Diyarbakır Eğitim-Sen, Türk Eğitim- Sen ve Eğitim Bir-Sen üyeleri, Diyarbakır’ın Merkez Bağlar ilçesindeki Nuriye Çelebi Eser İlkokulu’nda bir veli ile öğretmen arasında çıkan kavga ile ilgili ortak bir açıklama yaptı.
Bağlar İlçesi’ndeki Nuriye Çelebi Eser İlkokulu önünde bir araya gelen eğitimciler adına basın açıklamasını Diyarbakır Eğitim-Sen 2 Nolu Şube Eğitim Sekreteri Kadriye Kaya okudu.
Yaşanan şiddet olaylarını kınadıklarını vurgulayan Kaya, “Geçen hafta Diyarbakır’ın Sur ilçesine bağlı Tevfik Fikret Ortaokulunda Müdür ve Müdür yardımcısına ve dün de Çelebi Eser İlkokulunda yani bu okulumuzda öğretmene veli tarafından uygulanan şiddet eylemine dikkat çekmek, yapılan bu ve buna benzer eylemleri kınamak için sendikalar olarak buradayız Arka planı karmaşık nedenlerle örülen, hayatın her alanında çeşitli biçimlere bürünen şiddet olgusu, giderek sistemleşen ve yaygınlaşan bir hal almıştır. Günümüz dünyası saldırgan bireysel tepkilerden kitlesel kıyım ve katliamlara kadar her türlü şiddetin sarmalında çaresiz, çıkışsız olmanın bunalımı içindedir. Sinema, televizyon ve haber bültenleri dâhil birçok görsellik, şiddet unsurları ile cazip ve heyecanlı hâle getirilmektedir. Şaşırtıcı olan, bütün bu kan donduran sahneler ve efektler karşısında insanların ve karar alıcıların tepkisiz ve eylemsiz kalmalarıdır” dedi.
‘ŞİDDET GÜNDELİK HAYATIN BİR PARÇASINA DÖNÜŞTÜ’
Evde, sokakta, okulda, hayatın her anında görülen şiddetin, adeta gündelik hayatın bir parçasına dönüştüğünü savunan Kaya, şunları söyledi: “Adeta zımni geniş bir onay çevresi varmış gibi katlanarak büyüyen şiddet sorunu giderek kurumsallaşmış, her yanımızı kuşatır olmuştur. İnsanın şiddet eğilimini ortaya çıkaran birçok sebep vardır. İçinde yaşanılan kültürel durum, yoksulluk, sınıf çatışması, ideolojik sebepler, genetik durumlar, kişisel saplantılar, yasaklar, konuşma zemininin olmayışı, kendini ifade imkânı bulamamak, iletişimsizlik, kötü alışkanlıklar, yanlış çevre, provoke edilmiş aşırı duygular bu sebeplerin bazılarıdır. Eğer şiddetin önüne geçmek istiyorsak, salt eğitime odaklanarak değil, bütün faktörleri dikkate alarak bir politika geliştirilmesi gerekmektedir. Şiddet ve mevcut eğitim sistemimiz arasındaki ilişkiye odaklanırsak, Eğitim, şiddetin ortadan kaldırılması için en doğru araç olarak kabul edilirken, eğitim sistemindeki yanlış bir programlamanın, şiddeti sistematik olarak besleme riskini barındırabileceğini söyleyebiliriz. Bu durum özellikle okulda şiddet ile ilgili konunun çok boyutlu irdelenmesini zorunlu kılmaktadır. Eğitim sisteminde öğretmenler, şiddet sorununun çözülmesinde kritik bir noktada görülmesine karşın, uygulanan yanlış politikalarla, öğretmenlerin eğitimin edilgen öğesine indirgendiği, veşiddet ortamınınbir mağduru hâline geldiği süreci yaşıyoruz. Son yıllarda okullarda öğretmenlere dönük artan şiddet olayları bu duruma ilişkin tespitlerimizi haklılık kazandırmaktadır.”
