M.Ö.100. yıllardan M.S. 13. yüzyıla kadar tarihlenen buluntulara rastlanan Anadolu’nun ilk yerleşkelerinden Hasuni Mağaraları ilgi bekliyor. Orta Çağ’da Hıristiyanlığın ilk yayıldığı dönemde, insanların ilk yerleşim alanı olarak burayı kullandığı ifade ediliyor. 300’e yakın mağaranın bulunduğu Hasuni, 7 katlı mağaraları ile dünyada ilk dubleks yerleşim yerlerinden biri olarak görülüyor. Yapılacak ciddi bir araştırma ile Hasuni’nin tarihe yeniden yön verebileceği belirtiliyor
Diyarbakır’ın Silvan İlçesi’ne yaklaşık 7 km. doğusunda ve tarihi Malabadi köprüsü ile Hasankeyf yol güzergâhında yer alan Hasuni Mağaraları ihtişamlı ve bir o kadar gizemli yapısıyla ilgi bekliyor. Anadolu’nun en eski mağara yerleşim yerlerinden bir olan Hasuni Mağaraları Mezolitik dönemde yerleşim gördüğü belirtilirken, bir dönem yapılan kurtarma kazısında M.Ö.100. yıllardan M.S. 13. yüzyıla kadar tarihlenen buluntulara rastlandı. Antik dönemde özellikle Hıristiyanlığın ilk yayıldığı dönemlerde ve Orta Çağ’da önemli yerleşim alanlarından biri olan Hasuni Mağaraları, aralarında kayalığın düzleştirilmesi ile yollar ve çıkış merdivenleri, sarnıçlar ve su arkları, kaya kiliseleri, dokuma atölyeleri gibi yerleşimin sosyal ve kültürel ihtiyacını karşılayacak yapıların yanı sıra Orta Çağ’da inşa edilmiş bir kilise göze çarpıyor. Uzmanlar, Hasuni’nin bütün tarihi, arkeolojik ve coğrafi özellikleri incelenip ortaya konması durumunda, Yukarı Mezopotamya uygarlık tarihine yeniden yön verebilecek öneme sahip olduğunu söylüyor.
300’E YAKIN MAĞARA BULUNUYOR
Yerleşmenin Asurlular tarafından kurulduğu yönünde görüşler hakim olurken, gerekçe olarak da bölgenin çok büyük bir bölümünde M.Ö. 1260-653 yılları arasında Asurların hüküm sürdüğü gösteriliyor. Asurlulardan sonra bu coğrafyada sırası ile Urartular, İskitler, Med İmparatorluğu, Persler, Büyük İskender, Partlar, Büyük Tigran İmparatorluğu uygarlıklarının etkili olduğu ifade ediliyor. Kluz (cluse) tipi korunaklı bu vadide meskenler kayalara oyularak oluşturulmuş ve işlenmeye elverişli kalker kayaçlardan oyulmuş yaklaşık 300 mağara mesken ve eklentileri bulunuyor. Bunlar birbirlerine geçitlerle bağlanıyor. Bu yapay mağaralar kompleksinde, birbirlerine kanallarla bağlı su sarnıçları, hamamlar, kaya merdivenleri ve yolları, kaya kilisesi ve kilisenin yanındaki mini amfi tiyatro dikkat çekiyor.
7 KATLI MAĞARALARI İLE DÜNYADA İLK DUBLEKS YERLEŞİMLERDEN BİRİ
Mağaralar, Hristiyanlığın ilk dönemlerinden başlayıp 13. yüzyıla kadar kullanıldığı sanılan Hasuni Kaya Kilisesi tarihi mekanın ihtişamlı yapılarından biri olarak göze çarpıyor. Mağaraların hemen altında bölgeye özgü kesme taş ile yapılan Şehir Kilisesi bulunuyor. Kilisenin sadece dört duvarı ayakta kalabilmiş. Mezolitik devirde yapılan ve günümüzde kullanılamaz duruma gelen Hasuni Hamamının çatı kısmı yıkılırken, kesme taşlarla yapılan bu hamamın net yapım tarihi ise bilinmiyor. Hamam ve çevresi, restorasyon ve koruma çalışmaları öncesi define avcılarının uğrak mekanı haline gelerek tahrip edilmiş. İhtişamıyla büyüleyen mağaraların bazıları 3 bazıları 5 bazıları da 7 katlı olarak yapılmış. Mağaralara merdiven sistemi ile çıkılıyor. Bu da dünyada ilk dubleks yerleşimlerin yapıldığı yerlerden biri olduğuna işaret ediyor. Hasuni Mağaraları turizme açılmış olsa da yeterli ilgiyi görmüyor. Tarihi mekanda yaşanan tahribat ise her geçen gün daha da artıyor.
(Sertaç KAYAR’ın Özel Haberi)