Diyarbakır, en çok da bağrından çıkıp kendisini imar edecek şahsiyetlere ihtiyacı var.
Dışarıdan gelen çalışkan bürokratlara da ihtiyacımız var illaki, ama yine de biz bizden olanı isteriz!
Sorunlarımızı daha iyi biliyoruz diye…
Biliyoruz da bazen bildiğimizi de unutuyoruz ya…
Ya da unutturuyoruz…
Neyse lafı uzatmayayım!
Diyarbakır’da yüzlerce hatta binlerce irili ufaklı işadamımız var.
Her ne kadar son dönemlerde bir ekonomik dar boğaz yaşıyorlarsa da yine de iyidirler…
Bunların büyük bir çoğunluğu dahi bu kente olan vefa borcunu öderse, binlerce gençlerimiz iş ve aş sahibi olur.
Bu şehrin bağrından çıkan herkesin bu kentte vefa borcunun olduğunu hatırlat istedim.
Herkes üzerine düşeni yapmalı!
Küçük ya da büyük, ama yapmalı…
Vefa borcunu hatırlatmamı gerek duymadığıma inandığım bu şehrin değeri olmaya aday iş insanlarımızdan biri de İş insanı Mehmet Cansız…
Bugün de onu anlatmak istedim…
Aslında böyle bir şey için izin vermeyeceğini bildiğim biri…
Gerçekten vefalı kentine ve kentlisine…
Mübarek Ramazan ayında 22 gün boyunca 33 bin Üniversite öğrencisine iftar veriyor.
İnanın bunu yaparken de reklam olsun diye yapmıyor…
Ki iftar yemeğinin haberini yapmama ısrarlarım sonucu izin verdi.
Konuşmayacağını, sadece gözlemlerimi yazmamı istedi.
Bende bir gün iftar sofrasına katılarak, gözlemlerimi yazdım.
Reklam yapılmasını istemedi, ben istedim, en azından diğer Vefalı (!) iş insanlarımıza örnek olur, teşvik olur diye…
Yine Cansız’a ait Mehmet Esra Cansız Vakfı aracı ile yüzlerce öğrenciye burs verdiğini, fakir ve yoksul insana iş ve aş verdiğini de hatırlatmadan geçemeyeceğim.
Yine reklamı olmasın diye;
Bağlar’da bir dönem okuduğu okulun yerine modern bir okul yaptırdığını,
Yine 6’sı yoğun bakım olmak üzere toplam 23 yatak kapasitesi ile daha çok onkolojik, nörolojik ve diğer birtakım hastalıklar sonrası bakım ağırlıklı hastalara hizmet verecek bir kliniği yenilediğini,
Diyarbakır’daki Amida Höyük arkeoloji kazılarının sponsorluğunu 20 yıl süreyle üstlendiğini,
Ve daha birçok vefasını yazmayacağım.
Diyarbakır’da 18 yıllık geçmişe sahip bir şirket olan Lila Kozmetik Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Cansız’a bu ve buna benzer yatırımlarından dolayı daha doğrusu doğduğu kentte vefasını her fırsatta gösterdiğinden dolayı hemşerisi olarak teşekkür ediyorum.
Anlayacağınız Cansız, kazancının büyük bir kısmını şehrine kazandıran ender insanlardan biridir dersem, diğer iş insanlarına haksız etmiş olmam herhalde.
Yukarıda dediğim gibi herkes karınca kararınca bu kente vefasını ödüyor…
Cansız’ın reklamdan çok Allah rızasını kazanmak adına bu hizmetleri ve hayırları yaptığını da biliyorum.
Ha bu arada, kendisiyle ayrıca aynı okulda ve aynı sınıfta dirsek çürüttüğüm arkadaşım olduğunu da belirtsem ayıp olmaz umarım!
Arkadaşımı koruduğum algısı oluşmasın sizde ben Vefalı bir iş insanını yazdım, hem de bilgisi olmadan…
Teşekkürler Cansız…
Senin gibi vefalı insanların kat be kat artması temennisiyle, tüm vefalı iş insanlarına sevgi ve saygılarımı iletiyorum…
****
Yazımı, Behlül-i Dânâ hikayelerinden bir kesit ile tamamlamak istiyorum
Bir gün Behlül’ü kabristanda gördüler.
Ayaklarını kabir taşları arasına sokmuş toprakla oynuyordu.
Kendisine;
“Ey Behlül ne yapıyorsun?” diye sordular.
Onlara gâyet sâkin olarak;
“Bana eziyet etmeyen, gıybetimi yapmayan insanlarla oturup sohbet ediyorum. Bunlar sağ olanlardan daha emin.” diye cevap verdi.
Siz siz olun, kimseye gıybet yapmayın!..
Kalın sağlıcakla…
Sait BAYRAM’ın Yazısı