‘HEM ÜZÜCÜ HEM DE DÜŞÜNDÜRÜCÜ’
İçinde bulundukları durumun hem üzücü, hem de düşündürücü olduğunu kaydeden Kadriye Kaya, “Öğrenci ve veliyi sorgu hakimliği düzeyine çıkaran, öğretmeni sanık koltuğuna düşüren MEB destekli şikayet mekanizmaları öğretmeni her fırsatta sineye çekilen bir nesneye dönüştürmekte öğretmeni ve mesleğini itibarsızlaştırmakta ve öğretmen kimliğini oluşturan öğeleri değerden düşürmektedir. Eğitim sahasındaki karar alıcıların tehlikenin ciddiyetini kavrayamamış görünmeleri ise vahim bir durumdur. Daha iyi bir eğitim için daha iyi bir müfredat, daha geçerli ve etkili pedagojik yöntemler, daha ileri amaçlar üzerine kafa yormamız gerekirken, bugün öğretmene şiddet konusuna ilişkin bir basın açıklaması daha yapmak mecburiyetinde kalışımızın ana sebebi, şiddetin ağırlaşan toplumsal maliyeti karşısında, ilgililerin çözüm üretmede yetersiz kalmaları veya isteksiz davranmalarıdır. İçinde bulunduğumuz hal hem üzücü, hem de düşündürücüdür. Bu bağlamda, dünnuriye çelebi eser ilkokulunda görev yapan öğretmen arkadaşımızın velitarafından saldırıya maruz kalması, öğretmene şiddet yasasının derhal çıkarılması gerektiğini, öğretmeni koruyan bir meslek kanununa duyulan ihtiyacın aciliyetini ortaya koymuştur. Öğretmeni güçlendirecek, donatacak, koruyacak tedbirler almak yerine onu hedef alan saldırılar karşısında sessizliğe gömülmenin anlaşılır bir yanını göremiyoruz. Toplumdaki şiddeti eğitimle yok etmenin hesabını yaparken, şiddeti eğitimin içine sokmaya davetiye çıkarıcı uygulamaların akılla, izanla, vicdanla telif edilir bir yanı yoktur” diye konuştu.
‘EĞER KALICI ÖNLEMLER ALINMAZSA YARIN ÇOK GEÇ OLABİLİR’
Şiddeti eğitimle yok etmenin ilk aşamasının, kesin bir anlayış ve program değişikliği olduğunun altını çizen Kaya şunları ifade etti: “Mevcut eğitim paradigmasının ve programlarının şiddeti önlemediği, bilakis şiddete yatkın psikolojileri beslediği artık görülmelidir. Sorun üreten bir sistem çare olamaz. Eğitim, şiddeti ortadan kaldırılacak bir enstrüman olarak tavsif edilirken; şiddetin, eğitimi tehdit ve tahdit eder boyuta ulaşması, bunun geleceğimizi tehlikeye sokacak boyuta doğru tırmanıyor olması, acil ve köklü çözüm bulmayı zaruri hâle getirmektedir. Eğitim çalışanlarının baskı ve tehditlerin kıskacına bırakıldığı, sistemin yanlış çarklarında sindirildiği, güvensiz ve güvencesiz iş ortamlarına itildiği, eğitim iş kolundaki hizmetlerin piyasacı bir anlayışla yürütüldüğü, öğrenci-öğretmen-veli ilişkisinin giderek yozlaştığı bir ortamda eğitim ve öğretim mekanizmasının toplumu dönüştüren ve iyileştiren bir sonuç üretmesi beklenemez. Okullarımızda yaşanan şiddet olaylarının tekrar etmemesi, eğitimcileri şiddetin hedefi haline getiren uygulamaların son bulması, somut ve kalıcı çözümler üretilmesi için başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere, bütün yetkilileri acilen harekete geçmeye ve gerekli yasal çerçeveli önlemeleri ivedilikle almaya davet ediyoruz. Eğer kalıcı önlemler alınmazsa yarın çok geç olabilir. Sendikalar olarak eğitim emekçilerine yönelen her türlü şiddeti kınıyor, Nuriye Çelebi Eser İlkokulunda görev yapan öğretmenimize ve bütün eğitim çalışanlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Öğretmene şiddete hep birlikte dur demeliyiz…”