Jeoloji Mühendisleri Odası Şube II. Başkanı M.Şefik İmamoğlu’nun katılacağı “Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinin Tektonigi ve Yaşanan Son Depremler” konulu sunum öncesi yapılan basın açıklamasında “Depreme dayanıklı kentler nasıl olmalıdır?” sorusu detaylandırıldı.
DİYARBAKIRGAZETE- 6 Şubat’ta Maraş merkezli meydana gelen ve 11 ilde yıkıma neden olan deprem sonrası ortaya çıkan gerçekliklere yoğunlaşması gerektiği noktasına dikkat çekilen açıklamada, “Bilimden ve mühendislikten uzak yanlış yer seçimi yapıldığını ve kalitesiz ve yetersiz malzeme ile yapılar inşa edildiğini bir kez daha göstermiştir” denildi.
Diyarbakır’ın, Doğu Anadolu Fay Zonu ve Bitlis-Zagros Bindirme Fay Zonu (Güneydoğu Anadolu Bindirme Fay Zonu) ve kısmen Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun etkisinde olduğuna vurgu yapılan açıklamada, “Diyarbakır kent merkezinde belirlenen aktif bir fay olmamasına rağmen, bu fay zonlarında meydana gelecek bir deprem çok ağır hasarlara neden olacaktır” ifadelerine yer verildi.
“Depreme dayanıklı kentler nasıl olmalıdır?” sorusunun detaylandırıldığı açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Yerleşim bölgeleri jeolojik kriterlere göre seçilmelidir. Taşıma gücü zayıf zeminlerden, diri fay hatlarından, dere yataklarından, heyelanlı bölgelerden, sıvılaşma riski olan yerlerden ve tarım alanlarından uzak durulmalıdır.
Bu tür riskli alanlar imara açılmamalıdır. İmar Planına altlık teşkil eden jeolojik-jeoteknik etütler yapılmalı, sondajlı yapılan bu etütlerin yerinde incelenmesi için mutlaka Yerel Yönetimlerde denetim yapacak Jeoloji Mühendisi istihdamı sağlanmalıdır. Deprem üreten diri(aktif) faylarla ilgili “Ayrıntılı Diri Fay Haritaları” (1:1000 ve 1:5000 ölçekli ayrıntılı haritalar) hazırlanmalıdır. Diri fayın belirlendiği alanlarda “Fay Sakınım Bandı” uygulaması gerçekleştirilmelidir. Bu hatlar uzman Jeoloji Mühendisleri tarafından belirlenip park, yeşil alan olarak kullanılmalıdır. Fay sakınım zonları, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve tüm ilçe belediyelerinde İmar Yönetmeliklerinde yer almalıdır.
Diyarbakır merkez ve tüm ilçe belediyelerde “Deprem Master Planı” ve “Mikrobölgeleme çalışmaları” yapılmalıdır. Sonuçları kamuoyuyla paylaşılmalı ve İmar yönetmeliklerinde buna dikkat edilmelidir.
Deprem riski taşıyan yerlerde şehir planlamasında, ilçe ve köy planlamasında, yol, tünel, köprü, baraj projelerinde deprem parametreleri, dolayısı ile jeoloji biliminin gerçekliği göz ardı edilmemelidir.
İl, ilçe ve köylerde yapı stokları belirlenmeli, deprem yönetmeliğine uygun olmayan binalar yıkılmalı ya da güçlendirilmelidir. İskan amaçlı çok katlı binalara ve mühendislik hizmeti almayan hiçbir uygulamaya ruhsat verilmemelidir.
Yapılarda beton kalitesi, demir kalitesi, işçilik kalitesine önem verilmelidir.
Yapı yenileme, kentsel dönüşüm için kamu kaynakları seferber edilmelidir.
Mevcut binaların deprem sigortaları yaptırılmalıdır.
Bölgenin tümüyle aktif fay sistemlerinin etkisi altında olduğu gerçeğiyle, buralarda özel mimari planlara uygun yapılacak binalar deprem dirençli malzemelerle yapılmış hafif, elastikiyeti fazla, deprem etkisini azaltacak donanımlarla güçlendirilmelidir
Vatandaşlar mutlaka ev alırken bu parametreleri dikkate almalıdır.
Ülkemizde meydana gelen afet zararlarının azaltılmasında alınabilecek etkili önlemlerden biri de denetimdir. Can ve mal güvenliğinin koruma altına alınması ve üretilen işlerin daha kaliteli ve nitelikli olması için güçlü denetleme mekanizmasına ihtiyaç vardır.
Toplanma alanlarının alt yapı sorunları çözülmelidir. Olası bir depremde tuvalet, su ihtiyaçlarının kolaylıkla sağlanacağı yerler temin edilmelidir.
2008 yılında resmi gazetede yayınlanan “Deprem Yönetmeliği” ve 2018 yılında yayınlanan “Bina Deprem Yönetmeliği” gereği tüm yapılarda temel ve zemin etüdü yaptırma zorunluluğu bulunmaktadır.
Ancak deprem riski en yüksek olan kuzeyde yer alan Diyarbakır İlçe Belediyelerimiz başta olmak üzere ilçe belediyelerimizin büyük bir çoğunluğunda zemin etüdü istenmemekte, yerinde denetlenmemekte ve yapılaşma devam etmektedir. Bu tür yanlış ve eksik uygulamalar büyük bir risk oluşturmaktadır. Kamusal sorumluluk ihlal edilmektedir.
Bu tür ihmallerin nelere sebep olduğunu 6 Şubatta çok ağır bir şekilde hep birlikte yaşadık ve gördük.
Bu tür felaketlerin tekrar yaşanmaması için; Bilimsel kriterler ile, uygun zeminlerde, depreme dayanıklı kentler inşa edilmelidir.”