Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Diyarbakır Şubesi ve Diyarbakır Tabip Odası, Kadın-Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinde görevli hekimin vizit yaptığı sırada bir hasta yakını tarafından şiddete uğramasını kınadı.
Tabip Odası’nda düzenlenen ortak açıklamada, geçtiğimiz Cuma günü Kadın-doğum ve Çocuk hastalıkları hastanesinde çalışan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları (Çocuk Endokrinoloisi) Uzmanının, vizit yaptığı sırada bir hasta yakını tarafından sözel ve fiziksel şiddete uğradığına işaret edilerek, “Bu şiddet sonucu kaşı yarılan meslektaşımız için en önemli tesellimiz meslektaşımızın kalıcı sağlık sorunu yaratacak bir yaralanma yaşamamasıdır” denildi.
GÜNLÜK 31 SAĞLIK ÇALIŞANI ŞİDDETE UĞRUYOR
Sadece kayıtlı olanlar üzerinden bir değerlendirme yapıldığında, günde ortalama 31 sağlık çalışanı sağlık hizmeti sunulan alanlarda şiddete uğradığına değinilerek, “Sağlık alanındaki şiddet, sözel, fiziksel ve psikolojik olmasından bağımsız olarak sağlık hizmet sunumunun hemen tüm aşamalarında önemli bir sorun, hekimler ve sağlık çalışanları için mesleki bir risk haline dönüşmüştür. Sağlık alanında yaşanan şiddetin basit bir hasta-sağlık çalışanı anlaşmazlığından kaynaklanmadığını biliyoruz. Sağlık ortamımızı savaş alanına çeviren bu şiddet on yıldır uygulanan sağlık politikalarından kaynaklanmaktadır. Hürmetsiz, Sevgisiz, değerbilmez sağlık yöneticileri, Sağlık çalışanlarının sırtından ucuz oy avcılığı yapan politikacılar, “Hekimlerin eli hastaların cebinde” diyenler, “Doktor efendi dönemi bitti” diye buyuranlar, Mesleki itibarımızı yok edenler, Sağlık alanındaki kendi başarısızlıklarını gizlemek için bizleri hedef gösterenler, hastaları Sağlık çalışanlarını karşı kışkırtanlar Sağlık alanında yaşanan şiddetin asıl sorumlularıdır.” denildi.
“SAĞLIKTA ŞİDDET, TOPLUMDA ŞİDDETİ BESLEYEN ZEMİNİN YANSIMASIDIR”
“Sağlıkta şiddet, toplumda şiddeti besleyen zeminin de bir yansımasıdır” denilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi:
“Toplumsal barış, eşitlik ve adaletin sağlanması, demokratik değerlerin benimsenmesi hoşgörü ortamının yaratılması her alanda olduğu gibi sağlık alanında da şiddeti önleyecektir. Toplumsal sorunlarda olduğu gibi sağlık alanında yaşanan sorunların çözümünde de şiddet bir yöntem olamaz/ olmamalıdır. Bizler Sağlık örgütleri olarak, sağlıkta uygulanan neoliberal politikaların sağlık hizmeti veren kurumları birer işletmeye dönüştürdüğünü, mevcut iktidarın Sağlık alanın piyasalaştırması, niteliksizleştirmesi politikalarına OHAL rejimi ile birlikte hızlandırıldığını, Sağlık emekçilerinin haksız-hukuksuz şekilde ihraç edilmesi sonucu sağlık hizmetinin niteliğini bozduğunu, bunun da sağlık çalışanlarını hedef haline getirdiğini her fırsatta dile getirdik/getiriyoruz. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti artıran unsurlardan birisi de, şiddeti uygulayan kişilerin cezalandırılmayacakları ya da önemsenecek bir yaptırımla karşılaşmayacakları düşüncesidir. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddete diğer alanlarda yaşanan şiddete de olması gerektiği gibi asla hoşgörü gösterilmeyeceği, aksine şiddet suçlarının mutlaka cezalandırılacağı düşüncesinin yerleştirilmesi ve kamu sağlığını bozduğu için de ayrıca cezalandırılacağı düşüncesinin oluşturulması, önleyicilik açısından önemli bir adım olacaktır. Sağlık hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi ise, ancak güvenli ve sağlıklı çalışma koşullarıyla mümkün olacaktır. Güvenli ve sağlıklı çalışma ortamı; sağlık hizmetinin sunulabilmesinin, bireylerin tedaviye ulaşma haklarını kullanabilmesinin dolayısıyla hasta haklarının korunmasının da ön koşulunu oluşturmaktadır.”