Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD), Diyarbakır Şubesi Başkanı Cafer Koluman, 13 aydır elektrikleri kesik olan Diyarbakır Cemevine elektrik sağlanmamasını yargıya taşıdı.
Koluman, Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş.’ye Diyarbakır Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’nde, “İhtiyati Tedbir Talepli” dava açtıklarını ve yargıdan 3 gün içinde olumlu bir karar beklediklerini ifade etti.
13 aydır elektrik kesintisi yaşayan Diyarbakır Cemevi’nde davaya ilişkin bir basın açıklaması yapıldı. Koluman, açıklamada vergisini ödeyen milyonlarca Alevi’nin ibadethanesi olan Cemevlerinin elektrik giderlerinin genel bütçeden karşılanması gerektiğini belirtti.
DİYARBAKIR CEMEVİ 13 AYDIR KARANLIKTA
13 aydır Cemevinin karanlıkta bırakıldığını, ibadet ve etkinliklerini yapamadıklarını belirten Koluman, aylardır sorunun çözülmesi için mücadele ettiklerini ancak tüm çabalarının sonuçsuz bırakıldığını ve son çare olarak dava yoluna gittiklerini ifade etti. Koluman, açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Tam 13 aydır içinde bulunduğumuz Cemevinin elektrikleri kesik durumda. Bugüne kadar yapmış olduğumuz tüm girişimler maalesef sonuçsuz kalmış bulunmaktadır. Son çare olarak bugün itibariyle dava açmış bulunmaktayız. Davayı Diyarbakır Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açtık. Davanın konusu ise şuan abonesi olmayan sözleşmenin tekrardan sözleşmenin yenilenerek abonelik verilmesi ve aynı zamanda abonelikle birlikte Cemevimize elektrik enerjisinin sağlanmasıdır.”
ALEVİLERİN İBADETHANESİ CEMEVİDİR VE CAMİLERE TANINAN HAKLAR CEMEVLERİNE DE TANINMALIDIR
Alevilerin ibadethanesi olan Cemevlerine elektrik sağlanmasının bir kamu görevi olduğunu hatırlatan Koluman, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çünkü bu ülkede yaşayan milyonlarca Alevi vergisini ödemesine rağmen, vatandaş olarak üzerine düşeni yapmasına rağmen maalesef ki en temel hakkımız olan söz konusu elektrik sağlanma hakkımızın kısıtlandığı burada görmüş bulunmaktayız. Dava dosyasındaki gerekçelerimizi kısaca ifade etmek gerekirse; biz özellikle din ve vicdan özgürlüğüne dayanarak bu davayı açtık. Çünkü elimizde birçok emsal karar var. Her ne kadar Cemevleri yasal, anayasal anlamda ibadethane statüsüne kavuşturulmasa bile evrensel hukuk bağlamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Cemevlerinin Alevilerin ibadethanesi olduğuna dair içtihatları vardır. Keza yine, İdare Mahkemelerinin bu anlamda kararları mevcuttur. Yine, Yargıtay’ın Cemevlerinin Alevilerin ibadethanesi olduğunu, Alevilerin ibadetinin de Cem olduğunu, dolayısıyla yüzyıllardır Alevilerin ibadetlerini Cemevlerinde yerine getirdiklerine dair içtihatları vardır. Tüm bunlara rağmen maalesef ki hala pratikte Cemevleri ibadethane statüsüne kavuşturulmayarak, Anayasa’nın 10’uncu maddesinde geçen eşitlik ilkesine aykırı bir tutum ile karşı karşıya olduğumuzu belirtmek isteriz. Keza yine, AİHM Sözleşmesinin 9’uncu maddesinde, din ve vicdan özgürlüğü diye geçer. AİHM Sözleşmesinin 9’uncu madde, düşünce, vicdan ve din özgürlüğünü içermektedir. Herkes düşünce, vicdan, din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak din ve inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına ve topluca açıkça ve özel tarzda ibadet, öğreti, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü içerir. Din ve inancını açıklama özgürlüğü ancak kamu güvenliğinin, kamu düzeninin genel sağlığı, ahlakı ya da başkalarının hak ve özgürlüğünün korunması için demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirlerle, yasayla sınırlanabilir. Yaşadığımız ülke Anayasa’nın 90’ıncı maddesi gereği, evrensel hukuku 2004’ten beri üst hukuk olarak kabul etmiştir. Kanunlar hiyerarşisi gereği bu üst hukukun uygulanması gerekirken maalesef bugüne kadar Alevilerin ibadethanesi olan Cemevleri hala ibadethane statüsünde görülmemekte ve pratikte birçok sıkıntı ile karşı karşıya kaldıklarını burada belirtmek isteriz.”
“DAVAMIZIN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ”
13 aydır Diyarbakır’daki Aleviler olarak ibadetlerini yerine getiremediklerini kaydeden Koluman, şöyle konuştu: “Birçok etkinliğimizi yapamıyoruz. Cemevinin asıl işlevlerini yerine getiremiyoruz. Bu ülkede yaşayan bir birey, bir vatandaş olarak bizler de eşit muamele görmek istiyoruz. Nasıl ki Kiliselerden, Camilerden, Sinagoglardan elektrik faturası alınmıyorsa, elektrik borçlarından muaf tutuluyorlarsa; biz de bu ülkede yaşayan milyonlarca Alevi olarak bu hakka sahip olduğumuzu düşünmekteyiz. Hiçbir zamanda biz Aleviler kamu düzenini bozacak bir eylem ve etkinlikte de bulunmadık. Tam tersine aslında Cemevlerinin ibadethane sayılması bu ülkede yaşayan milyonlarca insanın hem vicdanını rahatlatacaktır hem de kamu barışının sağlanması adına güzel bir uygulama olacaktır. Buradan çağrımız şudur ki, vicdanlı hakimlerin bu taleplerimizi dikkate alarak ellerini vicdanlarına götürmesi lazım. Siyasetten bağımsız bir şekilde hukuku ve hakkaniyeti uygulamalarını bekliyoruz. Tedbir talepli bir dava açtık. Usul gereği 3 gün içerisinde bu tedbirimizin dikkate alınması lazım. Biz davamızın takipçisi olacağız. Buradan olumlu bir karar bulmamamız halinde bunu en üst yargıya taşımayı düşündüğümüzü belirtmek istiyoruz.”
“VALİLİK VE BAĞLAR BELEDİYESİ TALEBİMİZİ KARŞILAMADI”
Diyarbakır Cemevi’nin elektrik borcu nedeniyle 13 aydır karanlıkta bırakılmasının kabul edilemez olduğunu ifade eden Koluman, Cemevinin elektrik borcu için Valilik ve Bağlar Belediyesi nezdinde başvuruda bulunduklarını belirterek, “Cemevinin elektrik borcunun genel bütçeden ödenmesi hususunda Valiliğe başvuru yaptık. Ama maalesef bu talebimiz herhangi bir olumlu karşılık bulmadı ve sonuçsuz kaldı. Keza yaşadığımız bölge olarak Bağlar Belediyesi’ne başvuru yaptık. Bağlar Belediyesi sorunu çözeceğiz diyerek bizi 3 ay oyaladılar. Son yaptığımız görüşmelerden de olumlu bir sonuç alamadığımız için son çare bu davayı açmak zorunda kaldığımızı belirtmek isteriz.” şeklinde konuştu.
Kaynak: Tigris Haber Gazetesi