olmayan bir yer açtım. Elimde fikir aşamasında olan bir kaç projem var. Çekilebilirlik durumunu düşünerek birinin senaryosunu yazmaya başlayacağım” dedi.
Lütfü İrdem, ihraç edildikten sonra psikolojisinin bozulduğunu çünkü ihraç sebebini bilmediklerini de belirterek, “Zaten soruşturmada takipsizlik kararı verildi. 7 yıl boyunca çok yoğun çalıştım. İhraç edildikten sonra boşlukta kaldım. Sonra çocuk fotoğrafları stüdyosu açtım. Yıllardır adliyede insanların hikayesini yazdım. Kimi bizi üzdü ama bunların hikayesini yazmak zorundaydık. Ancak yönetmenlik ve görüntü işleri zor işler. Bir dilin gelişiminin sanatla başlayacağını düşünüyorum. O nedenle filmi kendi ana dilimde çektim. Senaryosunu yazdım, oyuncu olarak kendim oynadım. Babam da küçük bir rolde oynadı. Zabıt katipliği ve sinema bir birinden çok uzak ama aynı zamanda çok yakın. Memurluktan geri kalan zamanımı sinemaya ayırıyordum. İleride daha iyi işler yapmak istiyorum. Memur olduktan sonra da gönlüm sinemadan yanaydı” diye konuştu