Yazar Prof. Dr. Oktay Bozan, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, ‘Bize Göre Amed diye bir şey yoktur’ yönündeki açıklamasına yönelik yaptığı açıklamada, Diyarbakır’ın yazılı kayıtlara geçen en eski adı Amid/Amed olduğunu belirterek, “Sayın Bahçeli’nin beyanları amigo taraftarların tutumu kadar talihsiz olmuştur” dedi.
Bozan, yazısında şunları söyledi:
“Diyarbakır’ın yazılı kayıtlara geçen en eski adı Amid/Amed’dir. İlk defa MÖ. 1300’lü yıllarda Asur Kralı Adad Nirari’ye ait bir kılıç kabzasında geçmektedir. Bu ifade daha sonra gerek Asur tabletlerinde gerekse de Roma ve İslami dönem kayıtlarında kullanılmıştır. İslam orduları Diyarbakır’a geldikleri zaman şehrin adı Amida olarak karşımıza çıkmaktadır. Bugün kullandığımız Diyarbakır, doğrusu Diyarbekir bir şehir adından ziyade bölge ismidir. Ancak zamanla Yukarı Mezopotamya için kullanılan ifade, süreç içerisinde şehrin adı olarak kullanılmaya devam etmiştir. Osmanlı Şeriye Sicillerinin tamamında neredeyse Amid adı kullanılmaktadır. Uzun süre Diyarbakır bölge için kullanılırken Amid şehir için kullanılıştır. 18. yüzyıldan sonra Diyarbekir ifadesi gittikçe şehir merkezi için de kullanılmaya başlanmış, Amid ifadesi geri planda kalmıştır. Amid yoktur demek, İstanbul, Ankara ve İzmir yoktur anlamına gelmektedir. Zira ülkemizdeki şehirlerin büyük bir kısmı başta İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere hiçbiri Türkçe değildir. Tarihin derinliklerinde farklı milletlerin verdikleri isimlendirmeleri bugün kullanmaya devam etmekteyiz. Bu arada bazı çevreler, hiçbir tarihsel dayanağa sahip olmadan “Amid/Amed” ismine etno-politik anlamlar yükleyip buradan hareketle Diyarbakır’ı bir “ulus şehri” haline getirmeye çalıştıkları aşikârdır. Bu kişiler ısrarla Diyarbekir ismini kullanmazlar. Bunlar “Amid/Amed” ismini Kürtçe; Diyarbekir ifadesini ise Türkçe kabul eden zavallılardır. Oya ne Amid/Amed Kürtçe’dir. Ne de Diyarbekir Türkçe’dir.
“BAHÇELİ’NİN BEYANLARI AMİGO TARAFTARLARININ TUTUMU KADAR TALİHSİZ OLMUŞTUR”
Sayın Bahçeli’nin beyanları amigo taraftarların tutumu kadar talihsiz olmuştur. Ancak şunu da unutmamak gerekir, sandıkta ve kırsalda mevzi kaybedenler için spor kulüplerinin yeni bir mücadele yöntemi olarak benimsendiği dikkatlerden kaçmamaktadır. Bu beyanlar statlarda duyguları ile hareket eden, vatan sevgisini slogan atmak ve böğürmek zanneden güruhun sırtını sıvazlamak demektir. Aynı zamanda birlik ve beraberliğimize musallat olan terörün ekmeğine yağ sürmek demektir”