Eğitim Bir-Sen Diyarbakır Şubesi 2022-2023 öğretim yılında öğretmenlerin özlük hakları ile kariyer basamakları sürecinin iyileştirilmesi ve okulların genel ihtiyaçlarının karşılanması taleplerine ilişkin basın açıklaması düzenledi.
Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde yapılan basın açıklamasını Eğitim Bir-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Ramazan Tekdemir okudu.
Yapılan basın açıklamasında geçmiş yıllarda yaşanan gerek özlük haklarının iadesi ve gerekse okullarda karşılaşılan birtakım ödeneklerden kaynaklı sıkıntıların yaşanmamasına yönelik talepler sıralanırken söz konusu problemlerin tekrarlanmaması hususunda atılacak adımların yasal zemine oturtulması gerektiğine dikkat çekildi.
2022-2023 eğitim-öğretim yılına masraflarının arttığı ve iyileştirme çabalarına rağmen istenilen bir seviyeye gelinemediği bir zeminde başlanıldığına dikkat çeken Tekdemir, “Millî Eğitim Bakanlığı’nın sürekli olarak eğitimde fırsat eşitliği, mesleki eğitimin niteliğinin artırılması, okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması, özlük haklarının iyileştirilmesi, eğitim kalitesinin artırılması çabalarından bahsetmesine karşın istenilen seviyeye ulaşılamıyor, sorunlar büyüyor, çözüm bulunamıyor.” dedi.
“EĞİTİM ÇALIŞANLARINA YÖNELİK EKONOMİK İYİLEŞTİRMEDE ESASLI ADIMLAR ATILMALI”
Bakanlığın, eğitim çalışanlarının sorunlarına kayıtsız kalmaması, eğitim paydaşlarının tekliflerini göz ardı etmeden köklü sorunlara kalıcı çözümler temin etmesi eğitimin niteliğini ve verimliliğini artıracağını söyleyen Tekdemir, “5 ve 6’ncı dönem toplu sözleşmelerde masaya taşıdığımız teklif uyarınca, 8 yılını dolduran öğretmenlere uzman öğretmen, 12 yılını tamamlayanlara da başöğretmen unvanı verilmelidir. Bu çerçevede, toplu sözleşme teklifimiz esas olmalı, sınav tartışması da son bulmalıdır.” ifadelerini kullandı.
Tekdemir, “Öğretmenlik kariyer basamakları süreci bugüne kadar ortaya konulan tepkiler ve beklentiler ekseninde yeniden değerlendirilmeli, uzman öğretmen olabilme aşamasına gelmiş her öğretmenin mesleğinde belli bir yetkinliğe ulaştığı gözetilerek öğretmenlik mesleğinin uzmanlık mesleği olduğu kabul edilmelidir. Eğitim çalışanlarının ücretlerinde oluşan kayıpları ve enflasyon tehdidini kalıcı ve kesin çözümlere bağlayıp ekonomik iyileştirmede esaslı adımlar atılmalıdır.” şeklinde konuştu.
Kırsal bölgelerde ve taşımalı eğitimin yapıldığı yerlerde görev yapan öğretmenlerin ve varsa diğer çalışanların yüksek servis ücretleri dikkate alınarak taşıma kapsamına alınmalısı gerektiğine vurgu yapan Tekdemir, şunları söyledi:
Bütün eğitim çalışanlarımızın şehir içi ulaşım ücretlerinden indirimli yararlanmaları hususunda il Milli Eğitim Müdürlüğü ve Belediyeler arasında gerekli görüşmeler başlatılmalıdır. Öğretmenlerin anayasal haklarını sınırlayan, aile bütünlüğünü bozan, öğretmeni eşi ile işi arasında tercihte bulunmaya zorlayan, öğretmenler odasında ayrımcılık oluşturan, mesleği ve öğretmenin itibarını zedeleyen sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına son verilmelidir.
“ÖĞRETİM YILINA HAZIRLIK ÖDENEĞİ TÜM HİZMET SINIFILARINDAKİ ÇALIŞANLARA DA ÖDENMELİ”
Tekdemir, “Eğitimin kalitesi için ter döken memur ve hizmetli çalışanlarımızın özlük hakları iyileştirilmelidir. Millî Eğitim Bakanlığı kadrolarında genel idare, teknik, yardımcı ve diğer hizmet sınıflarında çalışanların eğitim-öğretim hizmetinin aksamadan etkin şekilde yürütülmesi için emek harcadığı gerçeği görülmelidir. Öğretim yılına hazırlık ödeneği, öğretmenlerle birlikte eğitim ve öğretim hizmetlerinin yürütülmesinde emek sarf eden Millî Eğitim Bakanlığı’nın merkez ve taşra teşkilatı kadrolarında görevli tüm hizmet sınıflarındaki eğitim çalışanlarına da ödenmeli, öğretime hazırlık ödeneği her eğitim öğretim yılı başında bir öğretmen maaşı oranında verilmelidir.” dedi.
Eğitim kurumu yöneticiliğinin eğitim liderliğine dönüştürülmesi, yöneticiliğin profesyonel bir meslek olarak ele alınarak ‘ikincil görev’ ve ‘görevlendirme’ kapsamından çıkarılarak kadro unvanlı bir uzmanlık mesleği hâline dönüştürülmesinin kaçınılmaz olduğunun altını çizen Tekdemir, “Eğitim kurumu yöneticilerinin iş sağlığı ve güvenliği ile sosyal güvenlik mevzuatı çerçevesinde işveren vekili statüsünde olmasından kaynaklı idari para cezalarının yükümlüsü olmaları hakkaniyete ve adalete aykırıdır. Bu yükümlülük kişisel olmaktan çıkarılmalı, kurumsal hâle getirilmelidir. Eğitim-öğretim yılı başlamadan, sınıf ve öğrenci sayısı, personel sayısı gibi kıstaslar esas alınarak her okula ihtiyaçları karşılayacak ölçüde bir ödenek tahsis edilmelidir.” ifadelerini kullandı.
Eğitim-öğretim hizmeti esnasında veya verilen eğitim-öğretim hizmetinden kaynaklanan nedenlerle eğitim çalışanlarına karşı cebir, şiddet veya tehdit kullanan kişilere hapis cezası verilmesi ve eğitimde şiddet yasasının çıkarılması konusuna da değinen Tekdemir, “Eğitim Bir-Sen olarak, ilimizde ve ülkemizde daha müreffeh olma yolundaki hedeflerimize sorunlarını aşmış, eğitim çalışanlarının beklentilerini karşılamış bir eğitim sistemiyle erişebileceğine inanıyor; sorunların çözüme kavuşturulacağı bir eğitim-öğretim yılı temenni ederek, bütün eğitim çalışanlarına ve öğrencilerimize başarı dolu bir yıl diliyoruz.” şeklinde konuştu.