İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır Temsilciliği, Roboski’nin 7. Yıldönümü dolayısıyla ortak açıklama yaptı.
Roboski’nin yıldönümünde İHD ve TİHV tarafından düzenlenen ortak basın toplantısında “7 yıl önce gencecik sivil insanların üzerine atılan bombalar bir haliyle hem Roboskili insanlara hem de bir bütün olarak Kürt halkının benliğine atılmıştır. Bu yüzden unutulmamalı ve sahip çıkılmalı” denildi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır Temsilciliği, Roboski Katliamı’nın 7’nci yıldönümü nedeniyle İHD Diyarbakır Şube binasında ortak bir basın toplantısı düzenledi. TİHV ve İHD tarafından yapılan ortak açıklmayı, İHD Diyarbakır Şube Yönetim Kurulu ve Kayıp Komisyonu Üyesi Hasan Yalçın okudu.
Roboskili ailelerin yanında olduğunun belirtildiği açıklamada “Şuna inanıyoruz ki; “Hakikat her zaman en büyük değerdir ve hiçbir politik çıkara kurban edilmemelidir” denildi. Roboski’nin sonrasında yaşananlara dikkat çekilen açıklamada “Katliam tarihinden bugüne kadar Roboskililer üzerindeki baskı ve şiddet eylemleri, kesintisiz bir şekilde sürdü. Adalete erişimleri son kertede birer işkenceye dönüşen Roboskililerin yaşadığı bu bölgede, 7 yıllık zaman süresince askeri operasyonlar nedeniyle güvenlik güçlerinin bombalama faaliyetleri devam etti. Bu bombalamalar nedeniyle roboskililerin köy dışındaki yaşam alanları ciddi anlamda sınırlandırıldı. Yine Roboski ve bölgenin birçok yerinde yasaklanan yaylalar ve ilan edilen özel güvenlik bölgeleri ile köylülerin ekonomik yaşamına büyük zararlar verildi” ifadelerine yer verildi.
Roboski’li ailelerin hukuk sürecine ilişkin olarak açıklamada, “28 Aralık 2018 tarihi itibariyle Roboski‘de 34 sivilin katledilmesi üzerinden tam 7 yıl geçecek. Bu 7 yıl içerisinde katliamla ilgili bir dizi hukuki ve siyasi süreçler yaşandı. Katliamla ilgili soruşturma başlatıldı, soruşturma dosyası askeri savcılığa gönderildi, müfettişler görevlendirildi, komisyonlar kuruldu ve ne yazık kibu tür dosyalarda her zaman şahit olduğumuz üzere dosya ile ilgili “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı verildi. Bunun üzerine Roboski’li aileler, 18 Temmuz 2014’te Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuru yaptı. Anayasa mahkemesine giden başvuru usulü eksiklikten dolayı reddedildi. İç hukuk yollarının tüketilmesinden sonra katliamda yaşamının yitirenlerin yakınları, davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıdı. Ulusal ve uluslararası hukukta sonuna kadar götürülen adalet arayışı, 17 Mayıs 2018 günü AİHM’in reT kararıyla vicdanlardaki sızıyı daha da körükledi.1990’lı yıllarda bölge kentlerimizde yaşanan ağır insan hakları ihlallerine ilişkin bölge insanı için bir nebze de olsa adaleti tesis eden bir kurum olan AİHM, bu reT kararı ile adeta Türkiye’de uzun yıllardır yürürlükte olan cezasızlık politikasının değirmenine su taşımış oldu. AİHM, kuruluş felsefesiyle ağır çelişkiler barındıran bu ret kararı ile apaçık ortada olan bir hakikati örtmeye çalışıp Roboski’li ailelerin acısını daha da katmerleştirmiştir” denildi.
Roboski’de, yaşam hakkı da ihlal edildiğine vurgu yapılarak, “ İleri teknoloji ürünleri olarak övünülen ve savaş amacıyla satın alınan silahların kendi coğrafyasında yaşayan sivilleri bombalaması, biz insan hakları savunucuların nazarında aslında bir post modern idam yöntemidir. 7 yıl önce gencecik sivil insanların üzerine atılan bombalar bir haliyle hem Roboskili insanlara hem de bir bütün olarak Kürt halkının benliğine atılmıştır. Bu yüzden unutulmamalı ve sahip çıkılmalı diyoruz” denildi.
Roboski’nin 7. yıldönümü nedeniyle devlete ve siyasal iktidara çağrıda bulunulan açıklamada
“• Roboski Katliamı ile ilgili hakikatin ortaya çıkması için üzerinize düşen sorumluğu yerine getirin, faillerin ortaya çıkartılması ve yargılanmaları için cezasızlık politikasından vazgeçmesini talep ediyoruz.
• Devletin aşırı güvenlik politikalara gösterdiği hassasiyetin, bu katliamlara ilişkin gerçeği açığa çıkartılmasına da gösterilmesini talep ediyoruz.
• Yine Roma Statüsü çerçevesince değerlendirildiği vakit yaşanan bu katliamın, insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğu gerçeğinin kabul edilmesini ve ailelerin adalete erişimin sağlanması için tüm engellerin bertaraf edilmesini gerektiğini hatırlatıyoruz” denildi.
(Kaynak: Tigris Haber)