Diyarbakır Müftülüğünce kentte maddi durumu iyi olmayan cenaze sahiplerinin taziye evlerinde yemek vermek için bankadan kredi çekmek zorunda kalmasının önüne geçilmesi amacıyla ‘taziye adabı’ uygulaması başlatıldı. Diyarbakır Müftüsü Yavuz Selim Karabayır, taziye evinde yemek verilmesinin dinen caiz olmadığını söyledi. Müftülük tarafından hazırlanan ‘taziye adabı’ tabelaları ise taziye evlerine asıldı. Tabelada, taziyede dinen caiz olan ve olmayan uygulamalar belirtiliyor.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki cenaze evlerinde, 3 gün boyunca taziyelerini bildirmek için gelen yüzlerce kişiye yemek verilmesi, bazı yas sahiplerini ekonomik açıdan zor durumda bırakıyor. Diyarbakır’da, maddi durumu iyi olmadığı için taziye evinde yemek vermek amacıyla bankadan kredi çeken yas sahipleri olduğunun belirlenmesi üzerine müftülük harekete geçti. Mağduriyetin önüne geçilmesi için Diyarbakır Müftülüğü tarafından ‘taziye adabı’ uygulaması başlatıldı. Müftülük yetkililerince kentte birçok taziye evinin girişine, ‘Taziye süresi üç gündür. Taziyede teselli verilir, sabır dilekleri sunulur. Kur’an-ı Kerim okunurken konuşulmaz. Taziye yerinde yemek verilmez. Taziye yeri temiz bir şekilde teslim edilir’ yazılı tabelalar asıldı.
‘CENAZE EVLERİNE SIKINTI VERMEMEK GEREKİYOR’
Diyarbakır Müftüsü Yavuz Selim Karabayır, taziye evlerine, yas sahiplerinin acılarını hafifletmek için gidildiğini vurguladı. Cenaze evinde yemek vermenin caiz olmadığını kaydeden Karabayır, “Peygamberimiz, taziyenin 3 gün olabileceğini buyurmuş ve onun adabını kendi uygulamasıyla göstermiş. Peygamberimizin amcasının oğlu Cafer Bin Ebu Talip, vefat ettiğinde peygamberimiz, ‘Cafer’in evine yemek götürün; çünkü onun başına çok büyük bir iş gelmiş, kendi işleri ile uğraşamaz’ diye buyurmuş. Taziyeye nasıl gidilir, taziyede neler yapılır; biz bunu peygamberimizin uygulamasından öğreniyoruz. Gelenek, görenek ve adetler korkusuna değil; tamamen dini bir kaygıyla bu işi yapmak lazım. Cenaze evinde yemek vermek, caiz değildir. O ev halkına yemek yedirilmesi gerekiyor. O süreç içerisinde onları sahiplenmek gerekiyor. Sünnet olan, budur. Komşular götürecekler, o evde yemek pişmeyecek. Hatta bazı alimlerimiz, cenaze evinde bir şey yenilip, içilmemesine öngörüyorlar. Acılarını hafifletmek için orada bulunulur. Bölgemizin bazı illerinde taziye sahibi, büyükbaş hayvan kesip, ziyaretçilere yemek veriyor. Bu, hiç caiz olan bir şey değil. Peygamberimizin hadisinden öğrendiğimiz gibi cenaze evlerine sıkıntı vermemek gerekiyor. Biz bunu kesinlikle reddediyoruz. İmanız gereği buna dikkat etmemiz lazım” diye konuştu.
‘YEMEK YEDİRMEK MADDİ KÜLFETTİR’
Müftü Karabayır, taziye evinde yemek vermek için birçok kişinin bankalardan kredi çektiğine değinerek, şunları söyledi: “Diyarbakır Müftülüğü olarak ‘taziye adabı’ uygulamasını başlattık. Bu uygulamada, taziye gelen kişi ne yapması gerekiyor, nasıl hitapta bulunur ve taziyeye gelenlere ne tür ikramlarda bulunur; diye açıklanmış. Bir insan taziye evine gittiğinde, ‘el hükmü lillah’ der. Orada oturur, Kur’an okunmasını biliyorsa okur. Fatiha okunduktan sonra biraz oturup, çıkılır. Orada yemek yedirmek maddi bir külfettir. Biz hadisin tam zıddını yapıyoruz. Hadiste, Peygamberimiz cenaze sahiplerine eziyet edilmemesi gerektiğini ve ona maddi bir sıkıntı yaşatmamasını söylüyor. Ama biz, cenaze sahibinin yemek yedirmesini bekliyoruz. Bu caiz değildir. Diyarbakırlı hemşehrilerimizin, taziyeye gittiğinde o taziyede yemek yemesi caiz değildir. O taziye sahibi masraf yapıyor hatta duyuyoruz, borç alıyor. Daha ötesi bankadan 7- 8 bin lira kredi alıp, masrafta bulunuyor. Bu caiz değildir. Zaten biz imtihan dünyasındayız. Cenazemizin olması bizi bir hüzne boğuyor. Bir de maddi bir küflet içerisine girmemiz, işi iyice zora sokuyor. Bu adetin sünnete ters olduğunu ve bunun kaldırılması gerektiğini Diyarbakır Müftüsü olarak halkımıza çağrıda bulunuyorum. Müftülük bünyesindeki taziye evlerine uygulama geçirdiğim ‘taziye adabı’nda çok güzel tepkiler alıyoruz. Ama yemek yedirme adabının devam ettiğini biliyoruz. Dinimizi en güzel şekilde yaşayalım. Bu üzüntülü günlerde ne kendimizi ne de başkasına sıkıntı yaşatmayalım. Sadece uzaktan gelenler için özel bir uygulama yapılabilir. Ama Diyarbakır’da oturduğu halde, evinin önündeki bir taziyeye yemek yemeye gidilmesi caiz değildir. Taziyede yemek verilmesi dinen caiz değildir.”