Diyarbakır’da düzenlediği basın toplantısında iç ve dış gündeme dair değerlendirmelerde bulunan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, sağlık politikalarındaki sorunların acilen çözüme kavuşturulması gerektiğini kaydetti.
HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, iç ve dış gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Yapıcıoğlu; sağlık politikası, seçim kanunu, tarım politikası, Rusya-Ukrayna savaşı ve Erbil’e yönelik saldırılar hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Sağlık politikası hakkında konuşan Yapıcıoğlu, sağlık politikalarındaki sorunların acilen çözüme kavuşturulması gerektiğini kaydetti. Seçim kanununa dair değerlendirme yapan Yapıcıoğlu, “Seçim barajının hukuki, ahlaki ve siyasi bir anlamı kalmamıştır” ifadelerini kullandı.
SAĞLIK POLİTİKASI
Hekimlerin işi bırakarak özel sektöre ya da yurt dışına gitmesi yoğun bir şekilde tartışıldı. En son, Sayın Cumhurbaşkanının bu konuda bir değerlendirmesi oldu. Bize göre sağlık politikaları ile ilgili üzerinde çok ciddi düşünülmesi gereken ve acilen çözüme kavuşturulması gereken sorunlar var. Aslında bu sorunların çözümü de çok zor değil.
Sadece hekimlere yüklenmek suretiyle veya sorumluluğu onlara atmak suretiyle bu sorunu çözmek mümkün değildir. Dışarıdan hekim getirmek de bu meseleye çözüm değildir. Görebildiğimiz ve temas kurduğumuz hekimlerden aldığımız bilgiler kadarıyla hekimler her şeyden önce meslek onurunun, şerefinin korumasını istiyorlar. Ve emeklerinin karşılığını istiyorlar.
Hekimlik hem çok değerli bir meslek hem de icra edilmesi çok zor bir meslektir. Memleketin en zeki çocukları en yüksek puanlarla tıp fakültelerine yerleşiyorlar ve diğer branşlara göre daha uzun bir eğitim süreçleri var. Özellikle salgın döneminde başta hekimler olmak üzere bütün sağlık çalışanlarının insan üstü bir çabayla nasıl bir fedakârlıkta bulunduklarını hepiniz takdir ediyorsunuzdur.
‘Tıp Bayramı’ maalesef bu tartışmaların gölgesinde devam etmektedir. Hastalar da bizim, hekimler de bizimdir. Sağlık politikaları gözden geçirilmeli, hekimlerin iş yükleri azaltılmalı.
Bir yıl içinde nüfusun iki katı eğer acil merkezlere başvuruyorsa bir yerde bir yanlışlık var. Merkezi randevu sisteminin tıkandığı, sağlıklı işlemediği, insanların oradan randevu alamadığı yine yaşadığımız gerçeklerden birisidir. İnsanlarımız adeta özel hastanelere mecbur bırakılıyor, yönlendiriliyor. Bu da beraberinde onlara çok ciddi bir maddi külfet getiriyor. Bu soruna mutlaka bir an önce çözüm bulunmalı.
Bu vesileyle tüm hekimlerimiz tıp bayramını tebrik ediyorum ve önümüzdeki dönemde sorunlarının minimuma indiği, özlük haklarının ve diğer taleplerinin karşılandığı, emeklerinin karşılığının verildiği bir gelecek diliyorum. Toplumumuz için daha sağlıklı, sağlık hizmetlerine daha rahat ulaşılabilir ve bu hizmete koruyucu hekimlikle minimum düzeyde ihtiyaç duyan bir toplum görmeyi bize nasip eder Rabbimiz inşallah.
SEÇİM KANUNU
Yüzde 10’luk seçim barajı 12 Eylül cuntasının siyasi hayatımıza soktuğu ve kanunlara girdiği günden beri hemen hemen her siyasi partinin, özellikle muhalefetteki partilerin şikâyet ettiği bir konudur. Yüzde 10’luk seçim barajı çok yüksek bir baraj ama yüzde 7’de yeterince yüksek bir baraj ve adaletsiz bir şey.
Cumhurbaşkanlığı sistemiyle yönetimde istikrar garanti altında olduğu için seçim barajının isterse yüzde 1 olsun, yüzde 3 veya yüzde 7 olsun fark etmez; seçim barajının hukuki, siyasi, ahlaki bir gerekçesi kalmamıştır. Dolayısıyla bize göre seçim barajı sıfırlanmalıdır.
TARIM POLİTİKASI
Tarım ile ilgili politikaların mutlaka gözden geçirilmesi gerekiyor. Salgın döneminde gıda fiyatlarında artış yaşandı ve salgının bitecek olarak görünmesine rağmen bu artışlar sürüyor. Bunlar yetmiyormuş gibi Ukrayna-Rusya savaşı patlak verdi. Bu durum da gıda fiyatlarının biraz daha artmasına sebebiyet verdi.
Bu husus bize, gıdada kendi kendine yeterli olabilmenin son derece önemli olduğunu, gıda sektörünün çok stratejik bir sektör olduğunu göstermiştir.
Çiftçi, toprağını ekmekten korktuğu için, girdi fiyatlarını karşılayamamaktan, mahsulünü sattığında zarara uğramaktan korktuğu için toprağının ekmekten vazgeçebileceğini söylüyor. Bu nedenle hükümet, bütün çiftçilerimize ürettiği ürünü alma garantisi vermelidir. Ve çiftçi zarar etmeden bunu satabilmelidir. Çiftçi, mutlaka kendi geçimi sağlayabilecek kadar kâr edebilmelidir. Tarım ciddi bir şekilde planlanmalı, hangi ürüne ne kadar ihtiyaç olduğu belirlenip buna göre teşvik sistemiyle çiftçi yönlendirilmelidir. Her köye bir ziraat mühendisi atanmalı, verimliliği artırmak için çiftçilerimiz bilinçlendirilmelidir.
Sadece gıda maddelerindeki vergi indirimi vatandaşın ucuz gıda temin etmesi için yetmez. Gıdaların üretimi aşamasında çok yüksek vergilendirmeler vardır. Bunlardan biri de mazottaki ÖTV’dir. Hükümet çiftçinin tarımsal üretim için kullandığı mazottan aldığı vergiyi sıfırlamalıdır. Tarımsal sulamalarda kullanılan elektrikteki vergiler de sıfırlanmalıdır. Nihayetinde bunlar soframızda tükettiğimiz ekmek ya da diğer gıda maddelerine etki etmekte ve fiyatları ciddi şekilde yukarı çekmektedir. Bazı yerlerde taban fiyat uygulamasının olmaması çiftçilerimizin şikâyet ettiği hususlardan bir tanesidir. Önceden fiyatı belirlenmiş bir şey olursa çiftçi ona göre önünü görmüş olur.
Hükümet tarımsal destekleri arttırmalıdır. Hükümet, en azından kendi iktidarı döneminde çıkardığı Tarım Kanununun ilgili hükümlerine riayet etmeli ve tarımsal desteği en az GSMH’nın %1’ine yükseltmelidir”